Güneş, fotoğrafçıların deyimiyle altın elma formunu almıştı. Sahilin dalgaları kışın verdiği hırçınlıkla kıyıyı yalıyordu. Rüzgar yanakları okşamaya devam ediyordu. Ancak kısa süre içinde Güneş artık yeryüzünü terketmeye başlamıştı. Bu muazzam görsel şölenin bu kadar kısa süremesi ne acı. Ve evet saat 07:00'yi bulmuştu.
Alan: Burada bu şekilde toplanmanın bir şeyleri değiştirebileceğini mi sanıyorsunuz ? Benden dahi hızlı birisinden bahsediyoruz. İstese hepimizi şuracıkta öldürebilecek birinden.
Savannah: O zaman onu durduran ne ?
Ashly: Onu bir anlayabilsek.
Julie: Şimdi bu konuşmayı yapmak neyi değiştirecek ki. Elimden geldiğince yardım etmeye çalışıyorum burada. Bir yolu olmalı. Olmak zorunda. Dediği gibi Tanrı değil sonuçta. İstediği kadar olağanüstü güçleri olsun, o da biz de insanız en nihayetinde. İnsan mükemmel değildir.
Derin bir nefes aldı. Bir anlık sessizlik aldı. Kimsenin çıtı çıkmıyordu. Sonra konuşmaya devam etti.
Julie: Bu arada az daha unutuyordum. Biz en son Nathan'dan bahsediyorduk ama konuyu saptırdık.
Nathan: Evet benim sözde gücümü açıklıyordun.
Julie: İnan bana "sözde" denilecek bir güç değil. Sana bunu nasıl açıklasam bilemiyorum. O zaman bir hoca edasıyla bir soru sorarak başlayayım. Enerji nedir ? En basit tanımıyla...
Alan: Temelde her şey potansiyel ve kinetik enerji ikilisinden oluşur. Esasen kinetik enerji. Isı, moleküllerin kinetik hareketi; Işık boşlukta hareketi sonucu sahip olduğu kinetik, kimyasal enerji yani moleküllerin sahip olduğu bağ enerjisi... Bunu daha da uzatabiliriz.
Julie: Bu aydınlatıcı bilgilendirmeniz için teşekkürler Doktor Alan.
Alan sanki Julie'yi takmamış gibi suratını buruşturdu.
Julie: Alan'ın da açıkladığı gibi enerji temelde kinetiktir. Ve sen enerjiyle oldukça yakından bağlantılısın. Bu durum nasıl tanımlanır bilmem ama sen enerjisin, enerji de sen.
Nathan: Bütün mesele olmak ya da olmamak gibi oldu şimdi senin bu sözün. Çok saçma.
Julie: Dediğim gibi bir hoca değilim sana bunu tane tane anlatayım. En iyisi kendin deneyimlemen. Güven bana.
Nathan: Peki bu malum gücü nasıl ortaya çıkarmayı planlıyorsun ?
Julie: Seninle bir nevi meditasyon yapıcaz. Ama tabiki en basit giriş hali. Gözlerini kapat ve sadece rüzgarı ve dalgaların sesine kulak ver.
Nathan denileni yapmaya çalışıyordu. Ve sonrasında Julie telkinlerini devam ettirdi.
Julie: Şu an derinliği boğazını aşmak üzere olan denizin akışını hisset. O deniz seni içine çektikçe boğulmak yerine yüzeye çıkıyorsun. Kulak ver. Sahili döven dalgalara kulak ver. O dalgaların ipini eline almak üzeresin. Şimdi sadece yapman gereken son bir şey var: Gözlerini aç...
Deniz artık donuk bir fotoğraftan farklı değildi.
Müzik: Depeche Mode - I Feel You (From 13 Reason Why Soundtrack)
Kimse şaşkınlığını gizleyememişti. Denizle birlikte sanki gözler de donmuş gibiydi. Havada rüzgarın teni okşayan eli yok olup gitmişti. Bulutlu havalarda eğer durup bakarsak bulutların hareket ettiğini görürsünüz ya hani. Bulutların elleri kolları bağlı sahibinin hareket emrini bekleyen askerler gibi hazırolda bekliyordu.
Nathan: Julie, Julie.
Birden emri alan bulutlar harekete geçmeye başlamışlardı. Deniz ortasına inen yıldırım dalgaları yüzlerce metre yukarı kaldırmıştı. Nathan korkudan yere düşmüştü.
Doğa normal akışına dönmüştü. Denizler yükselen dalgaları şiddetle kıyıya vurdu. Hepsinin üstü sırılsıklam olmuştu.
Alan: Az önce ne oldu öyle ?
Julie Nathan'a imalı bir şekilde bakıp "Sanırım Nathan'ın bize anlatacakları var." Herkes birbirine ne olduğunu anlamayan şaşkın gözlerle bakıyordu.
Ashly: Üstüm başım sırılsıklam oldu.
Savannah: Bir tek seninki olmadı.
Julie: Sanırım eve gitme vakti geldi. Kimdeyiz bugün ?
Savannah: Bugün misafirimsiniz. Robert'le size güzel bir kahvaltı ziyafeti vereceğiz.
Alan: Ben de diyorum bir şeyi unuttum ama neyi ?
*****
Savannah kapıya anahtarı takıp çevirmişti. Alan ilk bulduğu kendini atıverdi.
Nathan: Sanırım çok yoruldun ?
Ashly: Eee o kadar koştu canım yorulsun bir zahmet.
Julie: Islak ıslak oturma kızın kanepelerine.
Savannah: Robert sen gir banyoya ablam ben birazdan geliyorum.
Ashly: Hala sen mi banyo yaptırıyorsun da ?
Savannah: Yok canım. Sadece havlusunu, bornozunu filan koyacağım.
Nathan: O zaman biz şurada ortalığı fazla batırmadan yavaşça oturalım.
*****
Herkes banyosunu olmuştu. Alan herkesin evinden hızla kıyafetlerini getiriyordu. Sıra kendisine gelince de göz açıp kapayana kadar banyosunu olmuştu.
Julie: Umarım evini fazla dağıtmamışızdır.
Savannah: Lafı bile olmaz.
Alan: Yani hepimiz kader mahkumlarıyız.
Nathan: O ne ya öyle hapishanedeki mahkumlar gibi.
Alan: Eeee hani nerede kahvaltı ? Ben kurt gibi acıktım.
Ashly: Ne kadar sabırsızsın Alan ?
Alan: Neyse o arada biraz müzik dinleyelim.
Alan komidinin üstündeki radyoyu aldı ve çevirmeye başladı.
"Şimdi sırada 2013'ün en hit müziklerinden John Newman- Love Me Again."
Alan: Kim dans etmek ister.
Müzik: John Newman - "Love Me Again"
Ashly: Ben.
Nathan: Lütfen şu anda bunu yapmayacağını söyle ?
Ashly ve Alan kendi çaplarında dans ediyorlardı.
Robert: Abla biz de dans edelim. Noluuur ?
Savannah sonunda kardeşini kıramayıp dansa eşlik etmeye karar verdi. Julie ve Nathan uzak koltuklardan bu olup biten komediye tanıklık ediyorlardı. Nathan birden ayağa kalktı. Kendi kendine "S*klerler böyle işi." Birden Julie'yi elinden tutup ayağa kaldırdı. Kendine gelemeden herkesle birlikte kendini Nathan'la birlikte dans eder bir halde buldu. Herkes halinden memnun gibiydi.
Gökten dört elma düşmüş. Ve mutlu mesut yaşamışlar demek isterdi insan. Ama gerçek hayatta işler masallardaki kadar basit değildi...
#####
Biliyorum çok beklettim ne deseniz yeridir. Lakin sonunda buradayım. Ve bu sefer bu kitap bitene kadar bir yere ayrılmıyorum.
Bölüm hakkındaki yorum ve oylarınızı özellikle düşüncelerinizi merak ediyorum. Ve tabi bir de hikayenin gideceği nokta hakkındaki tahminlerinizi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT HAYAT Wattys2017
Ciencia FicciónZaman benim kölem, kader ise Tanrı'mdı (ZAMAN) Tanrı'n burada iken dua etmen gerek yok... Dokunduğum anda hissettiğim duygulardı, içimde atışını hissettiğim kalpler (RUH) Durmaksızın, tükenmeksizin, soluk dahi almaksızın koşuyordum hiçliğin orta...