DÜĞÜN VE DÜĞÜM

90 10 2
                                    


VERA SOYLU

Elimde kına tepsisi salona doğru gidiyordum. Elimdeki kınalara bakmaktan gözlerimi alamıyordum. Çünkü çok güzellerdi.

Mahira abla, geçen senelerde yaptığı Türkiye ziyaretinden sonra bizim de kına adetlerimizi çok beğenmiş ve kendi kınasında da istemişti. Bu yüzden bu kınayı hazırlamak da bana düşmüştü.

Düğüne sadece 1 gün kalmıştı. Sonra tamamen kendimle kalacaktım. Önce burayı gezecek ve tanımaya çalışacaktım sonra da şirketteki işlerimin başına geçecektim. Ayrıca okul da vardı. Söylenenlere göre Hindistanda hukuk okumak daha daha zordu.
Ama başarabilirdim.

Atlasla konuştuktan sonra kendime gelmiştim. Aklımı başıma devşiriyordum yavaş yavaş. Allahın bana verdiği bu bedene ve ruha eziyet etmeye hakkım yoktu.

Salona girdiğimde tüm kadınlar merakla beni bekliyordu. Onlar kınanın bu şeklini ilk defa göreceklerdi.

Neha ve Zoya'nın arasında oturan Mahira abla ' nın önüne çöktükten sonra avucunda hint kınalarından boş bıraktığı yere elimle kınadan sürüp kayınvalidesinden kınanın üstüne bir altın bırakmasını istedim.

Gelenek buydu.
Yanlış anlaşılmaya mahal vermeden kınayı onların himayesine bıraktım.
Ve yavaşça geri çekildim.

Sehpadan telefonumu alıp terasa çıktığımda geçen ki siyah jip hala oradaydı. İçindeki izbandut kılıklı adam Sameerle konuşuyordu.

Sameer beni görünce içeri girmemi işaret etti ama ben içeri girmek yerine dışarı koştum.

O arabanın sahibinin Aras olduğuna emindim. Ve bu işin peşini bırakmayacaktım.

Bahçeye indigimde sameer önüme çıktı.

"Nereye gidiyorsun?"
"Gördüm. Seni gördüm. O arabadaki adamla konuşuyordun. "
"Ne var bunda?"
"O arabada Aras olduğunu söyledim sana. Aynı arabaydı gördüğüm. "
"Vera. Lütfen. Alakası yok. O adam ve araba farklı şeyler. Senin gördüklerin değil. "
"Ama..."
"Lütfen içeri geç artık. "

######

Akşam yemekte herkes çok mutluydu. Ben dahil. Heyecanlıydım. Çünkü hayallerimin tam içindeydim. Bir hint düğününe bizzat katılmak bu hayallerimin içinde değildi. Ben sadece hindistana seyahat etmek isterdim.

Ama şuan ve ileriki zamanlarda burada yaşayacaktım. Vatandaşlığım bile vardı.

Şadiya teyze tabağıma biraz daha mercimek koyduğunda gülümsedim.
Teyzemler eve geçmişlerdi. Ama mahira abla beni bırakmadığı için burada kalıyordum.
Neha da buradaydı.

Neha değişik bir kızdı. Çok güzeldi. Ve gazetecilik okuyordu. Ama hüzün dolu bakışları vardı.

Sameere olan hislerini anlamak zor değildi. Yada sadece ben anlamıştım.

Yemek bittikten sonra sofranın toplanmasına yardım ettim.

"Vera sen zahmet etme kızım. Sonya halleder. "
"Ben alışkın değilim teyze. Bizim hizmetlimiz olmadığı için her şeyi biz yapıyoruz. En iyisi ben yardım edeyim. "

Oturmuş yorgunluk kahvelerimizi içerken yanımda oturan Mahira abla ' nın telefonuna bir mesaj geldi. O da bana gösterdi. Mesaj Fazian eniştedendi.

"Çocukları da al. Çıkıp dondurma yiyelim. Küçük bir gece kaçamağı. Ne dersin?"

Yazıyordu mesajda.

"Ne diyeyim vera?"
"Abla. Yarın evleneceksiniz. Bir gece daha katlanamadınız mı ayrı kalmaya" dedi Neha. Sanırım keyifsizdi biraz ve evden çıkmak istemiyordu.

Sen FarkıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin