Müzik: Three Days Grace - "Fallen Angel"
**Late at night I could hear the crying (Geciktiğimde ağlamaları duyabiliyorum)
I hear it all, trying to fall asleep (Hepsini duyuyorum ve uyumaya çalışıyorum)
When all the love around you is dying (Çevrenizdeki tüm sevdikleriniz ölürken)
How do you stay so strong? (Hala nasıl oluyor da bu kadar güçlü kalıyorsun ?)**Kardeşimi, canımı kaybetmenin acısıyla yapabildiğim tek şeyi yapıyordum. Haykırıyordum. "Ölmek istiyorum!" Lakin isyanım Tanrı'ya değildi. Bu çünkü kolaya kaçmak olurdu. Her şey benim suçumdu. Yalnız başına oraya girmesine izin vermemeliydim. Ruhumun attığı çığlıklar bedenimi yakmaya başlamış. Bu yankı yüreğimdeki dalgalı azgın denizleri aşmış, yağmur damlalarıyla bütünleşmiş ağzımdan ateş gibi püsküyordu ta ki toprakla buluşana dek.
**How did you hide it all for so long? (Bu kadar şeyi bunca zamandır nasıl gizledin ?)
How can I take the pain away? (Acıyı nasıl yok edebilirim ?)
How can I save (Nasıl kurtarabilirim ?)
A fallen angel, in the dark (Karanlıkta yere düşen bir melek)**
Bir el, başımı hızla kardeşimin mezarının üstündeki toprağa gömmüştü. Nefes alamıyordum. Ölüme bir kere daha bu kadar yüz yüze gelmiştim. Sanki Tanrı"Ölmek istiyorum!" diye attığım haykırışlarımı duymuş, şimdi de beni cezalandırıyordu. Ellerim iki yana açılmış çırpınıyordum. Herhalde bir insanın ölümden sonra toprağa en yakın olabileceği anı yaşıyordum. Birden beni adeta boğmaya çalışan el kıvırcık saçlarımdan tutup geriye çekti. Yüz girintilerimin hepsi ıslak toprakla dolmuştu. Hala olayın şokunda yüzüme gözüme dolan toprağı temizlemeye çalışıyordum. Gözümü kısık kısık dahi açamıyordum. Gözüme kaçan toprak taneleri canımı acıtıyordu. Saçımı kavramış elden kurtulmaya çalıştım. "Bırak beni!" diye bağırdım anda aldığım karşılık şu olmuştu "Biri Azrail'i mi çağırdı ?" dedi rahatsız edici, cızırtılı sesiyle.
**Never thought you'd fall so far (Düşmeyeceğini aklından bile geçirme)
Fallen angel, close your eyes (Düşen melek, gözlerini kapat)
I won't let you fall tonight (Bu gece düşmene izin vermeyeceğim)
Fallen angel (Düşen Melek)**
"Bırak saçımı!" diye tekrardan bağırdım. Bu sefer saçımdan sürüklemeye başladı "Kes şunu! Bıraaak" diye çığlık atmaya devam ediyordum. Bu sırada konuşmaya devam ediyordu "Kardeşini ne kadar seviyorsun ?" diyordu. Birden gök ani ve hiç tahmin edemeyeceğim bir gürültüde gürledi. Ve hemen yanı başımızdaki ağaca düşen yıldırım. Bu sefer adeta koşarak, peşinden saçlarımı sürükleyerek düşmekte olan ağaçtan kurtardı. Saçlarımı bırakıp ensemden tutup karşısına attı. "Sorduğuma soruya cevap vermedin Nathan Jones." dedi "O" da bağırarak. "Kimsin lan sen, adımı nereden biliyorsun ?" ağzımdan köpükler saçarak üzerine yürüdüğüm esnada yüzüme attığı yumrukla yere serildim.
Bir süre boylu boyuna uzandıktan sonra toprakla yeniden buluşmuş yüzümü kaldırmaya çalıştım. Burnumdan kan gelmişti. "Lan şerefs*z kim sen ?" diye bağırdım. O esnada cızırtılı sesiyle kulak zarımı adeta patlatırcasına söylediği sözler "Soruma cevap ver!!". Elimle dayanıp tekrardan ayağa kalktığımda karşımda Ethan olsa 'Kara Delik' diyeceği karanlıktan, yokluktan var olmuş diyeceği bir insan silüeti vardı. İlk defa bu kadar net görmüştüm olmayan yüzünü. "Sorum." dedi daha kısık sesiyle.
-Kardeşini ne kadar seviyorsun ?
-Bu nasıl soru böyle
"Evet ya da Hayır" dedi gerginleşmeye başlayan sesiyle
-Kimsin sen ? Ne istiyorsun benden ?
-Az önce sorduğum sorduğun sorunun cevabını istiyorum.
-Seviyorum, hem de canımdan öte. Eğer istediğin lanet cevap buysa. Şimdi sen cevap ver lanet olası şey.
-Öncelikle ben şey değilim seni sefil yaratık.O an elimle boğazına sarılıp geberdiğini hissedene dek boğmak istiyordum. Ancak yapabildikleri gözümü korkutmuştu. İçimden bir ses "Hadi Nathan korkak olmanın sırası mı şimdi ya hep ya hiç" diye usul usul yanıma sokuluyordu.
Ve aptal ben, bu aptal hamleyi yapmıştı. Az önce yaptıklarının hesabını sorarcasına yüzüne salladığım yumruğu tutmasıyla dirsek kemiğimdeki "çat" sesini duymam bir olmuştu.
O an herhalde bildiğim tüm küfürleri saymıştım. Yerde adeta vurulmuş birisi gibi kolumu tutarak kıvranıyordum.
-Baban sana savaşmayı öğretmedi mi yoksa ?
Dediklerini duyabilecek bir durumda değildim. Bir an hızla yaklaştı ve kolumu tekrar ters çevirip kemiğe yerine oturtturdu. Çok feci çığlığı basmıştım. Gülerek "Binbaşı Luther'in oğlunun düştüğü hala bak" dedi. Hızla geri çekildi. Normal bir insana göre çok güçlü, atik, hızlı ve korkutucuydu. Evet artık kabadayılık yapıp bir kelime dahi diyecek cesaret ve kuvveti kendimde bulamıyordum. Zayıf ve aciz bir sesle "Benden ne istiyorsun, gerçekten ?" dedim.
-Kardeşini madem bu kadar seviyorsun. Her şeyi feda edersin. Canını bile, değil mi ?
-Evet
-Peki kardeşini geri istiyor musun ?
-Bu nasıl bir soru böyle.
-Evet ya da Hayır. Tek istediğim cevap bunlar.
-Elbette isterim ama..
-Hayatta amadan daha fazlası olduğunu unutma Nathan Jones.
-Bu da ne demek oluyor şimdi ?
-Hazır ol!
-Ne için ?Kolumu hareket ettirmeye çalışmıştım. Amacım güya ayağa kalkmaktı. Kolum sanki tekrar kırılıyormuşçasına acımıştı. "Aaah" diye kısık bir bağırtı kopardım. Gözlerim az önce karşımda duran "O" nu aradı bir süre. Gitmişti...
**You do it all for my own protection (Hepsini kendi korunmam için yaptın)
You make me feel like I'll be okay (İyi olacağımı hissettirdin)
Still I have so many questions (Hala aklımda bir çok soru var)**
Sağa sola bakınsamda görememiştim. Kendi kendime kızıp bağırmaya başladım. Bu da ne şimdi böyle. Lanet olsun sana Nathan bir adamla baş edemedin. Evet bir insan olmalıydı karşımdaki. Aklımda sorular bir o yana bu yana yastık savaşı yapıyordu. Bir kere daha ayağa kalkma kuvvetini kendimde bulamamıştım. Yaslandığım ağacın kenarında çaresiz ve yaşadıklarından muzdarip bir şekilde uykuya daldım. Belki çözemediğim bu bulmacayı kabuslarımda açığa kavuşturabilirdim. Kardeşimi kurtarmak mi ? Bu da ne demekti böyle ?...
**I was right beside you (Hemen yanı başındaydım)
When you went to hell and back again (Cehenneme gidip tekrar döndüğünde)
I was right beside you (Hemen yanı başındaydım)
When you went to hell and back again (Cehenneme gidip tekrar döndüğünde)
And I, I couldn't save, a fallen angel (Seni, düşen bir meleği kurtaramadım)**
YAZARIN KUTLAMA NOTU:)
"BENİM NAÇİZ VÜCUDUM ELBET BİR GÜN TOPRAK OLACAKTIR, LAKİN TÜRKİYE CUMHURİYETİ İLELEBET PAYİDAR KALACAKTIR." M.KEMAL ATATÜRK...
AZİZ TÜRK MİLLETİNİN HALKIN İRADESİNİN TECELLİ BULDUĞU TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİNİ AÇILDIĞI 23 NİSAN GÜNÜ'NÜZÜ KUTLARIM:)))
AYRICA "BEN GÜZEL AHLAKI TAMAMLAMAK İÇİN GÖNDERİLDİM" DİYEN HZ. MUHAMMED EFENDİMİZİN GÖĞE YÜKSELDİĞİ MİRAÇ KANDİLİNİZ DE MÜBAREK OLSUN:)))
(Sevgili okuyucularım YORUM ve OY atmanın bu kadar zor olmadığını düşünüyorum ? Sizce ? Hadi bu bölümü bitirdiniz yukarı çıkıp oylayıp tekrar aşağı inmek istemedi canınız. Bir dahaki bölümü çevirdiğiniz vakit oylayabilirsiniz. Nasıl fikir ama :)))
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT HAYAT Wattys2017
Ficção CientíficaZaman benim kölem, kader ise Tanrı'mdı (ZAMAN) Tanrı'n burada iken dua etmen gerek yok... Dokunduğum anda hissettiğim duygulardı, içimde atışını hissettiğim kalpler (RUH) Durmaksızın, tükenmeksizin, soluk dahi almaksızın koşuyordum hiçliğin orta...