Müzik: Diviners - "Savannah" (feat. Philly K)
...
Birds are chirping and I hear my name (Kuşlar cıvıldıyor, adımı duyuyorum)
Grass is green and so alive (Çimenler yeşil ve hayat dolu)
Life is happy, but it's so insane (Hayat çok mutlu olabilir ama bu delilik)
We must merely make a strive (Sadece çaba göstermeliyiz)
Savannah, (Savannah)
I'm coming home, Savannah (Eve geliyorum..)
We'll never be alone, Savannah (Asla ayrılmayacağız..)
The beauty of the world, Savannah (Dünyanın en güzeli)
Let's all take a whirl, Savannah!.. (Hadi şu koşuşturmayı izleyelim, Savannah!..)9 Ocak 2017
Güneşin ilk ışıkları, önündeki perde engelini aşıp yatak odasını aydınlatmaya başlamıştı. İki kardeş birbirine sarılmış vaziyette yatıyorlardı. Alarm birden gürültüyle çalmaya başladı. Büyük olan hemen sağına dönüp eliyle alarmı susturdu. Küçük olan ise hala uyumaya devam ediyordu.
Savannah için yine sıradan bir gün başlıyordu. Her sabah kalktığında hissettiği mutluluğu ve sevinci tüm benliğiyle hissediyordu. Günlerden pazartesiydi ve okul vardı. Bir an önce kahvaltı hazırlanmalıydı. Savannah yaşadığı sıkıntılara rağmen yaşama son derece bağlı, Tanrı'nın minnettar bir kuluydu. Yaşadıkları onu hayat karşı ne kadar yıldırmaya çalışsa da onun içindeki yaşama sevincini hiç bir zaman söndürememişti. "Nefes alıyorum ve sevdiklerim yanımda." İşte onun hayat felsefesiydi bu sözler. Yavaşça doğruldu ve yataktan kalktı. Gözlerini ovuşturdu ve yavaş adımlarla banyoya girdi. Elini, yüzünü yıkadı. Mutfağa girdiğinde ilk iş, eline aldığı bir bardak su ile evin çeşitli yerlerinde duran çiçeklerini suladı. Kıllı ve tüylü hayvanlara karşı alerjisi vardı. Bu sebeptendir ki çiçeklerle yetiniyordu. Yavaşça dolabın kapağını açtı ve tost yapmak için gerekli malzemeleri aldı.
Yemek hazırdı ve sırada küçük kardeşini uyandırmak vardı. Yavaş adımlarla odaya doğru yürüdü. Çıplak ayakları attığı her adımda tahta zemini gıcırdatıyordu. "Robert!" diye usulca seslendi kulağına. Eliyle birazcık sarstı "Hadi ama! Kalkmazsan okula geç kalacaksın."
Robert sonunda gözlerini açtı ve ovuşturarak "Abla bugün bari gitmesem." dedi. "Ablacım bak bugün gidersen dönüşte yine seninle dondurma yemeye gideriz." Dondurma lafını duyan Robert atarlı bir şekilde "Uf ya tamam!" deyip hızlı ve sert adımlarla banyoya doğru yürüdü. Savannah, "Şunun afrasına tafrasına bakın hele." diyerek küçük bir kahkaha attı.
Savannah, kahvaltı masasını toparladıktan sonra evden çıktılar. Bisikletinin kilidini çözdü ve önüne Robert'i oturtturup onun okuluna doğru sürmeye başladı.
Okuluna varmışlardı. Savannah "Arkadaşlarınla iyi geçin olur mu ? Her zaman iyi olan taraf ol. Kötü çocuklar her zaman elinde sonunda kaybeder." diye her zamanki nasihatını ettikten sonra Robert'i iki yanağından öptü. Kardeşinin arkasından uzun süre bakakaldı. Robert'e sahip olduğu için ne kadar şanslı olduğunu düşündü. Tanrı, onu hayatta yalnız bırakmamıştı. Tekrar bisikletine binip Batı Virginia Üniversitesi'ne doğru pedal çevirmeye başladı. Biraz dalgındı. Robert'i düşünüyordu. İleri de ona yetebilecek miydi ? Bir abla olarak ona anne sıcaklığını verebilecek miydi ? Bu çok zordu. Anne'nin yerini hiçbir şey tutamazdı. Robert her zaman 6 yaşında kalmayacaktı. Şu an gülüp geçtiği atarıyla ileride bir ergen olduğunda nasıl baş edecekti. "Hallederim", dedi içinden "nasılsa o güne çok vardı". Daha ilkokul 1. sınıfa gidiyordu. Şimdiden bu düşünceyle kendisini yormasının manasız olduğunu kendisi de farketmişti.
(Şarkının ya da telefonun sesini tamamen kapatmanız önerilir)
Bunları düşünürken karşısında gelen arabayı görmemişti. Son anda daldığı bu düşünselinden kurtulup arabayı fark etti. Kalbi göğsünden fırlayacakmışçasına atıyordu. Hemen direksiyonu kırdı. Ancak yaptığı ani manevranın etkisiyle, bisikletle beraber yolun kenarına savruldu. Kaldırıma değil de yol kenarındaki yeşilliğin üzerine düştüğü için şanslı bile sayılmazdı. Vücudu yeşilliğin üzerinde zangır zangır titreyerek kıvranıyordu. Epilepsi krizi tutmuştu...
(Yorum yazar, oylar ve paylaşırsan bu kitabın yazarını ne kadar mutlu edeceğini bilmezsin.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT HAYAT Wattys2017
Science FictionZaman benim kölem, kader ise Tanrı'mdı (ZAMAN) Tanrı'n burada iken dua etmen gerek yok... Dokunduğum anda hissettiğim duygulardı, içimde atışını hissettiğim kalpler (RUH) Durmaksızın, tükenmeksizin, soluk dahi almaksızın koşuyordum hiçliğin orta...