Nefes al, nefes ver.
Haydi, Andy bunu yapabilirsin!
Kendime verdiğim bu aşırı gaz bile yetmemişti güçlenmeme. Artık dayanamıyordum, sanki yıllardır koşuyormuşum gibi kemiklerim dur diye bas bas bağırıyordu. Kalbim ise delicesine atıyordu. Tek elimi koşu bandının tutunma kısmına koyup diğer elimle boynumdaki havluyla yüzümü gözümü sildim ve sonra koşu bandını bulan şahsiyete içimden azıcık sövüp, koşmaya devam ettim.
''Nasıl gidiyor Kate?''
Sağ tarafımdan gelen sesle kafamı o tarafa çevirdim. Bu David'di.
Yüzümü buruşturup ''Çok... Hıh... Hıh... Yoruldum,'' dedim. Hızlı nefes alışverişlerim nedeniyle konuşurken zorlanmıştım ama sanırım anlamıştı.
Hemen koşu bandının üzerindeki tuşlara basıp bir şeyler yaptı, ardından hafifçe gülüp ''Yapma, daha on dakika olmuş koşmaya başlayalı,'' dedi. Şaşkınca gösterdiği panele baktım ve içimden küfürler savurdum.
Yüzümdeki teri silip '' Bu imkânsız, en az yirmi beş otuz dakikadır koşuyorum,'' deyince yeniden düğmelerin oradaki küçük paneli işaret etti.
''Çok yoruldum gerçekten, yeter mi bu kadar?'' diye sordum.
David hiç beklemeden kafasını hayır anlamında sallayıp ''En az yarım saat Kate,'' diye kesin bir ses tonuyla konuştu. Anladığım kadarıyla kurtuluşum pek yoktu. Oflayarak önüme döndüm ve koşmaya devam ettim. Aslında hızlı koşmuyordum, yavaş tempoluydum ama hantaldım da.
Sabredip biraz daha koştum. Neredeyse yirmi dakika olmuşken bacaklarım titremeye, nefesim ciğerlerimde sıkışmaya başladı. Vücudum ise terden ıslanmış bir vaziyetteydi. Dayanamayacaktım! David'in nerede olduğunu görmek için etrafıma şöyle bir baktım. Onu ararken benden birkaç koşu bandı ötedeki kıza çarptı gözüm. Terliydi suratı ama hiçte nefes nefese kalmış gbi durmuyordu.
Ah!
David ortalıkta gözükmüyordu. Sanırım o yokken sıvışabilir ve başka alete geçebilirdim. Elbette önce biraz dinlenecektim. Sağ sola iyice baktıktan sonra düğmeleri karıştırmaya başladım. Biraz karmaşık bir aletti. Açma ve kapama düğmesini bulmak biraz zaman alacak gibiydi. Gelişigüzel birkaç şeye bastım ama bu hızımı daha da çok artırmıştı.
Hayır, hayır, hayır!
Korkuyla nefes alıp verdim. Artan hız sonucu bacaklarım çok zorlanıyordu.
Koşarken etrafıma bakıp David'i bulmaya çalıştım. Keşke kaçmaya çalışmasaydım. David'i göremedim ama şu dün ki adam tam iki adım ilerimde koşuyordu. Ne zaman gelmişti? Önemli değildi, sadece onu çağırıp bu aleti kapattırmayı düşündüm, rezil olacaktım ama düşüp bir yerimi incitmekten iyiydi. Düşersem eğer, bu kız sınavları nasıl geçti de buraya geldi, daha koşu bandında yarım saat koşamıyor diyeceklerdi.
Bu düşünceyle hemen soluma dönüp ona seslenmeye yeltendim ama sonra durdum. Adamın adını bilmiyordum ki! Ona hey kömür gözlü çocuk, bir bakar mısın mı diyecektim?
Bir süre düşünüp ''Hey'' dedim.
Gerçekten mi Andy?
Kendime küfürler edip koşan adama geri döndüm ve zar zor ''Affedersiniz... Sinirli beyefendi! '' dedim, tamam bu biraz saçmaydı ama aklıma başka hiçbir şey gelmiyordu. O kadar yorulmuştum ki nefes dahi almakta zorlanıyordum.
Yine duymamıştı.
Kendimi toparlayıp ''Hey'' diye yineledim.
Yavaş yavaş dizlerim kırılmaya başlamıştı. Neyse ki bu sefer işe yaradı. Şimdi adam bana garip bir şey görmüşçesine bakıyordu. Elime kaldırıp gel işareti yaptım. Adam kaşlarını çatıp kafasını eğdi ve beni inceledi ama saniyeler içinde koşusuna geri döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUKLA: Y.E.M ( -TAMAMLANDI- )
Acţiune*Kukla serisinin ilk kitabıdır. *Kukla: Y.E.M (Yeraltı Eğitim Merkezi) *Kukla: Y.A.K (Yeraltı Konseyi) Yeryüzü herkes için aydınlıktır ama Yeraltında işler farklı yürüyordu. *** Andy Pierce sıradan...