Engin'in eve gelmesinin ve gitmesinin ardından bir hafta geçmişti ve artık kararımı vermiştim. Kısa süreliğine de olsa yazlıkta biraz deneyecektim. Eğer her şey normal bir şekilde giderse buradaki evden taşınıp daha yakın bir yerde kalacaktım. Belki de oraya gittiğimde anlık bir cesaretle Gülşenlerin karşılarına çıkardım. Kim bilir...
Peki o ne olacak Okyanus? Onu gördüğünde hiçbir şey olmamış gibi devam edebilecek misin?
Ruhsuzun dedikleri ile duraksadım. Omzuma biri çarpıp giderken birden duraksamanın zararları diye düşündüm. Beni görse hatırlar mıydı? Gerçi bunca sene aklına gelmemiş biriydim. Nasıl bir anda hatırlardı ki? Hatırlasa nasıl yüzüne bakacaktım orası ayrı? Bunca sene neredeydin demez miydi? Ya da ağız dolusu küfretse ağzımı açıp bir şey diyebilir miydim?
Adımlarım kendiliğinden durduğunda etrafıma baktım. Mağazaların ve kuaförlerin olduğu ünlü bir sokağa gelmiştim. Uzunca bir sokaktı. Yürürken gözüme takılan birkaç mağazaya girdim. Yazlık için birkaç kıyafet alırken eve dönme vakti diye içimden geçirdim. Sokağı dönecekken camdaki kadının saçı bir anda dikkatimi çekti. Yeni şeyler yapacaksan yenilikler yapman gerekiyor Okyanus. Sana iyi gelecektir. Uzun zamandan sonra meleğin sesi ile ona uymam gerektiğini düşünüp kuaföre girdim. Kafamdaki kapüşonu çıkardığımda önümdeki saçlarımı arkaya attım.
"Hoşgeldiniz. Nasıl yardımcı olabilirim?"
"Ben saçımı kestirmek istiyorum." "Tabi buyurun siz şuraya oturun. Bir şeyler içer misiniz?"
"Yok teşekkürler." İçerisi sıcak olduğu için ceketi çıkardığımda askılı ile kaldım. Kadın saçlarıma baktığında aynadan bana baktı. "Saçlarınız gayet sağlıklı. Kestirmek istediğinize emin misiniz?" Önüme gelen saçlarıma baktığımda bir şey demedim. Aynadan kendi görüntüme baktığımda kadının bana gülümseyerek bakmasını gördüm. "Evet kesebilirsiniz.
Belimden aşağıya ulaşan kahverengi-sarı saçlarım kesilirken çalan müziğe kendimi bırakmış ve gözlerimi kapatmıştım.
Merdivenlerden çıkarken adımlarım inadına yavaştı. Bunu bilerek yapmıyordum. Ayaklarıma artık hükmüm geçmiyordu. Son basamağı da çıkınca odamın aralık olan kapısını ittirip içeri girdim. Tamamen alışkanlık olan kapıyı kapama huyumdan dolayı kapıyı kapattım. Üstümdeki ceketi dolabıma artıktan sonra yatağıma ilerledim. Ayakkabılarımı çıkardıktan sonra yatağa yattım. Yastığın altına kolumu attıktan sonra gözlerimi kapattım ve düşünmeye başladım.
Telefonun melodisi ile gözlerimi açtım. Pencereden görünen yıldızlar ile uzun zamandır uyuduğumu anladım. Telefon hala çalarken elimi yastığın altına attım ve çıkardım. Ekrana bakmadan açtığımda derin bir nefes alma sesi duydum. "Teyze iyi misin? Meraktan az kalsın ölüyordum haberin var mı? Belki on oldu aramam ya. Neredesin sen?
"Bitti mi paşam hesap sorman. Uyuyakalmışım o kadar. Tamam mı?
"Uyuyakaldığına emin misin?" "Ay sesimden de anlaşılmıyor mu acaba. Ben kendi sesimi zor duyuyorum şimdi. Yolculuk için aradıysan yarın konuşuruz. Şimdi hazır uyuyabilirken beni daha fazla konuşturma. Tamam mı teyzecim?"
"Tamam teyze. Sana iyi geceler."
Telefon kapandıktan sonra nereye koyduğumu bilmeden elimi tekrardan yastığın altına koydum. Sonradan oluşan takıntılarımdan biri daha. Buraya yerleştiğimden beri sıkıntıdan sonra bir sürü takıntım olmuştu. Neyse ki beni günlük hayatta fazla zorlayacak takıntılar değildi. Ege'nin bu kadar soru sormasının sebebi ilaç kullanıp kullanmamı anlaması içindi sanırım. O ilaçları bırakalı iki ay olmak üzereydi. Bir daha da kullanmam zaten. İnsanı hepten uyuşturuyordu. Benim bedenimle bir sıkıntım yoktu zaten. Sadece düşüncelerimin durması gerekiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR KELEBEĞİ
RomanceHayat bir kelebeğin ömrü kadardır... Ne kırmaya gelir ne de kırılmaya... Peki kim kelebek olmak ister ki? Okyanus kelebek olmayı seçti. Hep zamana karşı oynadı. Peki bir gün yirmi dördünü tamamlar, zamana yenilirse arkasında ne bırakır? Belki bi...