''Andy, hemen çantanı al, buradan çıkmalıyız,'' dedi Diana sertçe. Aslında sakin görünüyordu ama gözleri öfkeyle parıldıyordu.
Dediği şeyi idrak edemeyip boş gözlerle ona baktım. O kadar korkuyordum ki yerimden dahi kıpırdayamıyordum. Hareket etmediğimi anladığında kolumu kavradı ve kendisiyle birlikte hareket etmem için beni çekiştirdi. Koltuğun üstündeki çantamı bana verip kendininkini de aldı ve kapıya doğru hızlıca yürümeye başladık.
Heyecandan ellerim titriyordu. Koşmak istiyordum, vücudum koşmam gerektiğini haykırıyordu bana ama ses çıkarmamamız gerekiyordu. Kapıya geldiğimizde Diana ayakkabı dolabını açıp siyah sporları yere doğru fırlattı, onlara uzandım ve ayağıma geçirdim. Baştan aşağı siyah olmuştum. Hava fazlasıyla karanlıktı, bu kıyafetler saklanmam için bana yardım ederdi, sanırım bu iyi bir şeydi.
Kapıyı açıp evden çıktık ve merdiven boyunca inmeye başladık. Sessiz olmaya çalışıyorduk, komşular duymamalıydı. Belki de asansörü kullanmalıydık ama o da ses çıkarırdı, hem içindeyken kaçabileceğimiz bir yer yoktu. Kapana kısılmış fare gibi olurduk. Zemin kata geldiğimizde apartmanın demir kapısına doğru ilerledik ve kapının camına doğru eğilip etrafı kolaçan ettik ve nerede olduklarını görmeye çalıştık. Gözlerim ileride, bizden beş on adım uzaklıkta yer alan kaldırıma sinmiş dört adama odaklandı. Bize çok yakınlardı. Onların yakınlığı panik olmama neden oluyordu.
Diana sessizce küfür edip ''Başka çıkış yolu bulmalıyız,'' dedi, fısıldamıştı ama sesi sakinlik doluydu.
Beynim donmuş gibiydi. Ne yapacağımı bilmiyordum. Derin bir nefes çektim ciğerlerime ve düşünmeye başladım. Başka çıkış yolu var mıydı? Aklıma yeni taşındığımız zamanlarda evdeki eski masayı bodruma indirdiğimiz an geldi. O zaman küçük bir pencere dikkatimi çekmişti. İçinden geçilebilecek kadar genişti ve demir korkulukları da yoktu.
Heyecanla ''Bodrum katta apartmanın arka tarafına açılan küçük bir pencere var, oradan kaçabiliriz,'' dedim hemen.
Dediğim şey mantıklı gelmiş olacak ki hemen merdivenlerden bodruma inmeye başladı. Bodrum katın kapısına ulaştığımızda apartman kapısının açıldığını duydum. Diana bu sesi duyar duymaz kolumdan çekiştirip merdiven boşluğuna çekti beni. İyice büzüşüp saklandık. Kapıyı nasıl açabilmişlerdi acaba? İki kişinin ayak sesleri apartmanda hafifçe yankılanıyordu. Diana'ya baktığımda parmağıyla iki işareti yaptı. Kafamı sallayıp onayladım. Bir süre onları dinleyip uzaklaşmalarını bekledik. Adım sesleri gittikçe uzaklaşınca bodrum katın kapısını açmaya çalıştım ama ne kadar zorlasam da açamıyordum.
Korkuyla Diana'ya dönüp ''Bu kapı kilitli, böyle olmaması gerekiyordu,'' diye fısıldadım. Ellerim titriyordu, kaçacak hiçbir yerimizin olmaması kötü olmuştu.
Burada sıkışıp kalmıştık.
Diana tepki vermedi ve bir şeyler düşünüyormuş gibi gözünü kapıya dikti. Daha sonra ise çantasına uzanıp fermuarını hızla açtı ve gözünden bir şey aldı. Ardından hızını kaybetmeden kapı deliğine uzandı. Ne aldığını tam olarak görememiştim, daha dikkatli baktığımda bunun bir maymuncuk olduğunu anladım. Şaşırmıştım, onda maymuncuk olacağı hiç aklıma gelmezdi ama suç bendeydi, onun böylesine kötü işlere bulaşacağı da aklıma gelmezdi ama hayat karşımıza hiç olmaz dediğimiz şeyleri çıkarıyordu işte.
Diana'nın yüzünde korktuğuna dair en ufak bir belirti dahi yoktu. Alnı boncuk boncuk terle dolu olmasa ya da göğsü hızla kalkıp inmese, bir şey hissetmediğini düşünecektim. Yine de fazlasıyla soğukkanlıydı.
Düşüncelerimi, merdivenlerde yankılanan ayak sesleri böldü. Çok hafifti ama durduğumuz yerden duyabileceğimiz kadar da yüksekti. Diana'yla aynı anda merdivene çevirdik gözlerimizi. Heyecanım ve endişem iki katına çıktı, kalbim daha da hızlı çarpmaya başladı. Muhtemelen yukarıda bizi bulamadıkları için aşağı iniyorlardı. Kafamı Diana'ya çevirdim. Hızını artırıp kapıyı açmaya çalışıyordu. Adamların ayak sesleri bize yaklaştığı her saniye kalbim daha da hızlı çarpıyordu. Korkudan terlemiştim ve nefes almak gittikçe güçleşiyordu. Kapıdan tık sesi geldiğinde umutla Diana'ya baktım, o da bana bakıp gülümsedi. Bu gülücük içimi rahatlatırken ben de ona güldüm. Aslında ona sıcak davranmamam gerekiyordu ama şuan bunu düşünecek halde değildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUKLA: Y.E.M ( -TAMAMLANDI- )
Acción*Kukla serisinin ilk kitabıdır. *Kukla: Y.E.M (Yeraltı Eğitim Merkezi) *Kukla: Y.A.K (Yeraltı Konseyi) Yeryüzü herkes için aydınlıktır ama Yeraltında işler farklı yürüyordu. *** Andy Pierce sıradan...