#42#Son İstek

41 1 5
                                    

Anlaştığımız yerde ve saatte aşağı yukarı iki saat beklemiştik. Ama ne gelen vardı nede giden. Aşağı yukarı on beş kişi Rüzgârlar'ı bekliyorduk. Batuhan'ı da çağırmıştım ki o da Rüzgâr'ın hıncını alabilsin.
"Aga gelmeyecekler galiba. Hükmen galip sayılıyoruz."

"O zaman herkes dağılsın."

Herkes dağılırken ben de eve gittim. Uzel'e iyiyim mesajı atıp Asya'ya seslendim. Asya içerden gözleri kıpkırmızı bir şekilde gelmişti.

"Orospu çocuğu korkup gelmedi."

"Sen olmasan ben ne yaparım?"

Bana sarılmıştı. Ben de ona sarılmıştım. Gerçekten birbirimizin birbirimizden başkası yoktu.

"Hadi hazırlan."

"Neden?"

"Aile yemeği yiyecekmişiz."

"Aaa! Konuyu söyledi mi anneannem?"

"Hayır."

"Ben duşa giriyorum. "

Odama çıkıp gömlek ve pantolondan kurtulduktan sonra banyo yaptım. Gözlerim son günlerde çok fazla yandığı için lenslerimi çıkartıp gözlüklerimi  taktım. Aynanın karşısında saçıma şekil vererek kuruttum. Parfümümü sıktıktan sonra  Dolabımı açtım. Ne giyeceğim belliydi. Aile yemeklerimiz her zaman son derece ciddi ve resmiydi. Yani siyah dar pantolon üstüne beyaz gömlek ve siyah kravat taktım. Üstüne de siyah ceketimi giyip aşağı indim.

Asya'yı beklerken Uzel ile konuşuyorduk. Kavga olayını anlattıktan sonra
"Korkak işte. "

"Götü yememiş işte boşver. Sen naptın eve gidince?"

"İşte düşündüm."

"Ne düşündün?"

"Seni, bizi."

"Anladım."

Asya geldiğinde Uzel'e çıkmam gerek diyip evden ayrıldık. Konağa geldiğimiz de beni bir stres kaplamıştı. Kapıyı Hatice Teyze açmıştı.
"Oya Hanım ve Mustafa Bey salonda sizi bekliyorlar."

Teşekkür edip salona geçtiğimizde ilk biz gelmiştik. Merhabalaşıp ufak bir sohbetten sonra dayım da gelmişti. Yemeklerimizi bitirdikten sonra anneannem konuşmaya başladı.

"Beni kırmayıp buraya kadar geldiğiniz için teşekkür ederim. Bu yemeğimizin amacı kızım Nilüfer..."

Nutkum tutulmuştu. İçimde ki bir şey can çekişerek ölüyordu. Anneannemden gözlerimi ayırıp masaya odakladım.

"Kızımın eşyalarına bakarken, bir mektup buldum. Daha önce hiç görmemiştim ve okumamıştım. Mektubu açtığımda bizden son bir ricası olduğunu fark ettim."

"Nedir?"

"İzmir de değil, İstanbul da gömülmek istemiş."

Bu cümle kulaklarımda eko yaparak yaklaşık on saniye kaldı. Neden böyle bir şey istemişti ki? Çok saçma. O İzmirliydi ve İzmir de gömülmesi gerekirdi. Hem İstanbul'a giderse ben ondan uzak kalmış olurdum. Onu bir daha göremezdim. İstanbul'dan nefret ediyordum. Oraya gidemezdi.

"Hayır! Gidemez. İzin vermem. Bir daha görüşemeyeceğiz. Ben kime anlatıcam en özelimi?"

"Denizhan! Sakin ol ve yerine otur. Kızımın son isteği bu. Yapmak zorundayım. Ben de istemiyorum ama zorundayım."

Ağlamaya başlamıştım. Annemle bu kadar yakınken uzak olmam affedilemez bir durumdu.  O giderse ben kime ağlayacaktım?

"Hayır, lütfen. Onu benden ayıramazsınız. Yapamazsınız. Bir anneyi çocuğundan ayıramazsınız."

Sahte YaşamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin