-5- Keşke

166 27 34
                                    


Multi= Alan Walker Faded

"Kızım hadi uyan. Okula gitmen gerek." Gözlerimi açtığımda Fatma teyze yüzündeki kocaman gülümsemesiyle bana bakıyordu. Keşke bende onun gibi gülüp ona aynı şekilde karşılık verebilsem. Hayatımdaki keşkelerden biri daha. Yatakta doğruldum.

"Tamam Fatma teyze. Sen aşağı in. Bu arada ben bugün kahvaltı yapmayacağım" dediğimde yüzü asıldı. "Kızım neden kahvaltı yapmıyorsun. Hasta mısın yoksa?"

"Yok yok Fatma teyze. Bugün koşacağım. İkide bir tuvalete gitmek istemiyorum" dediğimde gülümseyip çıktı. Aslında doğruydu. Sadece birkaç eksik söylemiştim. En çok bu kadını üzmek koyuyordu. Zaten başka kimsem kalmamıştı. Dar pantolonla okulun beyaz gömleğini giydim. Kravatı da bağlandıktan sonra hırkayı giydim. Çantaya mavinin yoğun olduğu bustiyeri ve kırmızı topuklu ayakkabıyı da koydum. Banyoya geçip işlerimi hallettim. Dolaptan makyaj malzemelerinin alıp çantaya koydum.

İntikam başlıyordu ve benim yanımdaki herkesi korumam gerekiyordu. Aşağı indiğimde Fatma teyze pantolona baktı. "Bugün böyle giyinmek istedim. Endişelenme sen benim için" deyip yanağından öptüm.

"Kendine dikkat et. Anladığım kadarıyla çıkışta işin var." Başımla onayladım. "Ben hariç kimseye kapıyı açma. Hizmetçiler de gelirse ihtiyaç yok de. Kendini sakın yorma" deyip spor ayakkabıları giydim. Kapıdan çıktığımda tahmin ettiğim gibi adamlar vardı. Geri zekalılar. Başınızdaki kişiyle işim bittikten sonra sizi de bir güzel halledeceğim. Kulaklıkları takıp şarkı dinlemeye başladım.

Okulun bahçesine girmemle herkes bana baktı. Sanırım bir tek ben böyle gelmiştim. Herkes sinirle ve alayla bakıyordu. Benim kim olduğumu merak ediyorlardı. Ama bilmedikleri ve unuttukları bir şey var. Bende kim olduğumu bilmiyordum.

Yine banka oturduğumda yaslanıp gözlerimi kapattım. Yapacaklarımı tekrar aklımdan teker teker geçirdim. Biri dürttüğünde açmadım. Ama omzum çürüyecek kıvama geldiğinde açmak zorunda kaldım. Karşımda Oğuz denen çocuk vardı. Bir de bununla mı uğraşacaktım? Elini uzattı.

"Ben Oğuz. Seninle pek iyi bir karşılaşmamız olmadı. Fakat yeni bir başlangıç yapabiliriz." Oğuz'dan gözlerimi çekip bahçeye baktım. Bahçedeki bütün meraklılar ne yapacağımı merak ettiklerinden buraya bakıyordu. Banktan kalkıp yürümeye başladım. Herkes çocuğu takmayışıma gülmüştü. İşte böyle. Şunun gibi kendini beğenmişlere karşı güleceksiniz. Kızların birçoğu girişe koştular. Tabi bazıları da çığlık atıyordu. Kesin erkeklerden biri gelmiştir. Bazen kızları bu yüzden boğmak istiyordum.

Okula tam girecekken adımın söylenmesiyle durdum. Arkama döndüğümde Rüzgardı. Onun üstünde bej renginde pantolon ve okulun beyaz gömleği vardı. Üstünde de deri ceket vardı. Bu çocuk niye serbest geldi? Bu kadar tesadüf iyi bir şey mı? Kesinlikle değil. Yanıma geldiğinde " Bir şey konuşabilir miyiz?" Ne konuşacaktı? Ayrıca bu kadar insanın içinde asla konuşmam. Başımla onayladığımda önden yürümeye başladı. İçime bir sıkıntı geldi. Büyük ihtimalle yapacaklarımdan dolayıdır diyerek kendimi rahatlatmaya çalıştım.

En sonunda durduğumuzda okulun çatı katına gelmiştik. Ne ara buraya geldik? Sanırım merdivenleri çıkarken baya bir düşünüyordum. Yere oturduğunda yere baktım. Böyle bir tipin yer kirli diye oturmamasını beklerdim. Açıkçası şaşırdım. Neyse konuya gelelim. Yüzüne baktığımda eliyle oturmamı işaret etti. Geliyorlar yine bana!

"Okyanus benim kim olduğumu nereden bildiğini bilmiyorum. Ya da senin kim olduğunu, neden konuşmadığını. Bunları sana sormayacağım. Ama seni takip eden adamlar var. Dün senin evden çıktıktan sonra bir araç dolusu adam geldi. İlk babamı aradıktan sonra birkaçı yaklaştı. Kavga ederken korumalar geldi. Adamlar hallolunca da gittim. Ama silahları vardı." Dediklerinin hepsini biliyordum. Ama neden onu takip ettiklerini anlamamıştım. Sakin olup düşünmem gerekiyor. En yakın zamanda babanın yanına gitmem lazım. Zaten o herşeyi biliyordur. Ayağa kalkıp üstümü silktim. Onu kafamla onayladıktan sonra kapıya yöneldim. "Eğer yardıma ihtiyacın olursa haber ver. Elimden geldiğince yardım eder." Neden bana yardım ediyorsun Rüzgar?

(...)

Nihayet çıkış zili çaldı. Şimdi Engin'e gitmem gerek. Çantamı toplayıp sınıftan çıktım. Koridordakilerden bazıları bana bakıp gülüyordu. Açık bir yerim mi var? Yanlarından geçecekken biri çantamı aldı. Ağzımı açıp tekrar kapattım. Şimdi içindekilerin görseler kesin adımı çıkaracaklardı. Zaten adın çıkmadı mı?
Kes sesini!
Kafama bile takmazdım. Fakat her gördükleri yerde yanıma gelme olasılığı var ve bu işimi bozabilir. Bu olasılık bile sinirlenmemi sağlıyor.

Çantayı tam açacakken zıplayıp ayağımla vurdum. Çanta kısa süreliğine havalandıktan sonra yere düştü. Koridordaki herkes şaşkınca bakıyordu. Okuldaki herkes yüzünden kendimden açık veriyordum. Beni bulmalarına izin veremezdim. Kaç senedir doğru düzgün uyumamıştım. Sonuna gelmişken olamaz. İzin veremem!

Fazla bekletmek istemedim. Ayrıca çok uzun bir bölüm olamadı maalesef. Ama yakın zamanda yeni bölümle telafi edeceğim. Biraz daha gizem kattık gibi😉😉
Yorumlarınızı bekliyorum 😘

RÜZGAR KELEBEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin