Paris

11.7K 723 83
                                    

Şahane bir bölüm geldi! Umarım beğenir ve OY verirsiniz canlarım ama öncesinde..

UYARI: Bu bölümün içinde CİNSEL içerikli sahnelerimiz var, küçükler ya da bu sahnelerden hoşlanmayanlar orayı geçerek diğer sahneleri okuyabilirler. Uyarıyorum ki sonradan bana neler yazmışsın demeyin..

Çalan şarkıyı da çok severim. Bence tam Karaca ve Barış şarkısı. :)

Diğer YB haftaya CUMA. Keyifli okumalar.:)

*-*-*-*-*

Geri dönüşünün olmadığını biliyordu Karaca. Geri dönmek istemediğini de biliyordu. Ancak hangisinin daha kötü olduğuna karar veremiyordu. Hangisi için kendini daha kötü hissetmeliydi ya da Barış.. Onu kırdığını biliyordu. Ona geliyor olduğunu haber vermişti az önce. Sesindeki bariz rahatlama tonunu alsa da kırgınlığı da duymuştu kulağı. Çok üzgündü. İsteyerek gitmemişti babasıyla, Barış'ın bunu bildiğinden emindi ama adam kırılmıştı işte. Eliyle yüzünü sıvazladı. Sıkıntısı hiç bitmiyordu.

Evin bahçesine girdiğinde Barış'ın da kapıyı açtığını gördü. Taksici bavulları indirdikten sonra ücretini ödedi. Barış'a gidip sarıldı. Oh, bu his çok güzeldi işte. Sanki bütün yükleri üzerinden kalkmış gibiydi. Tek sıkıntısı bu yüklerin Barış'ın omuzlarına birikmesiydi.

"Hoş geldin."

"Bana soğuk davranma, lütfen."

"Soğuk değilim." dedi Barış geri çekilerek. Gülümsemeye çalışmıştı ama başarısızdı. Yine de yanağına kondurulan öpücük sahiciydi. Uzanıp yanındaki bavulları aldı. Karaca'nın geçmesi için çekildikten sonra onun peşinden içeri girdi.

Karaca için burada olmak hissedemeyeceği kadar güzeldi. Buraya evim diyebiliyordu. Barış'a evim diyebiliyordu. Gülümsedi. Yine dün buraya bir daha ne zaman geleceğini düşünürken şimdi buradaydı. Barış'la olan ayrılıkları uzun sürmüyordu artık. Bir daha da yanından gitmek istemiyordu zaten.

"Aç mısın?"

"Hayır, sağol."

"Ben bunları yukarı çıkarıyorum."

"Barış, dur lütfen." dedi genç kız. Onun elinden tutup kendiyle birlikte geniş ve beyaz salondaki koltuğa oturttu. "Bana kırgın olduğunu biliyorum. Gitmeyeceğim dememe rağmen gittim ama elimden başka türlüsü gelmezdi. Bak, onu seçmişim gibi göründüğünün farkındayım ama ben ne onu seçtim ne de seni bıraktım. Sana dediğim gibi ortalığı sakinleştirip geldim. Artık seninleyim, bir daha gitmeyeceğim."

"Sorun değil."

"Ya yapma ama işte böyle. Seni üzmeyecek ne diyebilirim ki başka? "

"Beni üzmek istemiyorsan bir daha ne olursa olsun ettiğin sözlerin arkasında dur. Şimdi buradasın ama evde kıyamet koptuğuna eminim. Her şeyi tek başına yapıyorsun, tek başına karar veriyorsun."

"O an başka bir seçeneğim olmadığı için üzgünüm."

Daha ne diyebilirdi ki? Kendini onun yerine koyunca terk edilmişlik duygusu ağır basıyordu evet ama öyle değildi işte. Hem o her şeye tek başına karar vermiyordu. Sadece ortalığı sakinleştirebilecek tek kişi oydu.    "Seni bu meseleden uzak tuttuğumu düşünüyorsun ama meselenin kendisi sensin zaten. Artık babam da seni sevmiyor. Onların karşısına seni çıkartıp nefretinizi kusun dememi bekleyemezsin. Kaldı ki onlar benim ailem, yaptığımız konuşmaları ya da tartışmaları duyamazsın. O an orada olmasını istediğim en son insandın. Lütfen, aramızdaki bu anlaşmazlığa bir son verelim. Seni çok seviyorum ve her şeyi herkesi geride bırakarak geldim sana. Bunu yapacağımı da bile bile gittim babamla zaten. "

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin