-1- Sağır mı dilsiz mi?

527 51 66
                                    


İyi okumalar ...

Yıl 2017

Okulun kapısından girdiğimde çocuklar hemen yanıma geldiğinde selamlaştık. En yakındaki banka oturduğumda Oğuz da yanıma oturdu. "Ne halt yedin yine Oğuz da yanıma oturuyorsun. Bak yine kızlar yüzünden kavgaya gireceksek ilk ben sana dalarım haberin olsun" dediğimde Oğuz kahkaha attı. Kızlarla günlük takılıp ayrılırsın. Onu anlarım da okula yeni gelmiş mafyanın kızıyla niye oynar, takılırsın?

"Rüzgar kızın biri Aysu'ya eski kızlara nasıl davrandığımı söylemiş. Aysu da gururumu incitecek şeyler dedi. Ama o kızı bulup ilk yerde"
"Sus Oğuz. Sabah sabah başımı şişirdin. Sende gurur mu var? Ayrıca yeni gelenlere kendimizi tanıtalım. Yoksa kendilerini bir halt sanıyorlar." Oğuz'a bir gün ağız burun dalacaktım. Kızlar yüzünden girmediğimiz kavga kalmamıştı.

Yürürken yine kızlar hayran hayran bakışlarını atıyorlardı. Aslında kızlar da hak ediyorlardı.

Etrafa göz gezdirirken gözüme biri takıldı. Banka oturmuş elindeki kalın kitabı okuyordu. Kahverengi saçları omuzlarına dökülüyordu. Okuldaki çoğu kıza göre daha düzgün giyinmişti. Daha önce hiç görmemiştim. Yeni gelenlerden olmalı diye düşündüm.

"Oğuz banktaki kız kim?"
"Abi kızın adı Okyanus. Başka bir şey bilmiyoruz. Okulun ilk gününden beri ya kitap okuyor ya da müzik dinliyor. Hiç konuştuğunu görmedik. Dilsiz ya da sağır olabilir. Yalnız kız bir içim su. Neden sordun?"
"İlk defa bir kızın bu okulda kitap okuduğunu gördüğümden olabilir değil mı? Kızı araştırın bakalım, merak ettim." Okula yaklaştığımda Ayşegül koşa koşa yanıma geldi. Peşimi bırakmadı ya. "Aşkım ben geldim"deyip sarıldı. Herkes bize bakıyordu. Beni tanıyanlar az biraz ne yapacağımı tahmin etmiş olmalılar. İttirdiğimde arkaya doğru biraz sendeleyip durdu. "Ayşegül ayrıldık biz ve bana yaklaşma. Rezil olmuştun hatırlatayım. Hala geliyor musun?"
"Aşkım o zaman sinirlendiğin için olmuştu. Ben seni seviyorum"

"Ben seni sevmiyorum ama. Kızsın diye bir şey yapmıyorum ama bir dahakine diğerlerine ne yaptıysam aynısını yaparım ve canın yanar" deyip okula girdim. Artık herkes alıştığından sıkıntı olmuyordu. Sadece yeni gelenler şaşkınca bakıp bir şeyler geveliyorlardı.

Oğuzla Cenk'e arkamdan geliyorlardı. Sınıfa geldiğimde sıramda bir kızın oturduğunu gördüm. Sıraya başını koymuştu. Bu kızın oranın dolu olduğundan hiç mi haberi yoktu? Çocuklar yanına gidip kaldıracaklardı ki durdurdum. Canım ne zamandır sıkılıyordu. Biraz eğlensem iyi olacak. Kızın yanına oturdum. Herkes ne yapacağına dikkatle bakıyordu. Biraz eğildim. Kızın saçını çekip kulağına "Güzellik akşam da seni böyle görmek isterim" dedim. Kısık sesli söylediğimden kimse bir şey anlamamıştı. Kız hareket dahi etmedi. Gerçekten uyuyor muydu? Kızı dürttüğümde kafasını kaldırdı. Sabahki kızdı. Kulağında kulaklık vardı. O zaman sağır olma ihtimalini eleyebiliriz. Kulaklığını çıkarıp bana ne oldu der gibi baktı. Arkama yaslanıp "Akşam seni görmek istiyorum." Sınıftakilerden sesler çıktı. Ama kızdan ne bir ses çıktı ne demek suratında bir nebze değişiklik oldu.

Normalde şimdi kızarmış ya da bana vuruyor olması gerekirdi. Sıranın üstünden telefonunu ve kulaklığını alıp cebine koydu. Herkes bu duruma şaşırmıştı ve ben buna fazlasıyla sinirlenmiştim. Ayağa kalktığında bacaklarıma baktı. Bende çektim. Tam geçecekken içimdeki dürtüyle tekrar koydum. Dengesini kaybedip kucağıma oturdu. Yüzüne baktığımda ise hala aynı yüz ifadesiydi. Kucağımdan kalkmaya çalıştı. Bende ellerimle belinden tuttum. Yüzü yakındı. Kendimi birden yüzünü incelerken buldum.

Kusursuz bir yüzü vardı. Yeşil gözleri ne koyu ne demek açık renkti. Gözlerim dudaklarına kaydı. Kız en sonunda pes edip kalkma çalışmalarına son verdi. Yüzümü biraz yaklaştırdım. Sıcak nefesi yüzüme direkt olarak vuruyordu. Tam öpecekken kapının açılıp hocanın sesiyle durdum.
Hay ben böyle işe...

Hocaya baktığımda kız hızlıca kucağımdan kalkıp kapıya doğru yürüdü. Ama hiç bir şekilde adımları hızlı değildi. Hiç bir şey olmamış gibi ve hocayı takmadan yürüyüp çıktı.
Nasıl biriydi böyle? Ne yaptıysam hiç bir tepki vermemişti. Peki neden hoca bir şey dememişti? Normalde bağırıp yerine oturmasını söylemesi gerekiyordu. Hoca hemen derse başladı. Benim aklım ise kıza takılmıştı. Pencereden bakmaya başladım.

Kız bankın birine oturmuştu. Etrafına bir süre baktıktan sonra yere bakmaya başladı. Ellerini sıkmıştı. Buradan bile ellerinin beyazlaşmış olduğunu görebiliyordum. Neden konuşmuyordu ki? Kimdi bu kız? En yakın zamanda öğrenmem gerekiyor. Yada neden bekliyordum ki? Teneffüste müdüre gider sorardım.

Teneffüs olduğunda müdürün odasına geldim. Konuşmamı beklerken göz temasını kurmamaya çalışıyordu. Çünkü istesem her şeyi yapabilir ya da yaptırabilirdim.
"Müdür okula gelen Okyanus isimli kız kim?" dediğimde elindeki kalemi masaya bırakıp ellerini birbirine kenetledi.
"Rüzgar bende adından ve soyadından başka bir şey bilmiyorum. Ama yukarıdan emredildi ve yaptım. Bende kendimce biraz araştırdım. Ama kızın soyadı büyük ihtimalle sahte." Sinirle ayağa kalktım.
"Müdür ne saçmalıyorsun sen. Okula kayıt olurken sülalemizin her şeyinin kaydını istiyorsunuz da nasıl isminden başka bir şey bilmezsin" deyip masanın önüne geldim.
"Rüzgar bu benle ilgili bir şey değil. Dediğim gibi yukarıdan gelen emir. Ayrıca bakanın oğlusun diye sana ayrıcalıklar tanıyoruz. Fakat daha fazlasını da isteme. Şimdi çıkabilirsin" deyip kapıyı gösterdi.

" Yarın sen bu kapıdan çıkacaksın haberin olsun MÜDÜR." Kapıdan çıktığımda Oğuz ve Cenk duvara yaslanmış bir şekilde bekliyorlardı.
" Ben eve gidiyorum ve en geç iki güne şu kız hakkında her şeyi bulun. Hangi bokta yaşadığını, kimin çocuğu olduğunu filan. Hepsi elimde olacak" deyip koridorda sinirle yürüdüm.

(...)

"Efendim babanız çağırıyor." Başımla onayladıktan sonra kapıyı kapatıp gitti. Kesin müdür bir şeyler öttü. Ama sen kovulmazsan bile neler yapacağım sana.
"Salonda annemle babam konuşurlarken ben geldiğimde sustular. "Beni çağırmışsınız" dediğimde babam yanındaki koltuğa oturmam için eliyle işaret etti. Oturduğunda annemin yüzüne baktım. Gergin gözüküyordu.

"Rüzgar babanın bakan olması okulda gereksiz yere hele de müdüre bağırmanı gerektirmez. Ayrıca o kızla ilgili bir şey öğrenmesen daha iyi. Zaten istesen de öğrenemezsin. Zamanı geldiğinde öğreneceksin. Şimdi gidebilirsin" deyip kahvesinden bir yudum aldı. Ayağa hızlıca kalkıp ağzımı açmışken annem susmamı işaret etti.
"Bir şey yapmayacağım. Sadece bir soru soracağım. O kız sağır mı dilsiz mi?"
"Sağır değil. Bu kesin olarak belli. Fakat dilsiz mi ondan tam olarak kimse emin değil. Ama o kızdan uzak dur. Başımıza bela açabilir." Babamın dedikleri karşısında şaşırdım. Daha önce asla babamdan bu lafları duymamıştım. Nasıl bela açabilir ya? Ayrıca uzak dur demesiyle işin içine girmem gerektiği belli oldu.
Odaya geldiğimde oturup bardaktan bir yudum daha aldım. Televizyonun karşına geçip maç seyretmeye başladım. Fakat bir türlü odaklanamıyordum. Aklıma sürekli o kız geliyordu. O kadar şey yapmama rağmen ne tepki vermişti ne de konuşmuştu. Oğuz eğer bir şey bulamadıysan elimden çekeceğin var. Odaklanamadığım için maç seyretmekten vazgeçip üstümü değiştirdim. Yatağa yatıp gözlerimi kapattım.

Kapak için teşekkürler
#cahilbirprofesor

Merhaba. Şuan bu bölümün sonuna geldiğine göre kitabıma okuma şansını verdiğin için teşekkür ederim.😊 İlk hikayem ve ilk bölüm olduğu için bazı yanlışlarım olabilir. Ama emin olabilirsin ki bu yanlışlar sizlerle azalacaktır. Gelecek bölümde görüşmek üzere...

RÜZGAR KELEBEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin