Evet

9.4K 730 218
                                    

Bölümü bence çok beğeneceksiniz.:)

DUYURU: Karaca'nın gelinliğini, İnstagram da "casablancaninkaleminden" hesabından oylama ile seçtik. 

DUYURU-2: Her Çarşamba İnstagram hesabımızda YEni bölümden KESİTler yayınlayacağım, bence gelin, kaçırmayın. :)

Çalan şarkı dans ettikleri şarkı.

Diğer YB de haftaya CUMA. OYlarınızı vermeyi unutmayın, keyifli okumalar. :)

*-*-*-*-*-*

Restorandan otele dönmeleri çok uzun sürmezdi. Güzel bir akşam yemeği olmuştu doğrusu. Karaca için gün çok kötü başlasa da Barış'ın sayesinde çok güzel devam etmiş, üzüntüsünü biraz olsun unutmuştu. Gülümseyerek yanındaki adama baktı. Şimdi Paris sokaklarında el ele yürüyorlardı.

"Beni çok seviyorsun."

"Seviyorum tabi. Sen beni sevmiyor musun?"

Karaca da güldü. "Çok seviyorum. Sadece sabahtan beridir neşemi yerine getirmeye çalışıyorsun, üzüntümü unutturdun. Burada el eleyiz ama hala inanamıyorum sanki." 

"Onca şeyden sonra zor, biliyorum." 

"Hey, moralin bozulsun diye söylemedim." 

Barış "Bozulmadı." dese de Karaca onda ki durgunluğu o an fark etmişti. Düşünceli görünüyordu. Aslında düşününce yemeğin başından beridir böyleydi, sadece o fark etmemişti. Durup sordu ancak kaçamak cevap aldı. 

Caddede ki bir restoran dikkatlerini çekti o sırada. Barış ona oradaki dondurmaların ne kadar güzel olduğunu söyleyip aklını dağıttı. Ancak kendi aklındakiler dağılmıyordu. Yemeğe geçmeden önce Ateş ile kısa bir konuşma yapmış ve de durumun hiç iyi olmadığını ondan da öğrenmişti. Bayraktar Holding, ki özellikle Can Bayraktar, onları bir ihale üzerinden bakanlığa şikayet etmiş, Ateş de bunu öğrenir öğrenmez Barış'ı aramıştı. Açıkçası ikisi de bunun olmasını beklemiyordu. Kaldı ki bahsi geçen ihaleyi onlar kazanmıştı ve herhangi bir usulsüzlük yoktu. Ancak sinek küçüktü ve mide bulandırmıştı işte. 

Barış işlerin daha da kızışacağını o an anlamıştı. Karaca'yı men etme gibi bir durumun olacağını sanmıyordu, onlar kızgınlıkla söylenmiş sözlerdi ancak şirketle uğraşmalarına bakılırsa iş büyüyecekti. Emindi ki Can şikayet etse de fikir babası Ekrem Bayraktar'dı. Bunlar çok yakışıksız işlerdi ama gel gelelim derdini onlara anlatamazlardı. Barış da bu yüzden aklına daha öncede gelen şeyi iyice düşünmeye başladı. Mantıksız değildi, ani bir karar da değildi ve her şeyden önemlisi artık onları ayıracak hiçbir tehlike yoktu. Huzursuzluk yaratanları ise onlar huzursuz edebilirlerdi. 

Sevgilisine baktı. Onunla evlenmek istiyordu. Onu çok sevip, daha da çok aşık olmak, eşi yapmak istiyordu. O tek başına da tüm bunların üstesinden gelirdi ancak ona yardım etmek, dik duruşundaki desteğinden biri olmak istiyordu. Onları huzursuz edecekler, yıpratmak isteyeceklerdi. Ancak evlilik.. Bu, işleri onlar için daha iyi kılacaktı. Onu seviyordu. Onun eşi olma fikri bile dünya üzerindeki en büyük onurdu. 

Buna kesin olarak karar vermişti. Aklında özel olarak yapabileceği ve önceden düşündüğü çok fazla şey vardı ama hiçbirini istemiyordu. Ne yaparsa yapsın hep eksik kalacaktı çünkü biliyordu. 

"Daldın. Sen de bir şeyler var bana söylemiyorsun."

"Hayır, sadece düşünüyordum."

"Neyi?"

"Ateş aradı biz otelden çıkmadan önce. İşle alakalı bir şey söyledi. Aklım onda kaldı ama daha fazla düşünmeyeceğim, merak etme. "

Genç kız gülümsedi. "Kızmıyorum endişelenme. Ama garipsedim. Hem ben ailemi düşünmemeye çalışıyorum, sen de işi düşünme. Ateş eminim iyi idare ediyordur. Aa, Baran nasılmış?"

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin