KARACA

63.6K 1.5K 349
                                    

Yeni bir hikayeden merhaba.Umarım bu da diğerleri gibi çok güzel olur.Bol bol okuyucusu ve de destekçisi olur. :) Ve bölümümüzü beğendiysek de OY VERELİM olur mu, onlara çok ihtiyacım var çünkü. :) Bir de bu bölümün isminden anlayacağınız üzere daha çok Karaca'ya ağırlık verdim.

İlk hikayemiz ATEŞ VE GÜNEŞ'İ Okumadan bunu okumayın,çok fazla ipucu alabilirsiniz.

Hikayemiz 2016 yılında geçiyor yavaş yavaş 2017'ye geleceğiz.Sizleri seviyorum. DİĞER YB DE HAFTAYA GELECEK. Keyifli okumalar!

****************

HAZİRAN 2016

"Belli etmesen de kırılacağını biliyorum."

"Yanlış biliyorsun, izin vermediğim sürece beni kimse kıramaz."

Gerçekten de öyleydi. Karaca naif bir kız olabilirdi ama asla aptal değildi. Bu vakte kadar hep iyi niyetli davranarak içindeki o küçük kızı göstermiş bu yüzden de kalbi kırılmıştı. Ancak işler son bir sene de hiç olmadığı kadar değişmişti. Karaca çok daha iyi ve kırılmaz hissediyordu kendini.

Tabi dün gece ki düğün de onu öyle eğlenirken görmek kalbine bir miktar dokunmuştu. Hiç üzülmemiş miydi acaba diye düşünmekten alamıyordu kendini. Ama bunları geride bırakacağının sözünü vermişti. Uygulama zamanıydı. Bu yüzden de o gazeteye bakmalıydı. Sezen'in elinden gazeteyi alıp manşetlere göz attı. Her yer de Ateş ve Güneş vardı. Onların görkemli düğününden ve iki aşığın birbirlerine ne kadar yakıştıklarından söz ediyorlardı. Güneş'in gelinliği senenin gelinliği olabilirdi. Konuklara da dikkat çekilmişti ama onlar ikinci sayfadaydı. Karaca da hemen orayı açtı. Koca bir sayfa düğüne ayrılmıştı.

Bir çok iş adamının ve ünlü ismin katıldığı düğünde en belirgin insanlar vardı. Önce Baran'ı gördü.Genç adamın ne kadar moralsiz ve sessiz olduğundan bahsediyorlardı.Kimsenin İdil'in ölümünden haberi yoktu tabi. Bir an içi sızladı. 

Sonra onu gördü. Gülen yüzüyle birlikte o küçük sahnenin üzerinde duruyor, gülerek konuşmasını yazıyordu. Keyifliydi. Dün gece zaten karşılaştıkları o an da gülmemişti bir tek. İnat için mi yapmıştı Allah'ım diye düşündü. Sonra Barış'ın bu kadar boş bir işle uğraşmayacağı aklına geldi. Ona ve gülen yüzüne bakmaya devam etti. Gazete de yazdığı gibi çok yakışıklıydı ve tüm bekar kadınların gözü onun üzerindeydi. Arkadaşı evlenmişken onun da zamanının geldiği konuşuluyordu. Hırsla gazeteyi sıktı ince parmakları.

"Yanına da seni koymuşlar."

Tesadüftür ki hemen yanında da o vardı. Barış'a kıyasla ondan daha çok bahsetmişlerdi. Bayraktar ailesinin bir sene önce Suroğlu Holding'le anlaşmaları karşılıklı feshetmesinden sonra Karaca'nın orada olmasına şaşırdıkları yazıyordu. Ne saçma diye düşündü. O bir sene içinde Güneş'le birkaç kere bir araya gelmişlerdi. Hatta bir keresinde gazeteciler de fotoğraflarını çekmişti. İki yüzlüler diye geçirdi içinden. Sonra son kez Barış'a bakıp gazeteyi kaldırdı.

Bu gündelik bir gazeteydi. Bir de bunların pazar ekleri olurdu. Ona bakmak dahi istemedi. Gözünün önünde ki yüzü gülen Barış gitmiyordu bir türlü. Yatağından kalkıp penceresinin önüne gitti. Hava sıcaktı. Sıcak rüzgar yüzüne vururken içindeki ateşi daha da harlıyordu ama sakin olmak zorundaydı. Kendine söz vermişti.

"Karaca üzülme."

"Üzülmüyorum." dese de üzülmüştü. Arkadaşı Sezen oturduğu yerden kalkacaktı ki kapının tıklatılmasıyla durdu. Yemeğe çağrılıyorlardı. Karaca arkadaşını alıp çıktı odadan. Sezen'le sekiz ay kadar önce bir tatilde tanışmışlardı. O mimardı ve kendine ait bir ofisi vardı. Tatildeyken bir gece Karaca çok fena içmiş sarhoş olmuşken ona yardım etmişti ve o günden beridir ayrı hareket etmiyorlardı. Gel zaman git zaman birbirlerinin güvenini kazanmışlardı. 

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin