Ellerimle Rüzgar'ı üstümden çektim. Yanıma yığıldığında derin bir nefes aldım. Nasıl bu kadar ileri gidebilirdi. Sabah olduğunda buradan gidecektim. En azından birkaç gün görüşmesek kafasını toplamış olurdu. Yoksa benim de kafamı karıştıracaktı. Rüzgar'ın kafasına baktığımda biraz kanadığını gördüm. İyi bari. Eğer kanamasaydı beyin kanaması geçirebilirdi. Ya da geçirseydi. Dünya bir sapıktan kurtulurdu.
Ne diyorum ben ya. Meryem hanıma ne diyecektim. Oğlunuz beni öperken kafasına vazo geçirdim ve öldü mü? Yok nefes almam gerekiyordu. Dengem kaydı benim.
Yataktan kalkıp dolabın içinden ilk yardım çantasını aldım. Yatağa oturduğumda kafasını bacaklarıma koydum. Yatağın kan olmasını istemezdim sonuçta.
Kafasını sardığımda dikkatlice yatırdım. Beni kırsa da benim yüzümden bu işlere girmişti ve gördüğüm kadarıyla bana güveniyordu. Ben güvenmesem de güvenini boşa çıkarmamaya çalışmam gerekiyordu. Zaten deniyordum da. Yastığımı alıp koltuğa yattım. Her ne kadar düzgünce uyuyamayacağımı bilsem de gözlerimi kapattım.
(...)
RÜZGAR'DAN
Kapının kapanma sesiyle gözlerimi açtım. Ben neredeyim lan. Odada gözlerimi gezdirdiğimde yeni evde olduğumu buldum. Ama en son ben salondaydım. Bu kız beni taşımış mıydı? Yok lan. Kılını bile kıpırdatmaz o.
Yatakta doğrulduğumda başıma giren ağrıyla inledim. Elimi kafama götürdüğümde saç yerine daha sert bir şey geldi. Yataktan kalkıp aynanın karşısına geçtiğimde kanlı sargı bezini gördüm. Ne oldu lan bana. Bu manyak kafamı mı kırmış. Kafamı ovarak salona gittim. Geri kalan odaları da gezdim. Ama Okyanus yoktu. Koltuğa oturduğumda masanın üstündeki kağıt takıldı. Elime alıp okumaya başladım.
Birkaç gün gelmeyeceğim. Başının çaresine bak. Ortalığı da karıştırma. OKYANUS
Ne demekti lan. Zaten evliliği aynı evde durmak için yapmıştık. Ayrıca dün gece neler oldu. Beynim durmuş gibi. Bu kız Allah bilir nereye gitti. Evine gitmiş olabilir miydi? Olabilirdi.
Yataktan kalktım. Üstümü değiştirip sargıyı çözdüm. Kafamı kanayan yer dışındaki yerleri suyun altına sokup kuruladım. Arabanın anahtarını alıp çıktım. Dün gece neler olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Ama o kıza kötü bir şey yaptıysam kendimi asla ama asla affetmem.
OKYANUS'TAN
"Kırdırtmayın kapıyı. İçeride olduğunu biliyorum" deyip yumruklamaya devam etti. "Oğlum kız burada yok. Ne laf anlamıyorsun. Ağzını da bozma."
İki saattir beni sorup duruyor. Sanırım notu okumuştu. Hangi akla buraya geldiysem zaten. "Okyanus oğlan ağzına geleni saydırıyor. Şununla konuş. Ayrıca dün ne oldu da geldin. Bak bir şey yaptıysa"
"Tutku bir şey yapamaz. Sadece sinirlerim gerildi. Bende bir şey yapmamak için geldim. Kafamı dinlemem gerek. Tamam içeri alın. Siz de çıkın. Kimse yukarı çıkmasın" dediğimde Utku ile Tutku çıktı. Aşağıdaki gürültüler kesilince kapı açıldı. Rüzgar kafasındaki sargıyı çıkarmıştı. Şimdi dünü de hatırlamıyordur.
"Ne için geldin. Notta açık değil miydim?" dediğimde sinirle bana doğru adım atıp yanıma oturdu. "Dün gece ne oldu? Hiçbir şey hatırlamıyorum" dediğinde kafasına baktım. Şiş gibi duruyordu. Ama şimdiye kadar ölmediyse sorun yoktu.
"Anlattıktan sonra gidecek misin" dediğimde bir süre sessiz kaldı. Sonra da başını salladı. "Dün salona gittikten iki saat sonra filan odaya geldin. Sarhoştun ve beni öpmeye başladın. Sonra yatağa yatırdığında kafanda vazo kırdım. Bayıldığında sargıyı yaptım. Bunları kimse bilmeyecek. Sarhoş olduğundan öyle yaptın. Yoksa senin benle ne işin olsun ki" deyip gözlerine baktım. Yaptıklarından pişman olmuştu. Bu gözlerinden o kadar belliydi ki arada ne kadar mesafe olursa olsun fark edilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR KELEBEĞİ
RomanceHayat bir kelebeğin ömrü kadardır... Ne kırmaya gelir ne de kırılmaya... Peki kim kelebek olmak ister ki? Okyanus kelebek olmayı seçti. Hep zamana karşı oynadı. Peki bir gün yirmi dördünü tamamlar, zamana yenilirse arkasında ne bırakır? Belki bi...