-24- Teşekkür ederim

59 12 47
                                    

NOT: Bölümün çoğunluğu Rüzgar'ın ağzından olacağı için normalden biraz daha fazla küfür içermektedir.

İyi okumalar...

Elimi yana attığımda çarşafın soğukluğunu hissettim. Gözlerimi açtığımda Rüzgar'ı göremedim. Anlaşılan yine spor yapmaya gitti. Yataktan kalkıp banyoya girdim. Ellerimi ve yüzümü yıkadım. Odaya geldiğimde Rüzgar elinde tepsiyle yataktaydı.

"Günaydın" deyip oturmamı işaret etti. Yatağa oturduğum da tepsiyi önüme koydu. "Ne zamandır sana kahvaltı hazırlayayım diyordum. Ben de erken kalkınca. Neyse hadi çayını soğutma" deyip ağzıma bardağı tuttu. İçtiğimde gülümsedi. "Bunun altında bir şey var değil mi" dediğimde ensesini kaşıdı. "Olabilir" dediğinde dinliyorum pozisyonuma geçtim.

"Cenk'in doğum günü partisi var. Beraber gitsek" dediğinde zeytini ağzıma attım. "Tamam gideriz" dediğimde bana baktı. "Şaka yapmıyorsun değil mi" dediğinde başımı salladım. "Ne zaman" dediğimde yanağımdan öptü. "Sırnaşmak yok" deyip parmağımı salladım. "Bu akşam. Ben Cenk'e uğrayacağım. İstediğin bir şey var mı" dediğinde başımı yatırıp gülümsedim. "Tamam anladım. Aynısından" deyip çıktı.

Rüzgar tam olarak olmasa da eskiye dönmüştü. Bakan yurt dışına gitmişti. Hem de bakanlıktan istifa etmişti. Yaklaşık dört beş sene buraya dönemeyecekti. O gece yaşananları kimse daha sonra açmamıştı. Zaten yine Rüzgar unutmuştu. Artık ikimizde ne hissediyorsak söylüyorduk. Bazen birbirimize sarılarak uyuyorduk. Gerçek evliler gibi davranıyorduk.

Kahvaltıyı bitirdikten sonra dolaba baktım. Yine okuldaki bütün kızlar kısacık giyineceklerdi. Bazen okulun partilerine gidiyorduk. Nedense Rüzgar'ın yanında kendimi sönük gibi hissediyordum. Kızların beni boğacak gibi bakmalarından da kaynaklanıyor olabilir. Bende emin değilim. Biraz baktığımda karar veremedim. En iyisi akşam karar vermek.

Ev işlerini hallettiğimde oturdum. Kendimi bazen ev hanımı gibi hissediyordum. Mesaj sesini duyduğumda baktım.

İşin yoksa sahile gel. Biraz konuşalım.

Hızlıca yatak odasına geldim. Eşofmanlarımı çıkartıp pantolonla tişörtümü giydim. Odadan çıkarken askılı çantamın içine biraz para ve telefonumu koydum.

Kayalıkların üstüne oturdum ve beklemeye başladım. Telefonuma bir yandan bakıyordum. Çünkü bazen sıkıntı çıkabiliyordu. "Erken gelmişsin." Sesi duymamla ona döndüm. Gözlerinin etrafı mosmordu. Anlaşılan yine uyuyamamıştı. Yanıma oturdu. "O çocuk sana iyi davranıyor mu?"

"Ben nasıl davranıyorsam o da öyle. Ruh hallerimize göre değişiyor. Neden sordun?"

"Bilmem. Ne zamandır aklımı karıştırıyordu. Neyse asıl meseleye gelelim."

(...)

RÜZGARDAN

"Okyanus biraz daha hızlı olsan iyi olur. Yoksa gelip ben giydireceğim" deyip koltuğa oturdum. Yarım saattir ayakta bekliyordum. Bu kızları beklemek ölümdü. "Meyve vermediysen döveceğim" dediğinde gülümsedim. "Meyve ancak senle verilir. Beklenerek verilmez" dediğimde şuan sinirden küfrettiğini tahmin ediyordum. Topuklu ayakkabı sesi geldiğinde hole döndüm. Okyanus  koyu yeşil  belinden oturtmalı kısa bir elbise giymişti. Saçını yandan örmüştü. Makyajı her zamanki gibi sadeydi. Bu kız her geçen gün bana dövecek insan toplamak zorunda mı? "Beni kesmeyi bırak da gidelim. Yoksa bu işin sonu iyi bitmeyebilir" dediğinde ona baktım. Yine içimi huzurla dolduran gülümsemesini yapıyordu. "Tabi ki de güzel bayan. Buyurun" deyip kapıyı gösterdim.

Okyanus beni beklemeden arabayı bindiğinde etrafa göz gezdirdim. Babanın söylediği gibi her ortamda etrafa dikkat ediyordum. Şu meşhur(!) piç peşimizde olabilirmiş. Karşıma geldiği gün ona çok güzel yapacaklarım vardı. Kız arabada bekliyor. Binsene!

RÜZGAR KELEBEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin