İyi okumalar...
"Utkuyla aranda bir şey mi var?" Rüzgar bana bakıyordu. "Nereden çıktı bu?"
"İlk defa ona bakarken güldün ve sarıldın. Ayrıca gördüğüm kadarıyla kasılmadın da."
"Rüzgar emin ol benim o arkadaşım. Ayrıca o varken Melih'leydim. Yani kardeşiz. Tutkuyla nasılsa benle de öyle. İstersen burada kalabilirsin. İyi geceler" deyip odaya çıktım. Üstüme pijamalarımı giydikten sonra yattım. Neden Utku'yu sormuştu ki? Ayrıca hiç Utkuyla konuşmamıştı. Acaba seni kıskandı mı? Aklım bana oyunlar yapıyordu. Kesinlikle.
Gözlerimi kapadıktan dakikalar sonra kapı açıldı. Tutkudur diye gözlerimi açmadım. Yatağımın yanı çöktüğünde arkamı döndüm. Rüzgar'la aramızda bir iki santim vardı.
"Benim yatağı kapmışlar. Ben de buraya geleyim dedim. Hatırladığım kadarıyla benle yatarken kâbusların olmuyordu" dediğinde pis pis sırıttı.
"Yanımda yatabilirsin. Ama sakın sırnaşma. Anında kolunu kırarım. Ayrıca tecavüz edecek gibi sırıtıp durma" deyip tekrar arkamı döndüm. Nefes alışını duydum. Bir şeyler mırıldandıktan sonra daha net duyabileceğim şekilde iyi geceler dedi.Sana da iyi geceler deyip sırıttım. İlk günde iki gülme. Daha bunların acısını da alacaktım. Ama ikinci kez beraber uyuyacaktık. Ben ne düşünüyorum ya. Kendine gel. Gözlerimi kapatıp bugünün güzel oluşuyla rahat bir uykuya teslim oldum.
(...)
Yastığımın inip kalkmasından dolayı gözlerimi açtım. Bugün hiç kâbus görmemiştim. Sanırım artık iyileşiyordum. Gözlerimi açtığımda yattığım yastık değildi. Rüzgar'ın göğsündeydim ve üstünde bir şey yoktu. Uyurken vardı ama. Üstünden kalkmaya çalıştım. Birkaç denememden sonra kalktım. Üstümü düzeltip banyoya geçtim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra odaya tekrar geldim.
Kapıyı tıklatmadan girdiğimde Rüzgar üstünü giyiniyordu. Şuan üstünde sadece baksırı vardı. Bakışlarımı değiştirmeden başka tarafa baktım. "Kapıyı kilitlesene" diye bağırdığımda güldü. "Gözlerini neden kaçırıyorsun ki" deyip pantolonunu giydi. "Çünkü ben senin gibi sapık değilim" dediğinde dolabımın karşısına geçtim.
"Tamam. Ama biraz kızarmış gibi görünüyorsun" dediğinde gözlerimi devirdim. "Kızarmam için utanmam gerek. Ayrıca yüzümde renk değişikliği henüz başlamadı. Şimdi çıkarsan üstümü değiştireceğim.""Tamam çıkıyorum. Ama bence ilk aynaya bak" dedikten sonra çıktı. Aynaya baktığımda kızarıklık yoktu. Aklınca beni huylandıracaktı. Artık gülebildiğim yüzümün tamamen eski haline geleceği demek değildi.
Üstüme buz mavisi şortumla askılı bluzumu giydim. Köşesine düğüm attıktan sonra yeşil hırkamı giydim. Bilekliklerimi de taktıktan sonra babetlerimi giydim.
Mutfağa geldiğimde herkes uyanmıştı. Saate baktığımda on ikiydi. Ben bu kadar uyumuş muydum?
"Okyanus günaydın. Bugün güzel uyudun sanırım" dediğinde Rüzgar göz kırptı. "Yanında birileri olunca normaldir" dediğinde Hüseyin bana ne diyor piç bakışını anladı. Ablasıyla bakışları aynı olduğundan anlayabiliyordum. Herkes bana bakıyordu.
"Ne öyle sevişmişiz gibi bakıyorsunuz. Utku onun odayı kapınca benim odaya geldi. Ondan sonra zıbardı. Her şeyi büyütüyorsunuz" deyip masaya oturdum. "Tamam be kızım. Trip atma şimdi. Baba akşam seninkilerden birinin yemeği olduğunu söyledi. Ona gidecekmişsin" dediğinde telefonuma baktım. Hüseyin
"Adam istediğini yapsın. Sonra da işimi yapsın desin. Adama bak sen" dediğinde Gülşen susmasını işaret etti. Salak çocukları da sinirlendireceklerdi. Şimdi aklıma geldi de Melih ne yapmaya çalışıyordu. Yani beni korkutmak için mi yapmıştı. Acaba ailemden de birileri hala yaşıyor muydu? Neyse daha sonra düşünürüm bunları. Yine adamlardan birinin evinde parti vardı ve bu eşliydi. Kimle gidecektim. Utkuyla gidemezdim. Engin de olmaz. Hüseyin'in babayı gördüğünde sinirlenmesinden korkuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR KELEBEĞİ
RomanceHayat bir kelebeğin ömrü kadardır... Ne kırmaya gelir ne de kırılmaya... Peki kim kelebek olmak ister ki? Okyanus kelebek olmayı seçti. Hep zamana karşı oynadı. Peki bir gün yirmi dördünü tamamlar, zamana yenilirse arkasında ne bırakır? Belki bi...