SÖZ

99 11 2
                                    

Medya: Mervan Soylu. ( bölüm içinde elinde kahve fincanı düşüncelere dalarken 😍)

ARAS BIRKAN

Attığım her adımda vücudumun her yerine bıçaklar sokup çıkartıyorlardı sanki. Yüzümde bir sorun yoktu. Sadece bir kaç yara bandı ve kanları kurumuş dudağım. O lanet kız bunun gibi bir iyilikle pansuman yapmıştı. Dokunduğu yüzümün her karesini söküp atmak istesemde . Farkındaydım . Ilk defa bu kadar çaresizdim. Doğru ile yanlış arasında seçim yapmak kolaydı aslında. Zor olan iki yanlıştan birini seçmekti bende seçimimi çoktan yapmıştım.

4 günün ardından gökyüzünü gördüğümde karşıma çıkan yüzler baran ve Haşim baba oldu. Sevinmis gibi yapmıştım aslında beklemiyormuş gibi ama bu hallerim bile anlaşmanın bir parçasıydı.
Hastaneye götürmek konusunda ısrar etselerde direkt okula gitmek istemiştim. Bacağımda ki bıçak yarası ve sızıdan geçilmeyen vücudum haricinde iyiydim . Yani galiba.
Benim ilacım hastanede değildi ki . Okuldaydı.

Araba okul bahçesinde durunca kalbim de kafesinden çıkacak kuş gibi çırpınıyordu. 4 gün. 4 koca gündür nefes dahi alamıyordum. Baran'ın yardımıyla arabadan indigimde neredeyse bütün okulun bahçede ve pencerelerde meraklı gözlerle bizi izledigini fark ettim. Normal karşıladım. Çünkü her gün okul bahçesinden birileri kaçırılmıyor ve her gün okula yaralı bir öğrenci girmiyordu.
Gözlerim kalabalığı aradı. Ama aradığım kişi yoktu. Herkes oradaydı. Ama o yoktu. Yavaş yavaş adımlarken insanların arasına doğru okulun kapısı açıldı. Kafamı kaldırdığım an onu gördüm. Gökyüzü yeniden başka bir mavi olmuştu sanki.

Beni görünce gözleri büyüdü. Elini ağzına kapatıp ağlamaya başladı. Sarsılarak ağlıyordu. Ben . Ben aglamiyordum. Çünkü daha ağlayacagım günler vardı.
Bana doğru yaklasırken her an düşecek gibiydi. Atlas düşme tehlikesine karşı arkasında onunla yürüyordu. Baran aradan çekilince bende düşecek gibi hissettim. Ama çabuk toparladım kendimi.

Aramızdaki mesafe gittikçe kapanırken 6 adım kala yere çöktü bir anda. O çöktü bende çöktüm. Atlas da çöktü. Biz iki adam belkide ömürü boyunca onunla  çöküp onunla kalkacaktık tekrar. Ne çok isterdim.
Ağlaması dinmiyordu bir türlü. Bana doğru elini uzatıyor ama dokunamıyordu. Atlas'ın yanında olduğunu farkedince gömleğinden tutup kafasını Atlas'ın omuzlarına gömdü ve ağlamaya başladı. Biraz bana bakiyor sonra tekrar kafasını gömüp ağlıyordu. Bana sarılamadıgı için ikizine sarılıp benim için onun omuzunda gözyaşı döküyordu.

Sürünerek de olsa yanlarına ilerledim ve tam karşısında durdum. Burada olduğuma hala inanmıyordu sanki. Bazen bende inanamıyordum.

"Vera?"
Kısılmaya ramak kalmış çatallı sesimle konuştuğumda kafasını kaldırdı ve gözümün içine baktı ama sonra tekrar hiçkırmaya başladı.

"Ağlama "
"Allahım. ne olur rüya olmasın allahim ne olur gerçek olsun."
"Rüya değil. Buradayım. "

Güçlükle de olsa sığındıgı omuzlardan kafasını kaldırıp daha çok inanmış bir şekilde baktı bu sefer. Yavaş yavaş rüya olmadığının farkına varıyordu. Lanet olsun ki burada olmam rüya olmadığı gibi bundan sonra ki herşey de gerçekti.
Gerçek olduğumu farkettiginde gözündeki yaşları elinin tersiyle sildi. Bileğini Kıvırıp ona verdiğim bilekliği ortaya çıkardı sonra ellerini uzatıp bilekliğimin bendeki tekine dokundu.

"Neden yaptın? "
"Neyi neden yaptım? "
"Neden kendini tehlikenin içine attın? Neden kendini bu kadar kolay feda ettin?"
"Senin için. Önemli olan tek şey sendin . Sensin. "
"Canım yandı. Uyku uyuyamadım. Her yanda sen vardın Aras. Vicdan azabı çektim her an. Bana bunu nasıl yapabildin?"
"Seni ona bırakamazdım. Bıraksaydım ben daha büyük bir vicdan azabı çekerdim. "
"Geldin ama..."
"Geldim. Burdayım. Yeniden. "
"Allahıma bin şükür. Buradasın. Yanımdasın. "
"Yanındayım. "

Sen FarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin