(Resim: Ashly kızımızdan bir kare daha)
Müzik: MKTO - "Classic"
11 Ocak "Çarşamba" 2017 (sabah)
Yüzümde ıslaklık hissediyorum. Tenime vuran su damlaları kulaklarımın aşağısından süzülüyor. Kıkırdamalar duyuyorum.
-"Alaaan!" diye nazikçe kulağıma fısıldanan bir ses.
Gözlerimi açtığımda Ashly'nin muzurluk yaptığında yüzünde beliren sırıtma. Tabi birden açtığım için irkip elindeki bir bardak suyu yüzüme boşaltmıştı. Hani vardır ya insan yüzüne su çarpınca dudağıyla suyu püff yapıp dışarı atar. İşte banim şu anki halim aynen böyleydi. Ashly'ye döndüğümde eliyle ağzını kapatmış güya kikir kikir güldüğünü saklamaya çalışıyordu. Hemen yatağımdan kalkıp lavaboya girdim ve yüzümü adam akıllı yıkayıp kuruladım. Ben gerçekten bu kızla ne yapacağım ?
Lavabodan çıktığım esnada "Tepene tünerim demiştim" dedi. "Ha sadece bu sefer biraz farklı oldu ama." yüzündeki muzip gülümseme bir an olsun değişmiyordu. Nedense o ne kadar rahat ve neşeliyse ben de bir o kadar gerilmiştim. Tanrım! Dün gece düşündüğüm çirkin şeyler aklıma geldikçe. Aklımda başlayan bu konuyu aklımda kapatmalıydım.
-Hadi Alan aşağı inelim annem kahvaltıyı hazırladı.
-Tamam ben geliyorum birazdan.Ashly odadan çıkıp aşağı inmişti. Yatağa oturdum başımı ellerimin arasına aldım ve düşünmeye başladım. "Sakın ol Alan! İçine düştüğün bu vesveseden kurtul artık." dedim kısık sesle kendimi ikna etmeye çalışırcasına.
"O seni kardeşin olarak görüyor Alan Walker, Peki ya sen ? Sen onu neyin olarak görüyorsun ??"
Bunun cevabını vermeliydim. İçeriden annemin sesiyle düşünme seansım bölünmüştü.
-Oğlum hadi ama sofra seni mi bekleyecek ?
-Geliyorum anne!
***
Hepimiz yemek masasına oturmuştuk. Elimdeki çatalla önümdeki krepi havşamalıştım. Yemek bugün yapabileceğim bir eylem değildi. Dünkü aldığım o tehdit notu sonra içimdeki beliren manasız hisler. Annem bana bakıp "Oğlum naptın yemeğini ? Aç değil misin yoksa ?" dedi buruşmuş bir sesle. Onun da tadı kaçmış gibiydi. Dün gittiği acilden olsa gerek. Annem, kaç yıllık hemşireydi ama hala böyle acillerden filan geldiğinde biraz gergin oluyordu. Nedeni çok mu yorulmasıydı yok sa gördüklerinden mi etkileniyordu bilmiyorum. "Canım istemiyor anne." dedim uyuşuk bir sesle.
-Nasıl istersen.
(Burdan sonra eğer arka planda müzik açıksa kapatmanız önerilir.)
O bunları söyledikten sonra annemi izlemeye koyulmuştum. Canı bir şeylere sıkkın gibiydi. Ama nedenini bilmiyordum ve sormayı da pek düşünmüyordum açıkçası. Biraz bencilce olacaktı belki ama benim derdim bana yetiyor da artıyordu.
Sonunda annemin sabrını taşırmıştım. Elimdeki çatalla krepi havşalarken yanlışlıkla tabağı çizmiştim. Tiz ve rahatsız edici sesi kulaklarımızın pasını silmişti. Annem biraz yüksekçe bir ses tonuyla "Yemeyeceksen odana çık yahut okul vaktin geliyor." dedi. Çatalı sertçe tabağa bırakıp sert adımlarla merdivenlerden çıkmaya başladım.
***
Odama girdikten sonra yatağa uzandım. Şu an annemle kavga etmek istemiyordum. Çünkü kendime çok sinirliydim. Aklımdaki yuvarlanıp dönen şu lanet olası fikri def etmeliydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖRT HAYAT Wattys2017
Science FictionZaman benim kölem, kader ise Tanrı'mdı (ZAMAN) Tanrı'n burada iken dua etmen gerek yok... Dokunduğum anda hissettiğim duygulardı, içimde atışını hissettiğim kalpler (RUH) Durmaksızın, tükenmeksizin, soluk dahi almaksızın koşuyordum hiçliğin orta...