Uzun bir aradan sonra selam canlarım, sizleri çok özledim ve uzun bir bölümü yazdıkça yazdım. Umarım çok beğenirsiniz çünkü ben çok severek yazdım.
DUYURU-1: Kpss için dersaneye gittiğimden ötürü ayda 1 bölüm yayınlıyorum, Mayısta kpss bitiyordu ancak ÖSYM Kpss'yi Temmuza erteledi. Yani biz ancak ağustostan sonra rahat edeceğiz arkadaşlar.
DUYURU-2: Hikayemiz 2016 yılının yaz aylarında geçiyor. İdil 2015 senesinde vefat etti.
NOT: Yorumlarınıza çok geç dönüyorum özür dilerim ancak döneceğim merak etmeyin:)
Diğer YENİ BÖLÜM 4 OCAK PERŞEMBE GELECEK. Keyifli okumalar dilerim.
OY VERMEYİ unutmayalım olur mu? :)
*-*-*-*-
Keder, derin üzüntüydü. Kendini ona teslim edersen, tüm yaşam sevincinin katili olurdu. İdil de bir katildi. Bu büyük bir pişmanlık, kendiyle ilgili en büyük hayal kırıklığıydı. Vazgeçmekle inanmak arasında sıkışıp kalmışken ne tarafa gideceğini bilemediği için koca bir hayal kırıklığından ibaretti hayatı.
"Bak, biliyorum kapıyı açmak istemiyorsun ama seninle konuşmam gerekiyor."
Nefesini tuttu İdil. Sezen'in ne yapacağını bilemediği bakışlarına üzülerek olumsuz yanıtını verdi. Ancak gözlerinde anlık beliren öfke ve de üzüntü ağır çıkınca kapıyı açacağını anladı. Kısa ama sessiz adımlarla koşarak yatak odasına giderken kalbi deli gibi çarpıyordu. Allah kahretsin yanlış tarafa gitmişti!
Kapının açıldığını duyunca geri dönemedi. Tıpkı bir aptal gibi yatak odası kapısının arkasına geçti. Elleri boğazına gidip sakinleşmeye çalışırken tek dileği Sezen'in konuşmamasıydı. Buraya hiç gelmemeliydi.
Baran, kapının neden geç açıldığını biliyordu. Biraz ağırdan almasını da haklı buluyordu. Açıkçası o kapı açıldığı için şanslı bile sayılırdı. Şimdi hiç kendini kandırmasındı. Burada olmayı planlamıştı ama birilerinden özür dileme fikri hoşuna gitmiyordu. Hele ki Sezen'den. Yine de ileri gittiği için bunu ona borçluydu. O bunları düşünürken kızın çok gergin ve durgun olduğunu sonradan fark etti. Kaşları çatıldı.
"İyi görünmüyorsun."
Sezen'in ağzı mühürlenmişti sanki. Düşünebildiği tek şey öfkeydi. Öfke yanında korkuyu da getiriyordu. Bir yandan o diğer yandan öteki bastırıyordu. Bir yandan İdil diğer yandan Baran.. Hangisinin esiri olup hangisini seçecekti?
"Sezen?"
Baran'ın koluna uzanıp tutmasıyla irkilerek geri çekildi. Bu tepki o kadar ani ve beklenmedikti ki ev kapısı sertçe kapandı. Kalbi kuş gibi atan bir kişi daha vardı. İdil içinden tüm duaları okurken her şeyin sonunun böyle bitmemesi gerekiyordu.
"Sakin ol. Sana zarar vermeye gelmedim."
Ama ben veriyorum diye geçirdi içinden. Gözlerini birkaç kere kırpıp açtı zorlukla. Vakit kazanmaya çalışıyordu ama bunu ne için yaptığını o da bilmiyordu. Düşünmedi. Düşünmek istemedi daha doğrusu. Düşündüğünde doğru bir karar vermiyordu, düşünmezse belki doğru olan neyse onu söylerdi.
"Sezen?"
"İyiyim. " dedi hızlıca. Yutkundu ve devam etti. "Ne söyleyeceksin?"
"İçeri geçebilir miyim?"
Başıyla olur anlamında hareket ettirdi genç kız. Baran'ın peşinden ufak adımlarla giderken içinden ben ne yapıyorum diyordu. Baran'ın rahatsız oturuşunu fırsat bilip aklını toplamanın yolları arıyordu. Elinde o kadar çok şey vardı ki kafası daha çok karışmıştı. Her şeyin tek bir cevabı vardı aslında..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)
Romance(FİNAL YAPILDI)Hiçbir aşk bu kadar zor olmamış hiç kimse aşkı bu kadar çok istememişti. Aşktan dili yanmış bir kadın.. Aşktan intikamı uğruna vazgeçmiş bir adam.. Yaralarını sarmalarına engel olan ve geçmişten gelen büyük intikam.. Bir yanda masum...