Okuldan çıktığımda hırkamı çantama koydum. Biraz terleyecektim. Arkama baktığımda adamlar yine aynı şekilde duruyorlardı. Engin'e geleceğimi mesaj atıp kapattım. Yoksa dakika başı gelmememi söyleyecekti. Biraz gerinip koşmaya başladım. Adamlar da peşimden koşmaya başladılar. Bunlar hala anlayamamıştı. Beni kimse yakalayamazdı.
Biraz koştuğumda arkamda kimsenin olmadığını gördüm. Çabuk pes etmişlerdi ve kötüye işaretti. Birden üç araba belirdi. Akılları başına gelmiş. Ama beni yakalamaları için biraz daha akıllı olmaları gerekiyordu. Biraz daha hızlandığımda daha hızlı sürdüler. En sonunda sokağa girdim. Tabi ki sokakta duvar vardı. Adamlar araçlardan inip sokağın başına geldiler. Adamlara son kez bakıp duvarın üstünden atladım. Duvarın diğer kısmında kimse yoktu.
Engin'in evine geldiğimde birkaç kişi değil on kişi filan vardı. Kesin buraya gelmemem için öyle dedi. Arka bahçeye baktığımda cam açıktı. Hızlıca pencereden içeriye girdim. Ayakkabıları çıkarıp çantama koydum. Odadan çıktığımda sırtıma bir şey geldi. Dengemi kaybedip yere düştüm.
"Yapacağım işe sıçayım. Okyanus iyi misin? Beni duyabiliyor musun?"
"Engin aynı düşünceleri düşünüyoruz" deyip kalkmaya çalıştım. Ama öküz gibi indirdiğinden kalkamadım. Görünce belimden tutup kaldırdı. Etrafa baktığımda annesini göremedim.
"Annen nerede?"
"Akrabalara gönderdim. Ne olur olmaz diye de adamlardan birini peşine taktım."
"İyi yapmışsın. Şimdi diyeceklerimi iyi dinle. Sakın karşı çıkma. Ayrıca hazırlan bizim eve geliyordun. Hafta sonu Gülşen de gelecek."
"Okyanus salak mısın? Adamlar ikimizi birden bulurlarsa dövüp çöplüğün birine atarlar."
"Asıl sensin salak. Babayı unuttun herhalde. Ayrıca bir iki hafta sonra gidiyorum ve karşı çıkma bana. Ben bunun için yaşadım." Başıyla çaresizce onayladı. Anlatmaya başladığımda bazen Engin bana bir güzel küfretti. Tabi ben de ona karşılık verdim. Engin çantasını hazırlarken ben de kıyafetlerimi değiştirdim. Makyajımı da yaptım. Şuan beni kimse tanıyamazdı. Çünkü yüzümde makyaj değil badana vardı. Saçımı da tepeden topladım. Odadan çıktığımda Engin ıslık çaldı. Bu yaptığı gerçekten komikti.
"Şimdi ben adamları arayacağım. Bir dakika süre tanıyacaklar bize. Adamlar oyalarken bizde bir sokak ilerideki arabaya binip eve gideceğiz." Telefondan adamları aradım. Anında adamlarla konuşmaya başladılar. İlk ben çantayı alıp pencereden çıktım. Etrafa bakarken Engin de çıktı. Koşarak arabaya geldik. İkimizde terlemiştik. Engin arabayı çalıştırdığında bizim adamlar da peşimizden geliyordu. İntikam başlasın.
(...)
"Fatma teyzeden her şeyi isteyebilirsin. Kendinize iyi bakın. Ben sabaha kalmadan gelirim. Kadına arkadaşına gitti de. Şimdi beni görmesin" deyip topukluları giydim. Benim için endişeleniyordu. Ama bunu ben istemiştim. Etrafa bakıp arabaya bindim. Adamlar peşimde değildi. Barın önüne geldiğimde üstüme baktım. İyiydi ve sinirlerime hakim olmam gerekiyordu.
Bara girdiğimde köpek kızların içine düşecekti. Yanına doğru yürümeye başladım. Kendimi sıkarak gülmeye çalıştım. İnşallah başarılı olmuşumdur. Beni gördüğünde güldü. Şimdi hapı yuttun işte. Kızları yollayıp beni yanına çekti. Şuan yaptıklarıma inanamıyordum. Şu iş bir an önce bitse her şey güzel olacak. İçki içirmeye çalışsa da içmedim. Sonuçta önemli bir iş yapıyorduk. Kulağıma evine gideceğimizi söylediğinde planın tuttuğunu anladım. Tuvalete gideceğimi söyleyip ayrıldım. Yüzüme baktığımda adamın öptüğünden makyaj biraz silinmişti. Tekrar yaptıktan sonra Engin'e iyi olduğumu mesaj attım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR KELEBEĞİ
RomanceHayat bir kelebeğin ömrü kadardır... Ne kırmaya gelir ne de kırılmaya... Peki kim kelebek olmak ister ki? Okyanus kelebek olmayı seçti. Hep zamana karşı oynadı. Peki bir gün yirmi dördünü tamamlar, zamana yenilirse arkasında ne bırakır? Belki bi...