-11- Güzel bir gün olsun

84 18 16
                                    

İyi okumalar...

"Aşkım benim. Ben geldim" deyip içeriye girdi. Hızlıca yanıma gelip sarıldı. Ben de zorla sarıldıktan sonra yatağa oturdu. Hüseyin yanıma gelip anahtarı verdi. "Ne anahtarı o öyle. Bana sürpriz mi yaptınız yoksa?"

"Maalesef ablacım. Fatma teyzenin odasının anahtarı. Torunuyla gitti."

"Hadi ya. Ben de yanaklarını sıkarım diye düşünmüştüm. Neyse bir ara uğrarım. Sen saçının şeklini değiştirmişsin ve yakışmamış" deyip saçı çekti. Allah'ım sen koru bizi.

"Okyanus bu yüzünün hali ne? Çabuk anlat bana. Bu öküzler mi yaptı yoksa" dediğinde Engin odaya girmiş bulundu. Engin Hüseyin'in yanında durdu. "Yok onlar yapmadı. Kavgada oldu." Ne kadar geç öğrenirse o kadar iyi değil mi? Yoksa tam tersi mi?

"Saçmaladığının farkındasın sanırım. Eğer anlatmazsan babaya giderim" dediğinde Hüseyin ağzını tutamadı ve "Zaten baba yaptı" dediğinde Gülşen kızardı. Gülşen tam kalkacakken kolundan tuttum.

"Bizim baba yaptı? Bırak beni Okyanus! O babaya sana vurmak neymiş gösteririm."

"Gülşen sus ve beni dinle!" Gülşen kolunu kurtarıp oturdu. "Siz Enginle dışarıda bekleyin. Sakın dinleme gibi bir saçmalık yapmayın" dediğimde çıktılar.

"Sana anlattığım çocuk vardı ya. İşte onunla baba yakınlaşmamı istedi. Ben de nasıl yani dediğimde Melihle yakınlaştığım gibi yakınlaşmam gerektiğini söyledi. Ben de sinirle bağırdım. Sonra da tokat attı. İşte o zaman o çocuk da vardı. Hızlıca işte evden ayrıldım. Şimdi sakin oluyorsun. Şu intikam işi bittiğinde babayı ellerimle bitireceğim. Ayrıca ben eskilerden alışkınım" dediğimde Gülşen bana sarıldı.

"Tamam şimdilik bir şey yapmayacağım. Ama bir daha el kaldırmak değil sesini yükselttiği an baba maba dinlemeden altıma alırım" dediğinde gülümsedi. "Senin hastalık hala geçmedi mi?"

"Kızım hastalık değil. Melih pi*i yüzünden. Ne zaman yüzleşirsem o zaman bitecek. Ayrıca adını aldırtmayın bana. Hadi yemek yiyelim. Fatma teyze gitmeden meşhur böreğinden yaptı. Şu öküzler bitirmeden gidelim" deyip kalktım. Kapıyı açtığımda ikisi birden düştü.

"Hani dinlemeyecektiniz. Sanki bilmediğiniz bir şey konuşuyoruz burada."

"Ben adını bilmiyordum. Onu öğrendim" dediğinde ikisi de kalktı. Hüseyin "Abla kızmadın değil mi" dediğinde Gülşen Hüseyin'i kolunun altına aldı. "Özlemişim lan seni. Halbuki iki gündür görüşemedik. Okyanus doğruyu söyle bunlar pislik yaptılar mı?" Dediğinde ikisi de kaş göz işareti yaptılar. "Yok ya. Bir ara kalkıştılar da ben göz yumdurmadım" deyip merdivenlerden indim. Tahmin ettiğimden az kızmıştı. Tahminimce bombanın etkisi vardı. Gülşen'in azabından kurtuldum ya en fazla ne olabilir ki bomba.

(...)

"Gülşen fikrine tüküreyim. Ne demek artık burada yaşayacağız. S****ek mi istiyorsun. Yeminle anlamıyorum!" Engin mutfakta yemek yapıyor. Hüseyin'le Gülşen de açıklama yapıyorlar.

"Okyanus bu kadar neye sinirleniyorsun. Asıl ben anlamıyorum" dediğinde Hüseyin de koltuktan kalkıp karşıma oturdu.
"Kızım sen bunca zamandır bu işlerdesin. Biz neden yapamayız ki. Ayrıca ablam senden de manyak. Ben desen dövüşte ve oyunculukta iyiyim."

"Benim kaybedecek bir şeyim yok çünkü. Ama ablanın namusu, aklı daha bir sürü şeyi var. Hiç olmazsa birbiriniz var. Neyini anlamıyorsunuz."

"Senin namusun yok mu da. Senin ki de gidebilir."

"Benim umurumda mı. Benim aklım gitti. Ailemi, arkadaşlarımı, duygularımı kaybettim. Daha neyi kaybedeceğim. Kafanız basmıyor ama sizi de kaybetmekten korkuyorum. Bunca zamandır size bir şey olmasın diye bunlara katlandım. Sonuna yaklaşırken size bir şey olursa" deyince Gülşen sarıldı.

RÜZGAR KELEBEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin