2x7- Üzeri toprakla örtülmüş anılar

540 73 12
                                    


(Yukarıdakiler ETHAN ve NATHAN)

9 Ocak 2017 Pazartesi (Savannah'ı kurtardıkları günün gecesi)

Odaya girince yavaşça ranzanın üst katına çıktım. Ethan ise aşağı katta yatıyordu. Bugünkü Avrupa hayalimiz iptal olmuştu. En azından tek tesellimiz bizim aptallığımız yüzünden gencecik bir kızın canından olmamasıydı. Hoş her ne kadar engellemeye çalışsak da kalkar kalkmaz kardeşini okuldan alacağını bahane ederek yanımızdan tüyüvermişti. Kırmızı saçlı, yüzünün özellikle burun kısımlarına kadar çilleri olmasına rağmen açık teniyle çok güzel bir kızdı. Neyseki adını öğrenebilmiştik. Savannah... Ranzanın üstünde ben altında ise Ethan yatıyordu.

-Ethan: Nathan sana bir şey söyleyeceğim ama dalga geçersen gerçekten bir daha konuşmam.
-Nathan: Efendim Ethan.
-Ethan: Çok garip bir şeyler oluyor bana.
-Nathan: Deme, ne oluyor ? dedim gülerekten.
-Ethan: Bak böyle dalga geçeceksen hiç anlatmayayım.
-Nathan: Tamam, tamam. Sen de hiç şaka kaldırmıyorsun. Hadi hadi söyle gerçekten merak ettim.
-Ethan: Bugün o kızı kurtarmaya çalışırken çok farklı hissettim. Öleceği için normalden daha fazla korktum. Sence de çok güzel kız değil mi? Ne biliyim...
-Nathan: Sen kıza baya yürümüşsün be kardeş.
-Ethan: Üff, Ne biliyim ben de anlamıyorum ne hissettiğimi ya da ne düşündüğümü. Hem ne yürümesi alt tarafı farklı hissettim dedim.
-Nathan: Tüh be...
-Ethan: Ne oldu?
-Nathan: Keşke kaçmadan numarasını alsaydık ? Madem ona karşı böyle şeyler hissediyorsun ne diye numarasını almazsın ki ?
Ethan derinden bir "Ah!"çekmişti.
-Nathan: Dertli kardeşim benim.
-Ethan: Her zaman aşkı saçma ve insanların cinselliğin üzerine çektiği bir çıkar kılıfı olarak görmüştüm.

-Nathan: Demek ki neymiş ? Yaşayıp yaşamadan böyle şeyler hakkında yorum yapılmıyormuş ?
-Ethan: Lanet olsun, lanet olsun, seviyorum işte...
-Nathan: Hani sadece bir şeyler hissetmiştin ?

-Ethan: Nathan!

-Nathan: Evet!

-Ethan: Sence bir daha karşılaşabilir miyiz ?

-Nathan: Neden olmasın ? Hem bisikletle mantıken bir insan ne kadar uzağa gidebilir ki ? Hani evi çok uzakta değildir ?

-Ethan: Demi, demi

Ethan'ın ağzından böyle şeyler duymak doğrusu baya nadir görülür pardon yanlış söyledim hiç görmediğim bir şey. Sevginin önünde gerçekten saygıyla eğiliyorum şimdi.

*** { Nathan da Ethan kadar etkili hissetmese de o da benzer duyguları hissetmişti. Kalbinin bir köşesinde... Ethan'dan böyle bir şey duyması ondaki bu duyguları bastırmıştı.} ***

Müzik: Within Temptation - "Shot In The Dark"

I've been left out alone like a damn criminal (Lanet olasıca bir suçlu gibi yalnız bırakıldım.)
I've been praying for help cause I can't take it all (Yardım için dua ediyorum çünkü artık hepsi çok geliyor)
I'm not done (Daha bitmedim)
It's not over (Daha yıkılmadım)
Now I'm fighting this war since the day of the fall (Gün bitene kadar savaşacağım)
And I'm desperately holding on to it all (Çaresizce elimde kalanlara tutunuyorum)
But I'm lost (Ama kayboldum)
I'm so damn lost (Lanet bir hiçliğin ortasında kayboldum)

...
11 Ocak 2017 Çarşamba

Günlerden Çarşamba değil mi bugün. Ama benim için zaman yok şuan. Önümde duran cenazede şu hayattaki yegane varlığım soğuk toprağına altına koyulmakta.

Dün beyaz üniformayı giydiğinde yüzünde beliren tebessüm,
CERN'e ilk girdiğimizde güvenlik şeridini heyecandan geçmesi,
Bir evvelki gece benimle paylaştığı, yüreğindeki filizlenmeyi bekleyen sevgi tohumu,
Güldüğünde yüzünde beliren gamzesi ve bunun bende oluşmaması,
Babamın bizi iki kucağına otutturup bizimle büyük adammışız gibi sohbet edişi,
Yeni bir şeyler öğrendiğinde büyük bir heyecanla ilk bana anlatışı,
Kaydıraktan birlikte kayışımız ve popolarımızın toprak zemine düşüşü,
Ortaokulda aynı kız yüzünden yumruk yumruğa birbirimize girişimiz,
Çalarm saat çalmadan kalkıp saati kulağımda öttürmesi,
Genellikle kumbaramı biriktirmeden patlattığım için her seferinde Ethan'ın harçlığını paylaşmamız ve onun da buna hiç itiraz etmemesi,
Yetişkin olduğumuzda yapacağımız mesleklerle ilgili birlikte kurduğumuz hayaller,
Her ne kadar birbirimizden çok farklı hayaller kursak da,
Lise mezuniyetinde aynı anda fırlattığımız kepler,
Okuma yazmayı, öğretmenimden değil de Ethan'dan öğrenmem,
Benim ise ona satrancı öğretmem,
İlk başlarında benim onu yenmeme kızıp hırslanması ve sonunda beni yenmesi,
Çatıya çıkıp, birlikte yıldızları saymaya çalıştığımız günler,
İlk defa Ethan'ı benim aklıma uydurup okuldan kaçışımız,

Artık hepsi sadece toprağın soğuk yüzüyle örtülmüş birer anıdan ibaretti. Ethan, yüzüne baktığımda gerçek manada samimiyet görebildiğim, tek kardeşim. Bana neden bunu yaptın, neden ? Neden varlığından mahrum ettin beni. Daha çok erken, çok...

**Oh I wish it was over (Keşke her şey bitmiş olsa)
And I wish you were here (Ve sen burada olsan)

Still I'm hoping that somehow (Hala bunu bir şekilde umuyorum)**

...

Bunları düşündüğüm esnada Octavia'nın döktüğü gözyaşları takıldı gözüme.  

"Defol!" diye bağırmıştım. Ellerimle yakasına yapıştım. "Neredeydin ha! Kardeşim son nefesini verirken neredeydin ? Lanet olası kafanı mı bulmuştun yoksa ayyaşın biriyle seks mi yapıyordun? Keşke, keşke onun yerine sen ölseydin ? Sen kalsaydın o enkazın altında ? Değil ağlamaya burada olmaya dahi hakkın yok senin. Timsah gözyaşlarını kendine sakla." Bir yandan gözlerimden akan gözyaşlarını bastırmaya çalışıyor bir yandan da nefret ediyordum. Ondan onunla ilgili her şeyden.

**In the blink of an eye (Göz açıp kapayana kadar)
I can see through your eyes (Gözlerinin içini görebiliyorum)

As I'm lying awake I'm still hearing the cries  (Ve ayakta uyur vaziyette hala ağlamalar duyuyorum)

And it hurts (Ve bu çok acıtıyor)

Hurts me so bad And I'm wondering why I still fight in this life (Çok acıtıyor ve merak ediyorum ben neden hala bu hayatta savaş veriyorum)

'Cause I've lost all my faith in this damn bitter strife (Çünkü çektiğim bunca acının ortasında inancımı kaybettim)

And it's sad (Ve bu üzücü)
It's so damn sad (Çok üzücü)**

Ellerim artık üzeri toprakla örtülmüş mezarı kazıyordu adeta. Diz üstü çökmüş elimle toprağı boğmaya çalışıyordum. "Kalk..... Daha aşık olacaksın, profesör olup dünyaya yön vereceksin. Kalk seni lanet olasıca çocuk, Kalk!! Daha seninle dünyayı gezeceğiz, babamın istediği o okulu yaptıracağız... Gözlerimden akan yaşların tenimde bıraktığı hissi duyamıyordum artık. Sanki çağrımı duyup gelmiş olan göğün gürlemesi de benim için hiçbir şey ifade etmiyor artık. Bulutlar saçını mı çözmüş ağlamaya başladı benimle birlikte. Havanın birden bire manasızca soğumasından, gökyüzünde oradan oraya uçuşan kuşların seslerinden bihaberim. Octavia'nın cenazeyi terkedişine dahi âmâ olmuş gözlerim.

Dünya dönse,
İlkbahar açsa,
Yağmur semadan inse,
Güneş her sabah doğsa ne gam,
Kardeşimin melek olup beni terkettiği hayatı,
Neyleyim böyle soluduğum her zerre nefesi,
Bir zerre nefesine hükmedemediğin hayatı,

"Gün; Bir damla göz yaşında kaybolur gider. Her ölüm zamansızdır"

HAYATIN MANASI eserimden bir kuble...

(Yorumlarınızı bekliyor olacağım.)

DÖRT HAYAT Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin