-19- Ölüm fermanı

82 15 48
                                    

Multi= Damadımız yani Rüzgar😏
İyi okumalar...

"Yarın evleniyoruz ve geceyi merak ediyorum" dediğinde kolunu çimdirdim. "Kaç defa daha demem gerekiyor. O gün gerekirse kendimi banyoya kilitlerim. Ama senle o geceyi geçirmem" dediğimde güldü. Buna erkeklerde katıldı. "Aşkım kendine hakim olamayacağın için yapıyorsun. Ama merak etme. Sen bana kendini bırakacaksın. Ben halledeceğim" dediğinde yine tecavüz edecekmiş gibi baktı.

"Utku sende şuna uydun ya helal olsun sana" dediğimde Rüzgar'a kolunu attı. "Enişte olacak sonuçta. Merak etme düğünden önce işkenceleri kendi elimle yapacağım" dediğinde gülümsedim.

"Ne işkencesi be. Oğlum ağzımı burnumu sakın dağıtmayın. Kız zaten bana bakmıyor kaslarıma bakıyor" dediğinde elimi gösterdim. "Neden Tutku kızlarla takılıyor. Düğün öncesi yeminle kendimi boğacağım ya." Geçen günlerde Hüseyin hariç diğer herkes Rüzgar'la iyi anlaşmaya başlamıştı. Hatta Utkuyla çarşıya filan gitmişlerdi. Hüseyin de aslında sevmişti. Ama adımın çıkmasını sağladığı için soğuk davranmaya çalışıyordu.

Yarın da evlenecektik. Bugün akşam da benim kına gecem, erkeklerin de bekarlığa veda gecesi vardı. Zorla yaptırıyorlar. Normalde kimseyi dinlemeyecektim. Ama Meryem hanım ısrar ettiğinde karşı çıkamadım. Böyle bir sapığın nasıl iyi kalpli annesi oluyordu anlamış değilim.

Ders zili çaldığında sınıfa girerken Oğuz seslendi. Ona döndüğümde yanıma geldi. "Duyduklarım gerçek mi" dediğinde başımla onayladım.

Okulun çoğunluğu evleneceğimizi duymuştu. Hatta öğretmenler de öğrenmiş ve Rüzgar birkaçına davetiye vermişti. Aklınca beni sinir edecek. Ama başarılı oldu. Şimdi de gerdeğe gireceğiz diyordu. Bir sürü tehdidime rağmen hala diyordu. Açıkçası yarın ne yapacağım bilmiyordum. Kafam allak bullak olmuştu. İşin tuhafı geçen günlerde hep eğlenmiştim.

"Okyanus emin misin? Yani çok ani olmadı mı" dediğinde başımla onayladım. "Böyle olması gerekiyordu. İkimizde kalbimize dinletemedik" dediğimde eliyle sınıfı gösterdi. Girdiğimizde Rüzgar bana kötü bakışlarını yolladı. Tamam evleneceğiz de ben kimseyle takılamayacak mıyım arkadaş? Ayrıca kimse birbirine karışamayacaktı. Bu olay işime yarayacaktı. Yanına oturduğumda kolunu arkama attı. Ama bende sıraya yattım. Sen sinir ediyorsan ben de ederim.

(...)

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar

Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Annesinin bir tanesini hor görmesinler
Uçanda kuşlara malum olsun
Ben annemi özledim
Hem annemi hem babamı
Ben köyümü özledim

"Kızım birazcık da olsa duygulanmıyor musun ya? Lan ben bile ağlıcam."

"Ben size dedim. Ağlamayacağım diye. Bak siz zarara uğradınız. Boşu boşuna bir yerlerinizi yırttınız" dediğimde Gülşen sabır dilercesine tavana baktı. Şuan kendi kınamda ağlatmaya çalışıyorlar. Başka biri olsa kesinlikle ağlardı. Ama ne ben annemden ayrılıyorum ne de sevdiğimle evleniyorum.

"Tamam bayanlar. Bu ruhsuz gelin ağlamıyor. O zaman kınaya geçelim" deyip tekrar söylemeye başladılar. Başım döndü lan. Bu da kafa değil mi? Önüme Tutku kınayı sürmek için geçti. Ama ben adetlerimize uyarak açmadım. "Gelin hanım elini açmıyor" dediğinde Meryem Hanım geldi. Küçük kutunun içinden fındık altın çıkardı. Tutku elime kınayı sürdükten sonra altını koydu.

Meryem hanımın gözleri dolmuştu. Elbette onlar için de kolay değildi. Sonuçta tehlikeli bir oyun oynayacaktık. Rüzgar benle evli olduğu için onun da başına bir şeyler gelebilirdi. Ama diğerleri gibi onu da koruyacaktım. Zaten öğrendiğim kadarıyla kavgalarda dövüşlerde nadiren dayak yermiş. Duyduğumda baya şaşırmıştım. Ama sonradan düşününce vücudu sayesinde dayak yememiştir diye karar verdim.

RÜZGAR KELEBEĞİ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin