2x18- Daha hızlı koşsan iyi edersin!

408 60 5
                                    

Şarkı sözlerini dikkatlice okumanız önerilir... SONUNA KADAR OKUMADAN BIRAKMAYIN DERİM!!!

Müzik: The Downtown Fiction - "I Just Wanna Run" (Video ilginizi çekerse videoyu izledikten sonra müziği başa sarıp okumayı unutmayın:)

** I just wanna run, hide it away (Koşmak, kaçmak istiyorum sakla beni)

Run because they're chasing me down (Koş, çünkü peşimdeler)
I just wanna run, throw it away (Koşmak, kaçmak istiyorum bütün bunlardan kurtulmak için)
Run before they're finding me out (Beni ortaya çıkarmadan önce koş)**

Kapıyı açtığım anda karşımdaki manzara karşısında elim kolum bağlı duramazdım. Nedeni, nasılını bilmeden bütün gücümle koşarak bebek arabası yolda takılıp ilerlemeye çalışan bir kadını ve çocuğunu az sonra kim bilir nereye savuracak olan arabadan kurtarmayı başarmıştım. Kadın bana teşekkür dahi edememişti, çünkü içimde parlayan alevi söndürmeye artık kimsenin gücü yetmezdi...

Ayaklarım bir sonraki adımlarını sanki zemine basmadan atıyordu. Birbirini peşpeşe kovalayan sonu yokmuşçasına devam eden yol. Göz açıp kapayıncaya dek değişmekte olan binalar, arabalar, insanlar. Nereye, neden, nasıl, ne kadar sürede koştuğumu bilmiyordum. 5N1K gibi bilinmezliklerle dolu bir maceraydı benimkisi. Ciğerime dolmaktan öte delip geçen taze hava... Artık şehrin dışındaydım. Ayaklarımın altında toprak zeminin yumuşaklığını hissedebiliyordum. Daha ne kadar böyle koşmaya devam edebilirdim ki ? Kollarım, bacaklarım kısacası tüm vücudum senkronize bir şekilde kronometre sayacı gibi hareketinden taviz vermiyordu.

(Şarkıyı dilerseniz burada kapatabilirsiniz)

Nihayetinde vücudum yorgun düşmüştü ve durmayı başarabilmiştim. Neredeyse bir saate yakın durmaksızın, tükenmeksizin koşmuştum. Sonunda kapının önündeydim ve aklıma düşen köşeli jetonla bir şey beynimde kırmızı bir alarm ampülü yakmıştı. Ben annemi az önce arayıp Tennessee'ye gelmesini istememiş miydim ? Eyvahlar olsun! Annem kesin benim burnumdan getirecekti ? Delice hızlarda koşabilmek sarhoşluğu beni düşünmek eyleminden baya bir alıkoymuştu. Niyetim eve girmekti ama durmuş beynim onu da akıl edemedi. Ne anahtar ne de başka bir şey vardı üstümde. Geceliklerimle sokağın ortasında kalakalmıştım. Yakındaki markete gidip annemi tekrar aradım.
-Anne sana bir şey diyeceğim ama..?
-Alan neredesin sen ? Sabahtan beridir seni arıyoruz. Hiçbir yerde yoksun.
-Anne şu an seni gördüm dur geliyorum...
Şak diye telefonu yüzüne kapadım. Bu sefer iş ciddiydi. Aklıma kıvılcım gibi fikir çakmıştı. Bütün konsantremi vererek koşmaya başladım....

Biraz zor olmuştu ama annemi ve Ashly'yi bulmuştum. Daha doğrusu karşılaşmıştım. Elim ayağım nedense sebepsizce titriyordu. Annem beni karşısında görünce ilk başta klasik anne azarlamasına gireceği esnada ellerime baktı. "Oğlum sen titriyorsun. Nefes nefese de kalmışsın. Yoksa sende bizi bulmaya mı çalışıyordun ?" dedi endişeyi korkusunun üzerine zırh diye çeken sesiyle. Ne de olsa kadıncağızı o kadar meraklandırmıştım. Ashly üstümdeki gecelikleri eliyle sündürüp "Alan bu halin ne ? Yoksa sabahları evde yetmiyor akşamları sokaklarda mı böyle takılıyorsun ?" dedi. Sesi ve yüz ifadesi gülse mi şaşırsa mı kararsız kalmışa benziyordu. Kısa bir sohbetin ardından arabaya binmiştik. O kadar koştuktan sonra normal bir arabayla seyahat iyi gelmesi gerekirdi sanırsam...

Eve girmemle beraber üzerime bir ağırlık çökmüştü. Nedense insan eve girdiği anda ne kadar heyecanlı, hareketli olursa olsun, ev sanki garip bir şekilde içimizdeki bu atraksiyonu alıyordu. Ya da bu sadece bana has bir şeydi. (Sizce?) Yorgun adımlarla odama çıktım. Kapıyı açtığımda karşılaştığım manzara önce bir gözlerimi ovuşturmama sebep olmuştu. Odanın bilhassa günlüklerimin bu hali neydi böyle ? Yerlerde bütün günlüklerim açılmış, yırtılmış, karalanmış vaziyette duruyordu. Hatta kimisinin kapları çıkarılmış, sayfalarından uçak yapılmıştı. Ürkmüş bir ceylan misali adımlarımla odanın içerisinde birkaç tur attım. Aşağıdan annemin sesi geliyordu ama söylediklerine kulak verecek durumda değildim. Gördüğüm manzara karşısında donakalmıştım. Günlüklerden bir tanesindeki yazı dikkatimi çekti. Bu benim el yazım değildi. Şu cümlelerin altı çizilmiş ve altındaki boşluğa şunlar yazılmıştı.

Müzik: Skillet - "Back From The Dead"  

&&& Hızlıca yürürken arkadan hızla gelen arabayı farketmemiştim. Kornaya bastı, arkamı döndüm ve o an!.. Bir mucize, bir sihir yahut şans bir anda bir şey sanki beni aldı ve kaldırıma koydu. Evet, araba durmuştu. &&&

** Cold and black inside this coffin (Bir tabutun içinde soğuk ve siyah)
Cause you all try to keep me down (Çünkü hepiniz beni aşağılamaya çalışıyorsunuz)

How it feels to be forgotten (Unutulmak (!) nasıl hissettiriyor)
But you'll never forget me now (Meraklanma, şimdi beni asla unutamayacaksın)**

## Seni o gece kurtaranın Tanrı'nın eli mi olduğunu sanıyordun ? Aslında bir bakıma haklısın. Aah anılar değil mi ? Ashly'yle olan tatlı çocukluk anıların, Ashly'nin ilk çıktığı çocukla girdiğin yumruk yumruğa kavga, annene ilk 'anne' deyişin, Stefan'ın arabasıyla yaptığınız o tatlı yolculuklar... Yalnızlık Tanrı'ya mahsus değil mi Alan ? Geçmişine ait bu paçavraları yırtıp attığım gibi, geleceğini de yırtmakla kalmayıp, yakıp kül edeceğim. DAHA HIZLI KOŞSAN İYİ EDERSİN.

Tüm içten nefretimle V.B... ##

**Enemies clawing at my eyes (Düşmanların gözlerimin içine geçmiş tırnakları)
I scratch and bleed, just to stay alive (Her yerim çizik, kan revan içinde sadece kalmak için)

Light it up, light it up, now I'm burning (Yak, aydınlat, şimdi alevler içinde yanıyorum)
Feel the rush, feel the rush of adrenaline (Aceleciyim, adrenalin doluyum)

We are young, we are strong, we will rise (Bizler genciz, güçlüyüz ve daha da güçleneceğiz)
Cause I'm back from the dead tonight (Çünkü bu gece ölümden döndüm)

To the floor, to the floor, hit the red line (Zemine, kırmızı çizgiye dokundum)
Flying high, flying high at the speed of light (Yükseklerde uçmak, ışık hızında)
Cause I'm back from the dead tonight (Çünkü bu gece ölümden döndüm)**

## 
** I just wanna run, hide it away (Koşmak, kaçmak istiyorum sakla beni)
Run because they're chasing me down (Koş, çünkü peşimdeler)

I just wanna run, throw it away (Koşmak, kaçmak istiyorum bütün bunlardan kurtulmak için)
Run before they're finding me out (Beni ortaya çıkarmadan önce koş)**
##

(YENİ BÖLÜM: 20 Nisan 2017 Perşembe akşamı. YORUM ve OY demekten kalemimde mürekkep, klavyemde tuş bitti artık.... O yüzden :)

DÖRT HAYAT Wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin