Sizleri beklettiğim için üzgünüm ama malum ramazan ayındayız oruçluyken yazmak zor oluyor ve yetiştirememe problemi oluyor. Yine de güzel bir bölüm oldu. Ufak bir itirafımız var bakalım onu kimler görecek. DİĞER YENİ BÖLÜM PERŞEMBE gelecek.
OYLARINIZI bekliyorum. Keyifli okumalar.:)
************
Karaca kelimenin tam anlamıyla donduğunu hissetti. Sanki ensesinden aşağı, bluzunun içine bir buz parçası atılmıştı ve an be an kayışını hissediyordu. Bu kadar tedirgin olmaktan nefret ediyordu. Küçük bir kız çocuğuymuşcasına azar işitecekti sanki. Sankisi de yoktu gerçi, abisinin ses tonu o cümleyle birleşince ona iyi şeyler söylemeyeceği kesindi. Ama dik durmalıydı. Bu tavrı hiç hoşuna gitmemişti. Abisinden bu konuda da çekinmemeli, ne hissediyorsa söylemeliydi. O yüzden sıradan bir tavır takınarak ona baktı.
"Samimiyeti biraz açıklar mısın?"
"Ukala tavrını kenara bıraktığın zaman neden olmasın."
"Ukala bir tavır takınmıyorum. Seni rahatsız eden şey ne onu öğrenmek istiyorum."
Can Bayraktar bunu komik ve saçma bulmuş olacak ki gözlerini açıp sinir bozucu bir şekilde güldü. Burada konuşmakta istemiyordu. "Salona geç."
"Ben çocuk değilim bana emretme. Ne söyleyeceksen de burada söyle abi, aksi halde odama çıkacağım."
"Karaca, salona geç dedim."
Sezen iki kardeş arasında ki gerilimli sohbeti izlerken tedirgin olmuştu. Öyle ki Karaca'nın umursamazdan geldiğini ilk kez görüyordu. Abisine karşı son derece saygılı olurdu. Genç kız, abisinin o sözlerini duymazdan gelerek gözünün içine içine baktı ve gülümsedi.
"İyi akşamlar abi."
Arkasını dönüp merdivenden çıkıyordu ki abisi buna izin vermedi. Kardeşinin kolundan tutup onu durdurarak kendine bakmasını sağladı. Bu tavrı Sezen'i tedirgin etmiş elini doğrudan Karaca'nın koluna atarak Can'ı engellemeye çalışmıştı. Buradan büyük bir tartışma çıksın istemiyordu.
"Derdin ne? Beni kızdırarak kendini alay malzemesi olmaktan alıkoyacağını mı düşünüyorsun?"
"Ne alayından bahsediyorsun?"
"Kendini soktuğun şu gülünç durum. Senin o adamlarla hala ne işin var? Üstelik görüşmek yetmezmiş gibi evine girip çıkıyorsun. Ne yaptığını sanıyorsun?"
"İşimi yapıyorum."
"İş mi?"
Can Bayraktar buna inanacak kadar aptal bir adam değildi. Sert bakışlarını kardeşinin üzerinde gezdirdi. "O adamla görüşmeyeceksin. Ne onunla ne de o serseri kılıklı Baran denilen arkadaşıyla. Bir daha da o eve gitmeyeceksin."
"Oh öyle mi? Kim karar veriyor buna, sen mi?"
"Sen kendini kaybettiğinden beridir evet, ben veriyorum."
"Onlarla görüşmeye devam edeceğim, iş yapmaya da devam edeceğim. Ne sen ne de bir başkası bunu değiştiremezsiniz."
"Ne ara bu kadar aptal oldun? Ne yapmaya çalıştığını anladım mı sanıyorsun? Önce o serseriyi bar köşelerinden topluyorsun sonra ona ve arkadaşına iş için yardım ediyorsun.. " Tam karşısına dikilip ürkütücü bir ifadeyle gözlerinin içine baktı. "Kimi kandırıyorsun?"
Yutkundu genç kız. Bu gerginliği o istememişti ama abisi sürdürecekti anlaşılan. Tamam, o halde ona istediğini verecekti. "Ne söylemek istiyorsan açıkça söyle, abi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)
Romance(FİNAL YAPILDI)Hiçbir aşk bu kadar zor olmamış hiç kimse aşkı bu kadar çok istememişti. Aşktan dili yanmış bir kadın.. Aşktan intikamı uğruna vazgeçmiş bir adam.. Yaralarını sarmalarına engel olan ve geçmişten gelen büyük intikam.. Bir yanda masum...