BÖLÜM 4

8K 705 73
                                    

Alnımı saran şiddetli bir ağrıyla açtım gözlerimi. Bulunduğum yerdeki parlak ışık gözlerimi kırpıştırmama neden olsa da açmaya devam ettim. Aynı anda elimi alnıma götürüp biraz ovalamaya başladım. Hala gözümü tam olarak açabilmiş değildim. Hafifçe inledim ve görebildiğim kadarıyla etrafımı incelemeye çalıştım. Bir yataktaydım, üstümde ise yumuşacık bir battaniye vardı. İç çektim, battaniye çok iyi hissettiriyordu.

Bir dakika...

Ne ara uyumuştum ben?

Bir anlık boşluktan sonra neler olduğunu hatırlamaya başladım. Bu hatırlayış, tüm alıcılarımın açılmasını sağlamıştı ve aynı anda içimde büyük bir korku oluşturmuştu. İster istemez dehşet verici bir panik dalgası sardı vücudumu, bu dalga nedeniyle hızla yattığım yerden kalkmaya çalıştım. Bu ani çıkışım, tüm vücuduma derin bir acı yayılmasına neden olmuştu. Geri yatarken inledim ve acının geçmesi için yerimde sabit kaldım.

Neden böyle korkunç hissediyordum ben?

Derin derin nefesler alarak gözlerimi daha da açıp etrafımı incelemeye çalıştım. Bir yatakta sırt üstü yatıyordum. Evet, bunu zaten anlamıştım. Bu sefer yavaşça doğruldum, ilki kadar olmasa da başım yine zonklamıştı. Gözlerimi etrafımda gezdirdim, büyük ve lüks bir odadaydım. Tepede elmaslarla süslenmiş devasa bir avize vardı ve odanın her bir köşesini aydınlatıyordu. Bu da gözlerimi kamaştıran ışığın kaynağını gösteriyordu bana. Gözüm hemen sağa sola gitti ve pencere olduğunu düşündüğüm yerde durdu. Hava karanlık olmalıydı, yoksa ışık açık olmazdı. Yeniden önüme döndüm. Duvarlar bembeyazdı ve tavan altın yaldızlı süslerle doluydu. Köşede kocaman bir dolap ve tuvalet masası vardı. Yattığım yatak ise devasa boyuttaydı. Karyola köşelerindeki dört direğin üstü beyaz tülle kaplanmış, aşağıya doğru sarkıyordu. Sarkan kısım bir kurdele yardımıyla direklere bağlanmıştı. Bir prenses yatağında uyanmıştım, elbette yatak örtüleri pembe olmak yerine beyazdı. Yavaşça yutkundum, oda neredeyse benim evim kadar büyüktü.

Sol tarafa döndüm, komodinin üzerindeki duran gümüş renk kol saati haricinde görünürde en ufak bir eşya dahi yoktu. Yine de bu odanın o adama ait olduğunu düşünmeden edemedim. Belki de başkasınındı, bilemiyordum. Göz çevremi yeniden ovdum ve yavaş hareketlerle bacaklarımı yataktan aşağıya sarkıtıp ayağa kalktım. Midem ağzıma gelmişti, kusmak istiyordum ama gözümü kapatıp odaklandım ve bu isteği yok ettim. Bana ne yapmıştı bilemiyordum ama ilaç veya onun gibi bir şey kullandığından emindim. Fakat tek bir dokunuşla beni yere sermesine bir anlam veremiyordum. O hissettiğim uyuşukluk hissini hatırlayınca midem yeniden kasıldı. Ellerimi ovuşturup derin bir nefes aldım. Çok ama çok kötü bir durumdaydım. Tüm uzuvlarım emirlerime itaat etmiyordu, sanki bezden yapılma bir bebeğe dönüşmüştüm.

Yatak direklerine tutunarak karıncalanmaya başlayan bacaklarımın hissettiği baskıya alışması için birkaç saniye bekledim. Neyse ki yere kapaklanmamıştım. Bir adım atıp ilerlemeye başladım ve zar zor komodine doğru gidip saatin kaç olduğuna baktım. Sabahın dördüydü, gözlerimi kısıp küçük bir hesaplama yapmaya çalıştım. Aklım hala bulanıktı ama saatlerdir burada olduğumu anlayamayacak kadar da değildi. Panikledim, sakinleşmek için derin derin nefesler almaya çalıştım ama bu beni daha da tedirgin etmişti. Bir anda etrafıma bakıp deli gibi çantamı aradım, telefonum onun içindeydi ve bana yardım edecek tek şey oydu.

Saniyeler içinde umudum suya düştü. Çantam görünürlerde yoktu, aklıma çekmecelere ve dolaplara bakmak geldi. Komodinin çekmecelerini açtım. Üst çekmecede düzinelerce saat vardı. Bu manzara karşısında birkaç saniyelik şok yaşasam da sakince çekmeceyi kapatıp diğerine baktım. Orada da kadın iç çamaşırları vardı, kaşlarımı çatıp orayı da kapattım. Diğer çekmecelerde de tıpkı az öncekiler gibi kadın ve erkek eşyaları vardı ama ne telefon ne de çantamı bulabilmiştim. Korkuyla kasıldı bedenim. Ellerim titrerken araştırma yapmak cidden zordu.

KUKLA: Y.E.M  ( -TAMAMLANDI- )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin