1x8- Girdap

1.5K 151 13
                                    

MÜZİK: Lord Huron- Lost in Time and Space

Annem kapının önündeydi. Nazik ve hafiften titrek bir ses ile "Kızım! Hadi aç şu kapıyı da konuşalım." dedi. İsteksizce kalktığım sandalyeden kapıya doğru yöneldim. Kapının kilidini açar açmaz geriye doğru döndüm hiçbir şey olmamış gibi sandalyeme geri oturdum. Annem içeri girdi ve ağır adımlarla bana yaklaştı. Eliyle kestane rengi dalgalı saçlarımı okşamaya başladı. Hemen elini kenara ittim."Dokunma bana!" dedim. Bunu gören annem yavaşça önümde diz çöktü ve mercan gibi iri, koyu kahverengi gözleri ile bana bakmaya başladı. Bense sanki annem orada değilmiş gibi bilgisayarda saçma sapan alakasızca bir yerlere tıklıyordum."Julie, en azından bana bak kızım. Bak ben senin annenim ne sıkıntın varsa bana söyleyebilirsin." dedi. Söz işe yaramayınca elleriyle yüzümü kendisine çevirtmeye çalıştı. "Ne istiyorsun! diye hışımla ona döndüm yüzümü. "Kızım! Bir sorunun var bak söylemezsen..." Sözünü kestim ve "Anne yeter hiç bir şey istemiyorum, git başımdan." diye hiddetle bağırdım. Annem benim onun on yaşındaki küçük Julie'si gibi davranmadığım için şaşırmış olsa gerek ki "Bu sen değilsin benim küçük Julie'm annesine böyle bağırmazdı!" dedi. Hakikaten ne yapıyordum ben. Biraz fazla mı ileri gitmiştim? Geri adım atacak gibi oldum ama sonra tekrar kendime gelip yaptığım bu davranışı kendimce aklamaya çalıştım. Hem nereden anlayacaktı ki annem beni. Zor şeyler yaşamıştım. Bir yetişkinin belki de aklını yitireceği olaylara yine de bir yetişkinin yapabileceğinden daha çok direniyordum. Bir yandan bunları düşünürken bir de şu zaman olayı vardı. Şimdi ne yapacaktım nasıl ait olduğum zamana geri dönecektim. Yoksa yine ölmem filan mı gerekiyordu ? Hızla oturduğum sandalyeden kalkıp odayı terk ettim. Hışımla odanın kapısını annemin yüzüne örttüm. Annem donakalmış olacaktı ki elinden kaçmama engel olamamıştı. Merdivenlerden öyle bir inişim vardı ki düşsem yeridir. Aşağı indiğimde babam dizlerini bir aşağı yukarı sallıyor, elleriyle avuçlarını birbirine sürtüyordu. Dalgın ve düşünceli bir vaziyette salondaki koltukta oturuyordu. Ben hızlı adımlarla kapıya doğru yürüyordum ki birden başım dönmeye başladı. Bu da neyin nesiydi şimdi böyle? Bir ileri bir geri afallamaya başladım. Göz kapaklarımı irice açıp kapatıyor, kendime gelmeye çalışıyordum. O esnada babam yaklaştı. "Kızım, nereye gidiyorsun?" dedi. Elimle uzak dur işareti yaptım. Konuşacaktım ancak kekelemekten başka bir şey yapamıyordum. Sanki bir şey beni içine doğru çekiyordu. Fırtınalı bir günde denizin ortasında yaklaşan hortum ile deniz, vakum etkisiyle dönmeye başlıyor ve ben de girdabın etkisiyle denizin dibine doğru çekiliyor gibiydim. Neler oluyordu böyle ? Biraz sonra yere yığılacaktım ki babamın kollarının arasına düştüm.

Gözümü açtığımda ise bir cenazedeydim. Aman Tanrım! Önümdeki duran tabuttaki resim.
Bu annemdi. Danielle Scott.

(Yazarın notu: Hikayemi takipte kalmanızı umuyorum. Bazı bölümlerden sonraki ani düşüşler beni çok üzdü. Takipte kalırsanız pişman olmayacağınız sürükleyici bir hikaye sizleri bekliyor)

DÖRT HAYAT Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin