2x28- Aşağıda belirtilen adres

341 63 10
                                    

""-Bütün bunlar niçindi ?

-William Vanta Black: Her zaman kaybetmek yahut kazanmak değildir amaç. Amaç bundan ötesi olduğunda, kazanmak yahut kaybetmek sonuç olur....""

(HAYATIN MANASI'ndan)

Müzik: Lykke Li - "Gunshot" 

**Lay me down in your ocean (Okyanusun ortasında yatıyorum)

Carry me and my burden (Beni ve yüklerimi taşı)

I was dreaming about you honey (Senin hakkında hayal kuruyordum tatlım [kardeşim])

I was hoping you'd save me (Beni kurtardığının hayalini)**

12 Ocak "Perşembe" 2017 sabahı

Güneşin keskin sabah ışığı sırtımı yaslandığım görkemli çınar ağacının dalları arasında gücünü kaybederek ancak ulaşabiliyordu. Göz kapaklarımın iki yana açılışı ruhumun sağlam kalan parçasının dünyaya kendini sunmasıydı. Yaşadığım iki şokun etkisi hala beynimde dalgalanıyordu. Gözlerimi açtığımda tek gördüğüm kışla beraber hala derin bir uykuda olan doğanın bitkin ruh haliydi. Elimi toprağa yaslayıp doğruldum. Biraz etrafı manasızca izledikten sonra bir anlık reflekse ayağa kalkmayı başardım. Peşimde sürükledim tek şey benden arta kalan duygularımdan ötesi değildi. Onlar da hayatın acımasızlığı karşısında solup gitmişti. Kardeşime son bir kez veda ettikten sonra gidebileceğim tek yer olan evime doğru yol almaya başladım. Yaya yürümesi biraz uzundu lakin şu an ruhumu kabzeden asıl dert bu değildi.

***

Anahtarı iki kez çevirdim ve kapıyı açtım. Evin ücra bir köşesinden mırıldanmalar geliyordu. Hayır, hayır bunlar mırıldanma değildi birisi ağlıyordu. Meraklı ama temkinli adımlarla odaya doğru yöneldim.

Octavia'nın odasının kapısıyla aramda sadece birkaç santim vardı. Sesin sahibi oydu.

İçeriden Ethan da sesi geliyordu o da nesi ? Birazcık dikkatli dinlediğimde bunun doğum gününde çektiğimiz video kaydı olduğunu farkettim.

Odanın kapısını gıcırtı yapmaması için yavaşca ittim. Octavia kapıya arkası dönük bit vaziyette elindeki tabletim de Ethan'ın videolarını izliyordu. Baş parmağıyla ekrandaki Ethan'a dokundu "Affet beni ablacım, affet! Sizin ablanız olduğumu unuttum. Annemle babam gittikten sonra size sahip çıkmam gerektiğini unuttum."  Var olmadan yokluğun kıymetini neden bilemiyordu insan ?

Kapıyı yavaşça geri çektim ve odama gittim. Sanırım diyebilecek bir şeyim yoktu ablama ? Hatasını geç olsa da, artık işe yaramasa da anlamıştı. Onu yaşayacağı vicdan azabıyla başbaşa bırakıyordum. Şu an onun için üzülecek değildim.

***
Yataktan zil sesiyle sıçradığımda kapıya doğru giden ablamın ayak seslerini duydum. Vücudum yorgun düşmüş olacaktı ki şekerleme yapmıştım. Yataktan fırlayıp kapıya doğru hareketlendim.

Bu kız ne arıyordu burada ?

-Sadece buraya gelmem istendi.

Beni görünce "Nathan ?" dedi yüz hatlarını gererek. Gerçekten şaşırmış olsa gerek. Ablam benim geldiğimi görünce odasına gitmişti.

-Savannah, burada ne yapıyorsun ? Bir şey filan mı oldu ?

Bu kız burada ne arıyordu böyle. Hayatını kurtardığımız, biz mi dedim... Her neyse! O günden beri hiç görmemiştim bu kızı. Şimdi ne olmuştu ki kapımın önündeydi.

-Bilmiyorum. Gerçekten şu an neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yok. Lakin tek diyebileceğim başın çok büyük belada. Aslında sanırım ikimizin de.

-Bu da ne demek oluyor ? Sen buraya niçin geldin ki hem ?

-Eğer rahatsız etmeyeceksem içeri geçebilir miyim ? Sanırım konuşmamız gereken ciddi şeyler var...

Müzik: Harrison Storm - "Be Yourself"  

*** (Bir önceki Çarşamba gecesi)

*ROBERT*

Ablamın göğsüne yaslanmış sadece kokusunu içime çekiyordum. Onu o kadar özlemiştim ki...

Ablam baş parmaklarını şakaklarıma koydu. Bu yaptığı harekete bir türlü mana veremiyordum. Bana bunun bir çeşit egzersiz hareketi olduğunu söylüyordu ama şimdi egzersizin sırası mıydı ?

Savannah'ın zihnini düşünce ordusu fethetmeye başlamıştı bile.

@ Ben sadece içimdeki canavara sahip çıkıyorum _ Ablandan bahsetmek ister misin ? _ Sihirbaz mısın ? _ Ahahaha gerçekten komikmiş. _ Biliyor musun ? Ben de çok küçükken kaybettim anne, babamı. Hayalimde hep bir subay olmak vardı. _ Sen ne kadar tatlı bir şeysin öyle küçük bey ? _ Borcun ödendi (Ve boğazını yaran eli) _ Canavarsın sen, canavar.. _ Şşşt @

Ablam birden parmaklarını şakaklarımdan çekti ve hıçkır hıçkıra ağlamaya başladı. "Ağlama lütfen abla. Bak bıraktı beni ?" O kadar kuvvetli sarılıyordu ki bir ara nefes bile alamamıştım. "O çok korkunç bir canavar ? O adamın boğazını parçaladı." 

"Şşt konuşma böyle şeyler!" diyip ağzımı gerçekleri söylemekten men etmeye çalışıyordu. Ama gözlerimle görmüştüm onun yüzünü. " Gördüğünü görmemiş olacaksın. Ablaya bir zarar gelmesini istemeyiz, değil mi ?" Hayır, diye bağırarak ablama daha da sıkı sarıldım sanki hiç bırakmayacak gibi, yanaklarını öpmeye başladım. "Ablacım sana zarar vermesine izin vermeyeceğim ? Bunu sana yapamayacak." Ben de gözlerimden istemsiz yaşlar dökmeye başladım.

"Tanrım! 'O' canavarın ablama zarar vermesine müsaade etme."

*SAVANNAH*

Robert uyumuş kollarımın arasında mışıl mışıl uyuyordu. Doktorların söylediğine göre yarın taburcu olabilirmişim. Yeni geliştirilmiş bir ilacı denemek için benden izin aldılar. Umarım hastalığıma bir nebzede olsa yararı dokunur.

Elimle Robert'i sararken cebindeki çıkıntı dikkatimi çekti. Usulca onu uyandırmadan elimi cebine attığımda kırışmış içinde yazılar olan bir not kağıdıyla karşılaştım.

<< Yarın aşağıda belirtilen adrese gitmeni senden rica ediyorum. Kardeşinle geçirdiğimiz böylesi eğlenceli günden sonra ricamı kırmayacağınızı düşünüyorum.

William Vanta Black >>

//SEZON FİNALİNE DOĞRU//

Yeni Bölüm: 3 Mayıs Çarşamba 2017
(EN AZINDAN "OY"LAYALIM:)   
NOT:
Öncelikle nedenini bilmesem de bölümler yavaş başlayıp hızlanan bir yapıya sahip. O yüzden siz okuyucularımdan tek dileğim bir bölümü sonuna kadar okumadan bırakmamanız. Okuyucularıma tüm içten dileklerimle...

DÖRT HAYAT Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin