Müzik: Kian Egan - "Home"
I'm staring out into the night, (Geceye bakıyorum)
Trying to hide the pain. (Acımı saklamaya çalışıyorum)
I'm going to the place where love (Aşkın olduğu yere gidiyorum)
A feeling good don't ever cost a thing. (İyi bir his hiç bir şeye mal olmaz)
And the pain you feel's a different kind of pain. (Hissetiğin acı başka bir tür acıdır.)Well I'm going home, (Evime gidiyorum)
Back to the place where I belong, (Ait olduğum yere gidiyorum)
No, I think you got me all wrong. (Hayır, sanırım hepiniz yanılıyorsunuz.)I don't regret this life I chose for me. (Kendim için seçtiğim bu hayattan pişman değilim)
But these places and these faces are getting old, (Ancak bu yerler ve yüzler gittikçe eskiyor)So I'm going home. (Bu yüzden evime gidiyorum)...
Gelen Mrs. Halsey'di. Tabi ben o esnada uyku-gerçeklik arasında topuk sesleri duyuyordum. Bir anda bir kadın eli başımı hafifçe okşadı. "Canım!" dedi. O an gözlerimi açtım biraz irkildim ve karşımda siyah kabanlı siyah saçlı genç bir kadın vardı. "Senin adın ne bakıyım, sen burada ne yapıyorsun, annen baban nerede" gibi hepinizin tahmin edeceği sorular sormaya başladı. Soğuktan buz kesmiş kıpkırmızı suratım ve şaşkın ben. İlk sorum "Saat kaç ?" oldu. Aslında dakik bir insan değilimdir ama ilk merak ettiğim saat oldu. Mrs. Halsey koldunaki gümüş saati çıkarttı.
- Ohoo saat 01:30 olmuş.
Sanki geceleyin parkta bankta yatan ben değilmişim gibi:
-Siz neden buradasınız ki Mrs.. Bu arada adınız neydi ?- Adım Halsey dedi seninki ne çocuğum ? Hem sorularımı cevaplamadın. Sen bu saatten burada ne yapıyorsun ? Annen baban yok mu ?
Verebileceğim tek cevap "Kaçtım." oldu- Nereden ? Evden mi ? Çıldırdın mı sen bu kış kıyamette ?
- Yurttan (biraz duraksadım) kimsesizler yurdundan.- Adım Alan.
- Ah kuzucuğum!Sesi o kadar şefkat ve sevgi doluydu ki. Makinistten kaçtığım gibi ondan kaçmayı hiç düşünmemiştim. Bu konuşmalar esnasında biraz biraz kendime geliyordum. Doğruldum ve uzandığım banktan kalktım;
- Benim gitmem lazım.
- Nereye gidiyorsun ?Benim uzaklaşmama fırsat vermeden. Hemen elimi kavradı
- Gel buraya seni deli çocuk!O an elimden tuttuğu gibi götürdü beni.
- Nereye gidiyoruz ?
- Benim evime. Seni bu kışta kıyamette gece gece sokakta bırakacak değilim.- Ama benim yurda geri dönmem lazım.
- Onu kaçmadan önce düşünecektin. Hem bu geceyi atlatalım. Sabahleyin bakarız bir hal çaresine.Bir şey diyemedim. Elinin sıcaklığı buz kesilmiş ellerimi, dilindeki sitemli anne şefkati yüreğimin bağınız çözmüştü. "Benim annem de yaşasaydı böyle birisi olurdu herhalde." dedim içimden.
***
Size yeri gelmişken birazcık annem hakkında da bahsetmek isterim. Bana söylenen kadarıyla annem ben doğarken ölmüş babamın nerede olduğu bulunamamış. Benim doğumum ve annemin tek akrabası akıl hastası teyzem. Sizin anlıyacağınız; kimsesizler yurdu benim tek çaremdi.
***
Sonunda Mrs. Halsey'in evine varmıştık. Mrs. Halsey önce çantasında anahtarı çıkarıp kapıyı açtı. Tesadüftür ki daire numarası 24 idi. Sanırım bu 24 benim uğurlu rakamım, dedim içimden.Mrs. Halsey alçak bir sesle "Hadi canım gir içeri" dedi. Yavaşça ayakkabımı çıkarttığım esnada Mrs. Halsey'in koridorun ışığını açmasıyla beraber döküntü ayakkabım ve beceriksiz ayakkabı düğümlerim ayyuka çıkmıştı. Utana sıkıla da olsa Mrs. Halsey'in ısrarı üzerine evine girmek zorunda kaldım.
- Canım karnın aç mı ? Bak akşamdan kalma tavuk var. Onları ısıtıyım hem ziyan olmamış olur.
Bir yandan konuşurken bir yandan kabanını çıkarttı bembeyaz bir önlüğü vardı.
- Doktor musunuz ?
- Hayır, hemşireyim. Senin gibi yaramaz çocuklara iğne vuruyorum, dedi.
Gülümsedim.
- Siz neden geceleyin dışarıdaydınız.
- Nöbetim vardı.- Hmm
O esnada Mrs. Halsey üstümü çıkartmadığımı gördü.
- Sen daha üstünü çıkarmadın mı ? Çok mu üşüdün yoksa ? Ben ısıtıcıyı getiriyim istiyorsan ?- Gerek yok.
Üstümü çıkarıp mutfaktaki bir sandalyeye oturdum. Tam bir şeyler soracakken, o esnada içerideki odadan bir kız sesi geldi:
- Anne sen mi geldin ?
Yürüyerek gelen kız Mr. Halsey'in kızı Ashly'ydi. Gözlerini ovuşturarak mutfağa gelen Ashly annesine uykulu bir sesle "Anne hadi gel yatalım" dedi ve bir anda beni farketti. "Anne bu çocuk kim" dedi.
-Bu Alan ve bizim bugünlük tanrı misafirimiz.
- Hmm. Peki hangi odada kalacak ?
- Bugünlük benim yatağımda yatacak.Ben o esnada şaşırıp mani olmaya çalıştım. "Ama, ben..." Mrs. Halsey sözümü kesti "İtiraz yok."
Bu arada ben istememe rağmen bir yandan mutfaktaki yemeği mikrodalga fırına koymuş, bana süt ısıtıyordu. Ashly o esnada dikkatlice kirlenmiş kıyafetlerimi inceliyordu. Baştan aşağı dikkatlice beni süzdü;
- Banyo olmak ister misin ? Banyo hemen orada sana uygun erkeksi kıyafetlerim olması lazım dolabımda. Ee tabi istersen.Dikkatli bir kıza benziyordu. Annesi hemen göz işaretleriyle Ashly'yi uyardı. Tabi bana çaktırmamaya çalışarak. Herhalde yanlış anlarım diye düşündü. Ben de cevap verdim.
- Tamam ama ben kendi kıyafetlerimi giysem.
- Olmaz öyle şey Alan. Ben sana Ashly'nin kıyafetlerinden bir şeylere ayarlarım.Yemek yerken biraz sohbet ettik ben biraz kendimden bahsettim. Annem'in beni doğururken öldüğünü ve yetimhanede kaldığımı vs. Ben bunları anlatırken Ashly yüzüme tebessümle bakıyordu. Önceleri neye gülümsediğini anlamadım ama sonra anladımki benim şapşal halime gülüyormuş. Çünkü evet biraz şapşalımsı bir halim vardı ayrıca yemeği yeme şeklim biraz komiğine gitmişti. Tabi ben nereden bilebilirdim ki kibar yemeyi. Yurttayken aç kalmamak için hızlı yemeye alışmıştım. Çünkü bizim yurttaki bazı kabadayılar yemeklerini hızlıca yedikten hemen sonra benim yemeklerime çullanırdı...
Mrs. Halsey'in yüzündeki tebessüm onun yüreğindeki şefkatin bir yansımasıydı. Belki de ömrüm boyunca hiç kimse bana böyle davranmamıştı. Yemeği bitirdim, sütümü içtim ve artık yatmalıydım. Ashly'nin uykusu gelmiş ve yatmıştı. Mrs. Halsey de hemen sofrayı topladı. Sonrasında banyomu oldum. Ama olmaz olaydım! O ne kıyafetlerdi öyle. Bulabildikleri en erkeksi kıyafetler bunlar mıydı ? Tabi yine de büyük bir minnettarlıkla kıyafetleri giydim. Eski kıyafetlerimi tam bir poşede koyarken. Mrs. Halsey tebessümle baktı.
- Ne yapıyorsun ?
- Kıyafetlerimi poşede koyuyorum.
- İlahi Alan. Ver onları da çamaşır makinesine koyalım yarın sabah giyersin temiz temiz.
Sonrasında Mrs. Halsey odayı gösterdi "Hadi sen git benim bir işim var. Birazdan geleceğim."Sanırsam hastaneden kalma birkaç evrak işi vardı. Yavaşça yürüdüm ve odaya girdim ve ışığı yaktım. Evli birinin odası gibi değildi. Bir buçuk kişilik bir yatak ve sıradan yatak odası malzemeleri vardı. Ama pek de büyük değildi. Çantamı kenara koydum, gece lambasını açtım ve yatağın çarşafını açıp yattım.O an elimi açtım ve Tanrı'ya tüm içtenliğimle yalvardım.
- Tanrım, lütfen bu aile benim ailem olsun, beni evlat edinsinler. Ben Mrs. Halsey'i ve Ashly'yi çok sevdim. Tanrım lütfen, lütfen. Sesimi duydun ve beni bu iyi yürekli insanlarla karşılaştırdın. Son kez sesime kulak ver Tanrım!!!
(KİTABIMIN TANINMASI İÇİN YORUM ATAR VE OYLARSAN YAZARINI ÇOK MUTLU EDERSİN.)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT HAYAT Wattys2017
Ciencia FicciónZaman benim kölem, kader ise Tanrı'mdı (ZAMAN) Tanrı'n burada iken dua etmen gerek yok... Dokunduğum anda hissettiğim duygulardı, içimde atışını hissettiğim kalpler (RUH) Durmaksızın, tükenmeksizin, soluk dahi almaksızın koşuyordum hiçliğin orta...