-26- Sürpriz

66 9 42
                                    

Birkaç bölüm kısa olduğu için erken atayım dedim😏😏
İyi okumalar...

"Okyanus düşeceksin bak. Sakın delilik yapma."

"Ne deliliği yapacağım be. Ayrıca buradan düşsem bile ölmem. Sadece bacağımı kırarım" deyip tırmanmaya başladı. Ağaç en azından on metre vardı. Kim bilir kaç yaşında. Ben ne düşünüyorum ya. Kız düşecek ben ağacın yaşını düşünüyorum. Okyanus ağacın dalına oturdu ve tuttuğum nefesimi bıraktım. "Bak düşmedim" deyip ağacın gövdesine yaslandı.

"Ama ben ölüyordum az kalsın" dediğimde güldü. "Ben adamları haşat edersin diye düşünmüştüm. Ama ağacı haşat edeceksin" dediğimde gözlerini devirdi. Bu kadar yüksekten bile parlayan gözleri belliydi.

"Değişiklik yapayım dedim. Ayrıca ağacı haşat etmiyorum. Hem bak akrabanın yanına getirdim seni" deyip ağacın gövdesine baktı. "Ağaç kardeş sen alınma" dediğinde kahkaha attım. "Çok komik. Gülmekten altıma kaçıracağım" deyip etrafa baktım.

"Okyanus sana bakmaktan boynum ağrıdı. Hadi inde bakmayı bırakayım" dediğimde bir şey demedi. Hayır bakmazsam daha yükseğe tırmanacak gibi duruyordu. Ondan bakıyorum yani. Okyanus ağaca tutunup inmeye başladı. Dikkat et dedim. Yavaş yavaş inmeye başladı.

OKYANUS'TAN

Ağaca bakarak inmeye başladım. Ağaca tırmanmayalı uzun zaman olmuştu. Rüzgar dikkat etmemi söylüyordu. Üç dört metre kaldığında kafamı Rüzgar'a çevirdim. Bana dikkatlice bakıyordu. Ayağımı kovuğa attım. Elimi aşağı indirecekken kovuk kırıldı. Düşerken gözlerimi kapattım. Sanırım bir daha ağaçlara tırmanmak rüya olacaktı.

Düşmem durduğunda gözlerimi açtım. Rüzgar ile yüzlerimiz arasında santimler vardı. Bir eli belimde iken diğeri bacaklarımın altında idi.  yüzüme endişeyle bakıyordu. "İyi misin" derken gözlerim dudaklarına düştü. Sanırım sapıklaştım. "İyiyim" dediğimde kucağından indirdi. Yere basmamla bağırdım.

"İyi olduğuna emin misin" dediğinde koluma girdi. "Sanırım ayağımı burktum." Arabaya kadar yardımı ile yürüyebildim.

"Hastaneye sürüyorum" dediğinde ona baktım. "Tamam ama benim dediğim hastaneye sür" dedim. Nedenini merak etse de bir şey söylemedi.

Hastaneye geldiğimizde itiraz etsem de kucağına aldı. Zaten kaslıydı. İyice kaslanacak. Doktorun odasına geldiğimizde baktı. "Okyanus hanım ayağınızı incitmişsiniz. Ama biraz koşmaya ara verseniz iyi olur" dediğinde kaşlarımı kaldırdım. "Bir hafta dinlenirim. Sonra devam ederim. Başka" dediğimde birkaç ilaç yazıp Rüzgar'a verdi. Rüzgar koluma girip tekrar arabaya bindik.

"Doktor neden incinmeden dolayı koşmayı bırakmanı söyledi?"

"Kendimi zorluyormuşum. Ben koşmazsam insanları öldürürüm. Anca hırsımı atıyorum zaten. Neyse ilaçları alalım da eve gidelim. Ayağım sızlamaya başladı."

(...)

1 hafta sonra

"Lan anlamıyor musun? İlişki diye bir şey kalmadı. Şimdi ağzımı bozdurmadan telefonu kapat. Lan sikerim sevgini. Sen aldatarak mı seviyorsun. Kapat lan" deyip telefonu kapattı. Ben de gülümsemeye devam ettim. "Hangisi" dediğimde yanıma yattı.

"Buraya gelmeden önceki. Pisliği yatakta yakaladım. Zaten olmasa bile ayrılacaktım. Zengin diye biraz takılıyordum işte" dediğinde başımı salladım.

"Kız öpüşmeden ileri gitmediniz değil mi" dediğimde kaşlarını çattı. "He kızım iki aylık hamileyim. Tövbe ya rabbim ya."

"Kızma be. Sinirlerim bozuk. Bende senin yanında biraz düzelir" diye geldim. "E okul nasıl gidiyor."

RÜZGAR KELEBEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin