"Anne baba ben geldim. Uzun zaman oldu. Özür dilerim. Ama şu işi bitirmeden gelemezdim. Sizin yüzünüze bakamazdım. Size güzel haberlerim var. Oğlunuz ve torununuz yanımda. Abimle beraber Egeye bakacağız. Bu arada bu deli kızınız evlendi. İlk başta nefret ettiği çocukla. Şimdi de sizin gibi olacağız" derken yanaklarından yaşlar yine akmaya başladı. Buna dayanamayacaktım. Hemen yürümeye başladım. Duvarın kenarına geldiğimde oturdum. Allah'ım ben ne oldum. Bir kızın gözünden akan yaşlar neden bu kadar kalbimi acıtıyor. Ben nasıl bağlandım. Peki iki gündür benim içimde ne sıkıntısı var. Sanki nefesimi tıkayacak gibi. Bu kitaplarda kızlarda olmaz mıydı? Kitaplar saçmalıktı. O zaman neden ben böyleyim.
Yukarıdan geleni gördüğümde kalktım. Tam önümde durdu. Yaşlı gözleriyle gözlerime baktı. Gözünde mutluluk hariç her şey vardı. Kafasını biraz eğdiğinde sarıldım. Gözyaşları tişörtümü ıslatıyordu. "Ağla canım. İçindeki her şeyi dök. Dünyaya ne kadar, kadere ne kadar nefretin varsa bana söyle. Birbirimize söz vermiştik" deyip yüzünü ellerimin arasına aldım. Gözyaşlarını silip gözlerine baktım. "Hatırlıyorsun değil mi" deyip gülümsedim. O da başını salladı."Hadi biraz dolaşalım" dediğimde elini tutup yürümeye başladık.
HÜSEYİN'DEN
Okyanus yanıma oturduğundan beri hiç konuşmadı. Acaba evde bir şey mi oldu.
"Canım sizin evlilik nasıl gidiyor?" Okyanus ablama bakmadı bile. Bu kızda bir şey vardı. "Okyanus bir şey mi oldu" dediğinde gözleri doldu. Yanında olduğumdan belli oluyordu. "Ben gidiyorum." Yüzümdeki gülümseme bir anda gitti.
"Okyanus balayına gidiyorsun değil mi" deyip Engin arkasına yaslandı. Gülümseyip başını salladı.
"Yurt dışına abimle gidiyorum. Rüzgar gelmeyecek" dediğinde Ege merdivenlerden indi. Yanına gelip kucağına oturdu. Yanağını öptüğünde gülümsedi. "Okyanus ne saçmalıyorsun" diye bağırdı.
"Utku size söyleyeceklerimi Rüzgar bilmeyecek. En azından ben gidinceye kadar. Söz vermenizi istiyorum" dediğinde ablam ağzını açtı. Ama sonra kapattı. "Tamam söz veriyorum" dediğinde hepimiz söz verdik. Ege şimdi sen yukarı çık. Ben gelesiye kadar da çıkma. Tamam mı teyzeciğim dediğinde başını sallayıp gitti.
"Yurt dışına neden gittiğimi, Rüzgar'a haber vermediğimi açıklayacağım. Ama lütfen bana kızmayın. Bana kalsa kimseye haber bile haber vermeyecektim" dedi.
"Ben hastayım. Ameliyat için de yurt dışına gidiyorum. Abim ve Egeyle birlikte. Rüzgar'ın da haberi olmayacak."
"Okyanus ne saçmalıyorsun. Eşine, sevdiğin adama neden haber vermiyorsun. Ayrıca neden şimdi haberimiz oldu. Sana kalsa nasıl haber vermeyecektin" diye bağırmaya başladı.
"Gülşen ameliyattan çıkamama ihtimalim var. Sizi üzmeye hakkım yoktu. Bana kalsa ameliyat olmayacağım. Ama abim zorla götürüyor. O ameliyatta her şey olabilir. Ölebilirim de başka bir şey de olabilir."
"Lütfen bende seninle geleceğim filan demeyin. Yarın sabah gideceğim. Nerede olduğunu kimse bilmiyor" dediğinde ablam, Selin ve Tutku ağlamaya başladı.
"Okyanus ölme tehliken yok. Saçmalama. Ayrıca Rüzgar'a da haber ver. Onun bunu bilmeye hakkı var.
"Yapamam. Ben gittikten sonra sorarsa söyleyin. Yurt dışına gittiğimi. Ama başka hiçbir şey söylemeyin. Zaten beni bir iki aya kalmaz unutur. Eğer unutmazsa da söylersiniz. Ben eğer yaşarsam bir daha buraya dönmeyi düşünmüyorum."
"Sizle elbette irtibata geçeceğim. Ama ne zaman olur, bilmiyorum. Belki bir ay sonra, belki bir yıl sonra. Şimdi benim eve gidip hazırlanmam lazım. Dediklerimi unutmayın" dediğinde ayağa kalktı. Ablamın yanına gidip sarıldı. "Beni affedin. Bende böyle olmasını istemezdim" dediğinde ağzından hıçkırık çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RÜZGAR KELEBEĞİ
RomanceHayat bir kelebeğin ömrü kadardır... Ne kırmaya gelir ne de kırılmaya... Peki kim kelebek olmak ister ki? Okyanus kelebek olmayı seçti. Hep zamana karşı oynadı. Peki bir gün yirmi dördünü tamamlar, zamana yenilirse arkasında ne bırakır? Belki bi...