ARAS BİRKAN
Uyandığımda hala parktaydım . Üzerimden tır geçmiş gibiydi. Yanımdaki banka tutunarak ayağa kalktım. Elimi yüzüme götürdüğümde gözümde bir şişlik hissettim ve dudağım kanıyordu. Pars şerefsizi ise yerde yatıyordu. Onu kaldırmak gibi bir amacım yoktu. Elbet birileri onu bulurdu. Yada kurda kuşa yem olsa daha iyi olur. Ama şehir merkezinde kurt ne arasın? Bana yem olmuştu o yeterde artardı. Gebersin it.FLASHBACK
Parka geldiğimde pars Salıncakta oturuyordu. Onun da benim gibi kafasında kapişon vardı. (Yanlış yazdıysam affola) Aksam olduğu için parkta kimse yoktu. Bu güzeldi . Küçücük çocukların psikolojisini bozmak günahtır.
"Vay vay vay. Bu ne şeref. Aras Birkan beyefendi teşrif etmişler. "
"Ben ortada bir şeref göremiyorum maalesef. Zira sen ve şeref kelimesi hiç yakışmıyor. Geldim. Konuş "
"Hemen konuya girmek istiyorsun demek. Pekala. Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum. Kabul edersin umarım. "
"Normalde senin gibi pisliklerle anlaşma yapmıyorum. Huyum kurusun. Ama sana bir torpil yapacağım bu yüzden anlaşma şartlarına bağlı kabul edip etmemem."
"Bu anlaşmadan ikimizde kârlı çıkacağız emin ol. Teklifim şu: Sen vera'dan uzak dur bende seni kafamdan çıkarayım bir daha yoluna çıkmayayım. Ve böylece bu savaş başlamadan bitsin."Küçük kıkırdamalarım yavaş yavaş kahkaya dönüştükçe pars da sinirleniyordu. O karşımda köpürdükçe ben daha çok gülüyordum. Sonunda sakinleşip pars'ın yanına gittim.
"Komik çocuksun vesselam. Yalnız kaçırdığın birşey var."
"Neymiş? "
"Vera'dan uzak durması gereken ben değilim. Sensin! Ve ben kazananın Vera'yı alacağı bu savaşı çoktan başlattım. Kaybetmeye niyetim yok!"
Sözüm bitince yumruğum yüzünde yer buldu. Bunu hiç beklemiyordu.ŞİMDİDEN DEVAM...
Üstümdeki tozu toprağı silkeleyip hafif aksayan ayağımı umursamadan çok da uzak olmayan holdinge yürümeye başladım. Doğrusu güzel dövmüştüm pars'ı. Iyi dövüşüyordu kabul ama seri değildi. Ve bu Aras birkan'ı yenmek için yeterli değildi. Holdinge girince kimseye görünmeden odama çıktım. Telefonuma bakınca Vera 21 kez aramıştı. Çok kızacak . Neyse. Şimdi uyumalıyım . Sabah bizimkilere de vera'ya da açıklama yaparım. Ama sabah kendime pansuman yaptıktan sonra...VERA SOYLU
Gece boyu elimde telefon Aras'ı arayıp durmuştum. Ama cevap veren olmamıştı . Sadece ben değil diğerleri de cevap alamamıştı . Ve dediği gibi eve de gitmemişti. İçimde kötü bir his vardı. Sabah kalktığımda kendimi kanepede bulmuştum ve boynum ağrıyordu. 1 saat kanepede debelendikten sonra bir piknik sepetine koyup Aras'a götürmek üzere kahvaltı hazırladım. Tabi ki eve de . Erken kalkan yol alır derlerdi doğruymuş. Kahvaltı hazırlama faslı bittikten sonra sırada en zor iş vardı. Atlas'ı uyandırmak!1 SAAT SONRA
"Esneyip durma yanımda Atlas. Ağzına ağzına vuracağım bak!""Sen hem beni sabahın köründe uyandır bir sürahi soğuk suyla . Hemde ağzıma ağzıma vur. Niye çekiyorum ben bu eziyeti? Aras bey için. Ondan sonra da bin irisi kirşi bir şiy hissitmiyirim. Sidici irkidişiz. Bende shau rukh khan zaten. Bir kere bana şöyle kahvaltı hazırlamadın be!"
"Bor koro bono şoylo kohvolto hozorlomodon bo! Ağzına ökenirim senin. Boğazında kalsın sana yaptığım yemekler! Kus çabuk! Yazıklar olsun sana . Aç şu kapıyı!"
"Kusayım mı kapıyı mı açayım karar ver!"
"Aç ulan kapıyı "
Sinir etti beni sabah sabah! Araba durunca fırladım tabi şirkete doğru depar attım resmen. Herşey Atlas'dan 5 dakika da olsa uzak kalmak için.
Sencer asansörün oradaydı . Beni görünce selam verip yanıma geldi.
"Hoşgeldiniz vera hanım "
"Hoşbulduk sencer bey. Aras odasında mı? "
"Evet efendim buyurun ben size eşlik edeyim. "
"Teşekkürler. "
Atlas da gelince asansöre bindik. 20 kat çık şimdi. Hayır asansörde olsa zor.
Asansör 20.katta durunca Sencer Aras'ın odasını işaret etti. Geçmem içim öncelik verdi girecektim ki Aras'ın sekreteri olduğunu tahmin ettiğim odanın yanındaki masada az önce oturan kız engel oldu.
"Giremezsiniz"
"Sebep?"
"Aras bey rahatsız edilmek istemediğini söyledi. Randevunuz var mıydı? "
Senin o Aras demek için yaydığın ağzını yırtardım da neysehhh.
"Randevuya ihtiyacım yok canım. Ben Aras beyini rahatsız etmem. "
"Hanımefendi giremezsiniz dedim."
"Bak gör nasıl giriyorum. "
Daha fazla gudubet sesini duymadan kapıya abandım. Kapı açılınca olduğum yerde kaldım. Aras dün ki beyaz kazağı pardon dün temiz olan ama bugün üstüne kan lekeleri olan beyaz kazağı ve kan içindeki şişmiş yüzüyle kendine pansuman yapmaya çalışıyordu. İçimdeki kötü his anlaşıldı. Dayanamayıp yanına gittim. Yüzünü ellerimin arasına alıp hasar kontrolü yapmaya çalıştım.
"Ne oldu sana? Allahım! Bu ne hal? Kim yaptı bunu? Çok acıyor mu?"
"Iyiyim vera. Sakin . Acımıyorda yüzümü geri alabilir miyim."
Söylediğini idrak edince vücuduma elektrik boşaltılmış gibi yaptığım hatanın farkına varıp ellerimi geri çektim. Ne yapıyordum ben! Allahım sen aklıma mukayet ol.
"Ben özür dilerim. Şey olunca şey oldu. "
"Sorun değil. Şey olunca şey olur."
"Ne oldu sana? Kapıya çarptım demeyeceksin herhalde?"
"Yok ya öyle değil. Dün yemek yemeye dışarı çıktığımda sokak serserileriyle tartıştım . Hırpaladılar ama büyük birşey değil. "
"Bende kahvaltı getirmiştim sana. Dur Atlas'ı çağırayım da sana pansuman yapsın. "Aras'ın uyuz sekreteri kapıda dikiliyordu hala ve Atlas da yanındaydı. Ben hala kovmadım mı şu kızı? Atlas yanında mıydı? Atlas efendi kapıda kendinden geçmiş bir halde yayık Ayranı gibi yayılarak kızla konuşuyordu. Hayır kız güzel olsa neyse de değil. Giymiş minileri dalmış boyaya dolaşıyor!
"Atlascığım az olmuş o mesafe biraz daha yaklaş!"
"Tamam vera bende farkettim çok uzak olduk böyle değil mi buseciğim"
"Atlas! Beni delirtme! Gel çabuk buraya!"
"Geldim vera. Pardon"
Pardonmuş. Erkek bunlar hepsi aynı.
"Bak sende sekreter misin nesin! Git şu üstüne doğru düzgün birşeyler giy. Üşümüyor musun sen? Ne alık alık bakıyorsun? Gitsene kızım! "
Anladım. Bekliyor ki Aras engel olsun. Arasdan medet umuyor. Ama çok bekler !
"Buse , vera ne diyorsa onu yap. Benim emirlerim Vera'nın emirleri."
Hah şöyle. Karabiber ayran mors oldun yaylan . Benim içimdeki mahalle cadısını çıkarmayın ulan! Ayh iyice ağzım bozuldu bugün. Neyse sonunda gitti kaknem.
"Kovsana sen şu kızı. Bunun aklı işte değil. Başka sekretere buluruz."
"Kıskandın bakıyorum. "
Atlas'ın elindeki ilaçlı bezi alıp kanı kurumuş ve yarılmış dudağına bastırdım. Canı yanında inledi tabi. Öküz hazretleri!
"Ne kıskanıcam be seni! Seni kıskanacağıma gider shau rukh khan'ı kıskanırım. Gerçi kıskanıyorum da neyse. Ben senin sirketin için söylüyorum. Boşu boşuna para verme şu kıza . Yada başka bir birime naklet şimdi işinden olmasın günahtır. Ben sana sekreter bulurum . Hatta buldum bile"
"Kimi buldun acaba hemen ikizim?"
"Mervan yengem"
"Oldu tabi . Rüzgar ağabeyim de öyle diyordu. "
"Ben ikna ederim onu. Hem mervan yengemin işe ihtiyacı yok mu? Mis gibi iş işte "
"Buse benim sekreterim değil aslında. Devran'ın sekreteri benim sekreterim işten ayrılınca geçici olarak benim ile çalışıyor. Yoksa bir sekretere gerçekten ihtiyacım var yani. "
"O kız senin gerçek sekreterin olsaydı da yeni bir sekretere ihtiyacın vardı. Hayır yani gözümü kanattı şurada. Şirkete zararlı unsurlar barındırıyor.
"Tabi vera. Hiç kıskanmadın zaten!"
"Sen kaşınıyorsun bak! Dün yediğin dayaklar yetmemiş herhalde! "
"Tamam sustum"....BÖLÜM SONU
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen Farkı
SpiritualBu hikaye bi kızın dünü bugünü ve yarını. Hem yetim hem öksüz bi kız henüz 17 yaşında ömründe tattığı tüm acıları ona unutturacak bi adamla tanışırsa neler olur? Ailesi, arkadaşları ve Aras. Kalbi bu adamı içine hapsedecek kadar geniş mi? 17 yaşın...