GERÇEK MERVAN

98 15 11
                                    

Medya: Mervan ve Rüzgar Soylu :))

MERVAN SOYLU
Rüzgar kocamdı. Ama sadece kağıtlarda. Vera ile konuştuktan sonra ona ne kadar haksızlık ettiğimi farkettim. Bana yardım ediyordu. Elinden geleni yapıyordu benim için oysa ben ona dair hicbirsey yapmıyordum. Hiç değilse ona olan borçlarımı ödeyebilirdim.
Aynı odada kalıyorduk. Yani bir odanın içinde iki ayrı oda. Sabah kalkınca hazırlanıp kapıdan çıkacakken Ruzgar da odasından çıktı.  "Günaydın rüzgâr "
"Bana mı dedin?"
"Sen rüzgar değil misin?"
"Rüzgarım. Ama sen..."
"Biliyorum. Ama bundan sonra farklı olabilir diye düşündüm. Arkadaş olabiliriz belki"
"Tabi ya evet arkadaş. Ama benim arkadaşlarım var Sağol "
Neydi bu şimdi? Neyse Haklıydı sonuna kadar. Tebessümü bile eksik etmiştim ondan. Ama artık gerçek mervanı görecekti. Şirkete gidecekti ve hazırlanmak için odasına geçti . Birşeyler aradığını farkedince bende yanına gittim. "Eger lacivert gömleğini arıyorsan dün yıkayıp kaldırdım ama tekrar ütüleyebilirim istersen"
"Hayır gerek yok . Gayet düzgün"
"Pekala sen giyin ben kahvaltıya bakayım "
Aslında çoktan hazırlamıştım kahvaltıyı. Sadece rüzgar ile kalmak değişik hissettirdiği için kaçmıştım oradan. Nefes alabilmek için.
Gülşah abla çok yorulmasın diye daha çok yardım ediyordum herşeye. Gülşah abla ve Cem agabeyin çocukları olmuyormuş. Genç yaşta evlenmişler zaten. Bu yüzden evdeki tek çocuk Atlas ve Vera . Koca bebeklere iyi bakmalıyız. Ben kahvaltıya son dokunuşları yapınca ev halkıda yavaş yavaş inmeye başladı kahvaltıya . Ve beni kahvaltı hazırlarken ilk defa gören cem ağabey ve Gülşah abla şaşkındı. Ama çabuk toparlandılar. Bu evin geliniyim sonuçta. Biz kahvaltıya geçerken rüzgar efendi kahvaltı yapmadan kaçmaya çalıştı ama ne yaptım yakaladım tabiki.
"Günaydın ev eşrafı ve görüşürüz "
"Rüzgar buraya gel! Kahvaltı yapmadan gidemezsin"
"Mervan işe geç kalıyorum "
"Olabilir patron değil misin sen? Gidemezsin kahvaltı yapmadan"
Onu da zorla kahvaltıya oturttuktan sonra çocukları çağırdım.
"Atlassss! Hadi süt koymadım. Portakal suyu sıktım kahvaltıya gel"
"Geldim yengeeeee!"
"Veraaaa! Hadi güzelim olmuştur başörtün"
"Hadi siz de şaşkın şaşkın bakmayın kahvaltınızı yapın "
Kendime geldim sadece ne var bunda.
Ailecek kahvaltı yaptık. Çok keyif almıştım.  Sonra rüzgarı yolcu etmeye çıktım kapıya . Ama kafama takılan birsey vardı.
"Rüzgar sen ne yiyorsun öğle yemeğinde? "
"Yiyorum birşeyler neden?"
"Olmaz öyle. Ne yiyorsun kim bilir? Ben sana yemek yapar gönderirim "
Olduğu yerde durdu. Ellerini yumruk yaptı bir anda derin bir nefes aldı ve korkmama sebep olacak bir ses tonuyla konuştu.
"Niye bunu yapıyorsun Mervan? "
"Ne yapıyorum?"
"Zorlaştırmaya çalışıyorsun herşeyi . Yokuşa sürmek mi amacın ?"
Bir yandan bağırıp diğer yandan kolumu sıkıyordu ve canımı yaktığının farkında değildi.
"Önce bağırma! Ve kolumu bırak! Sadece insan olmaya ve gerçek mervan'ı göstermeye çalışıyorum. "
"Insan da olma! Gerçek mervan'ı da gösterme! Senden bunu isteyen yok. Bağlama kendine!"
Ağzımı açmama fırsat vermeden çekip gitti . Ne yaptım ki ben?
"Yenge ne oldu? Kavga mı ettiniz?"
"Bilmiyorum vera . Sinirlendi bir anda . Tartıştık biraz"
"Boşver sen onu. Klasik rüzgar Soylu"
"Acı ama o kadar bile tanımıyorum onu"
"Neyse hadi okula geç kalmayın. Iyi dersler"
"Sağol yengem"

RÜZGAR SOYLU
Onun o saçma sapan hareketlerinden nasıl kaçtım bilmiyorum . Belki de sadece bir kaç ay sonra gidecekken neden bizi alıştırıyor kendine? Allah kahretsin . Sinirden elimi direksiyona defalarca vurduğumu yeni farkettim . Bir an önce sirkete gidip işlere dalmalıyım ki kafam dağılsın. Dayım olacak o ayyaşın yokluğunda daha çok yük bindi omzuma. Dayım . Yiğit efendi benden 4 yaş büyüktür. Kendisi sorumsuz pisligin tekidir ama . 6 ay önce hiç haber bile vermeden çekti gitti . Kim bilir hangi cehennemde . Aferin oğlum rüzgâr. Bak çıkardın aklından mervan'ı . Gerçi akĺımdan çıksada ... Neyse.
Bölüm sonu

Sen FarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin