İyi okumalar
"Oğlum alt tarafı iki bavul getireceksin. Ne zorlandın ya"
"Alt tarafı dediğin valiz öküz gibi farkında değil misin? Ben niye taşıyorum bunları acaba? Sen o kasları boşuna mı yaptın?"
"Boşuna olur mu kardeşim. Bazen seni dövmek için bazen de eğlenceli geceler için kullanıyorum ya"
"Gece hayatını anlatma bana sayın ego. Aç şu kapıyı da girelim. Kendimi duşa atmadan rahatlayamayacağım." Kapıyı açtığımda hızlıca önüme geçip bavulları yere koydu.. Üç basamak olan merdiveni indiğinde koltuğa attı kendini. "Sende kas yapsan fena olmaz. En azından bu kadar mızmızlanmanı engelleyecek kadar." Yastığı alıp fırlattığında havada tutup sırıttım. "Benim de kasım var. Ama senin gibi her gün spor yapmadığım için seninki kadar yok. Hem kas yapsan ne işe yarıyor her haltı ben yapıyorum. Ben seninle neden arkadaşım ki?" Elini yüzüne kapattığında yastığı fırlattım. "Git duşunu al. Bende markete uğrayıp bir şeyler alacağım. Sonra da dışarı çıkar eğleniriz."
(...)
HÜSEYİN'DEN
"Şu tatil işini de yakın zamanda halletsek çok iyi olacak. Çalış çalış tükendim lan." Engin güldüğünde kaşımı kaldırarak ona baktım. Ne kadar olursa işte. "Bakma bana öyle abicim. Bana ne zaman gidelim dersen ben o zaman gitmeye hazırım. Ayrıca öyle bakma hiç kimseye. Çok komik duruyorsun" dediğinde kaşımı indirdim. Engin önündeki dosyaya döndüğünde bende önümdekilere bakıyordum. İnşaat neredeyse bitmişti. Küçük ayrıntılar kalmıştı. Bunu da teslim ettikten sonra yakın zamanda bir iş yoktu. Yani rahatça tatile gidip dinlenebilirdik. "Güzel."
"Nesi güzel abicim dosyanın acaba." Engin kaşını kaldırarak soruyu sorduğunda göz devirdim. Ben yapamadığım için özellikle yapıyordu. "Birazdan senin yüzünü dağıtacağım da. Nasıl fikir?"
"Hım. Ben beğenmedim. Onun yerine sana mailden attığım kiralık evlere bak."
"Kısa bir tatil olmayacak desene." "Aynen öyle. En azından acil bir şey çıkmadığı sürece bir ay filan kalalım. Hem Fatihler içinde düğünden önce farklılık olur ve gerginliklerini atmış olurlar."
"İyi düşünmüşsün. Senin işlerde sıkıntı olmayacak mı? Son anda bir şey çıkaracak olursan..."
"Çıkmayacak merak etme. Şimdi gözüken birkaç davam kaldı yalnızca. Ondan sonra da acil bir durum olmadığı sürece de kimse beni tatilden alıkoyamaz. Kaç senedir doğru düzgün tatil yapamıyoruz. Bize de iyi gelecektir." Başımla onayladığımda Engin bir süre sonra halletmesi gereken işlerin olduğunu söyledikten sonra gitti.
ENGİN'DEN
"Hala aynı yerde kalıyorsun değil mi?"
"Evet de neden soruyorsun? Ayrıca sen bana mesaj atmazdın. Hayırdır bir sıkıntı mı var?"
"Hayır hayır. Sadece yoldayım ve bir saate oradayım. Mutfağa geçip bana bir şeyler yapmaya ne dersin?" Telefonu yan koltuğa attığımda ışıklarda yeşil yanmıştı. Okyanus yaşadığımız yerden olabildiğince hem uzağa yerleşmiş hem de acil bir durum için yakın yere yerleşmişti. Çok saçma bir tanım oldu sanırım. Ah benim güzel tanımlarım...
Son hızla geldiğim üç saat sonunda evin önüne geldiğimde geldiğimi mesajla bildirdiğimde birkaç saniye sonra bahçenin kapıları otomatik olarak açılmıştı. Burayı sınırlı kişi bilmesinden dolayı Okyanus kendisi düğmeyle açıp kapıyordu. Ondan habersiz buraya birinin girmesi imkansızdı. En azından hırsız olmadığı sürece...
![](https://img.wattpad.com/cover/98347116-288-k929410.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR KELEBEĞİ
RomanceHayat bir kelebeğin ömrü kadardır... Ne kırmaya gelir ne de kırılmaya... Peki kim kelebek olmak ister ki? Okyanus kelebek olmayı seçti. Hep zamana karşı oynadı. Peki bir gün yirmi dördünü tamamlar, zamana yenilirse arkasında ne bırakır? Belki bi...