-10- Tokat

130 23 46
                                    

"Şimdi ne soracak, söyleyeceksen söyle. Şimdi bazı şeylere açıklık getirelim bakalım. Benim bu çocukla ne işim var? Neden başını belaya sokuyoruz?"

"Ne oldu endişelendin mi?" Dediğinde elimde olsa kahkaha atardım. "Topunuz kafayı mı sıyırdı. Lan ben kendim için endişelenmiyorum. Onun için mi endişeleneyim. Ayrıca neden sessizliğimi bozmamı istedin? Bakan da mı bu işin içinde?"

"İşimiz için sessizliğini bozman lazım. En azından bu çocukla. Bakan zaten ben bu işlere girdikten üç dört sene sonra girmişti. Sadece zamanında ara vermişti. Ara verdiğinde de sen gelmiştin. Karşılaşmanızda da ben yolladım."

"Ve benim bunlardan şimdi haberim oluyor. Öyle mi?"

"Daha önce sormamıştın. Ayrıca şu oğlanla biraz yakınlaş." Kaşımı kaldırarak "Nasıl" dedim. Dalga mı geçiyor bu moruk benle.

"Daha önceki çocuğa nasıl davranıyordunsa öyle davran. Artık kız olduğunu göster" dediğinde ayağa kalktım.

"Ben o çocuktan intikam almak için bu kadar sizinle uğraştım. Ne yakınlaşmasından bahsediyorsun. Ben daha kimseye dokunamazken nasıl yapayım. Söylesene!" diye bağırdım. Beni iyice çıldırtmak için gülüyordu.

"Odasına gittiğinde dokunursun" dediğinde sınırı aşmıştı. "Sen de pi*sin lan. Hiçbir şeyi bilmezmiş gibi nasıl konuşursun. Şimdi gelmiş bana onla seviş mi diyorsun" dediğimde yüzüme gelenle yüzüm sağa gitti. "Şimdiye kadar sınırlarını zorlatmadım. Ama gerekirse benim için sevişeceksin de öleceksin de" deyince çenemden tuttu.

Hızlıca geriye çekildim. "İnsan zannetmiştim. Ama sen de şerefsizsin" deyip çıktım. Rüzgar bana bakıyordu. Sanırım sesler buraya kadar gelmişti. "Yürü gidiyoruz" dediğimde merdivenlerden indi. Ben de arkasından gittim. Bahçeye çıktığımızda adamlardan biri seslendi. Rüzgar'a arabasına binmesini söyledim. Adam "Baba çağırıyor" dedi. "Babaya şerefsizin teki olduğunu söyle" dediğimde kolumdan tuttu. Bir anda diğer kolumdaki çekimle biraz geriye giderken Rüzgar adama kafa attı. Daha sonra da gülümseyip şoför koltuğuna geçti. Kendimi tutamayıp yeni ayaklanan adamın kasıklarına tekmemi geçirdim. Kolunu çevirdim.

"Bir daha bana do-kun-ma. Bunu herkese söyle" deyip hızlıca arabaya bindim. "Hadi gazlasana. Neyi bekliyorsun" dediğimde sürdü. Çantadan aynayı çıkardığımda baktım. Yanağımda elini izi çıkmıştı. Azgın göt. Ben sana sevişmeyi göstereceğim. Rüzgar'ın dürtmesiyle düşüncelerimden ayrıldım. "İstersen eczaneye gidelim."

"Salak mısın? Ne diyeceğiz. Adamın biri tokat attı mı? Anında öldürürler bizi."

"Sen bana sesini yükseltme demiştin. Ama sen yükselttin."

"Dediklerimi duydun mu?" Başıyla onayladı. Ama kimle olacağını anlamamıştı. Yoksa şuan bağırırdı. Bardaki adamla da iş için mi öyleydin? Başımla onayladım.

"Peki evine gittiğinizde ne yaptınız?" Sanki zorla söylemişti.

"Dediğim gibi ima ettiğin kızlardan değilim. Evine gittiğimiz de konuşturdum. Sonra da bağlayıp çıktım. Başka soracağın."

"Yanağını ne yapacaksın. Yarına asla geçmez."

"Okula gelmem olur biter. Zaten daha hazırlık yapacağım. Ne kadar bağırsam da mecburen istediklerini yapacağım." Birden arabayı durdurdu. Tabi ben de biraz öne gittim.

"İçeride bağırıyordun. Seviş, sürtük ol dese yapacak mısın" diye gürledi. Gelen giden de bana çatıyor ya.

"Olaylardan bir bok bildiğin yok. İşimi bitirmek için zorda kalırsam yaparım. Sen beni kafana takma. Babandan ne planları olduğunu öğrenmeye çalış. Durmuşken ben gideyim. Eve bırakmana gerek yok" deyip indim. Tam kapatacakken aklıma geldi. "Sakın bugün olanlardan kimseye bahsetme. Hoş bahsetsen ölü sayılırsın. Hadi bana eyvallah" deyip kapattım. Hızlıca yanımdan ayrıldı.

RÜZGAR KELEBEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin