Deniz

15K 973 298
                                    

Canlarım, bölüm bu kadar geç geldiği için üzgünüm öncelikle. Ama çok tatlı bir geçiş bölümü oldu. Asıl olay diğer bölümde. OY VERMEYİ UNUTMAYALIM olur mu?:)

DUYURU!!!!!: Arkadaşlar birkaç bölümdür farkındasınızdır bölüm günlerini geçiriyorum ve sizi aksatıyorum.Hikaye kurgu açısından iyi gitse de tam istediğim gibi değil,aklımı toparlayamıyorum ve de geç yazıyorum.Bu sene mezun oldum ve Kpss düşünüyorum. Tüm bunlar birleştiğinde hikayeye BELKİ bir müddet ara verebilirim. Umalım ki böyle bir şey olmasın ama olursa da lütfen bana kızmayın. :(

Diğer YB CUMA GELECEK:)

*-*-*-*-*

Müzik bir kaçış kapısıydı. Açıkçası Karaca ne zaman bir şey düşünmek istemese evde, arabada ya da her neredeyse müzik dinler, aklındaki dertleri bir kenara itmeyi denerdi. Başarırdı da. Fakat bu kez müziği bir kaçış kapısı olarak kullanmaktan ziyade onu kendi mutluluğuna ortak ediyordu. Dün geceden sonra evine yol alırken sabahın erken saatlerinde açtığı eğlenceli müzikle keyfine keyif katıyordu. 

Eve gidene kadar da bu böyle oldu. Sabahın erken saatleri olduğundan herkes uyanmıştı. Annesiyle kısa bir an karşılaşsa da ikisi de birbirlerine bir şey demedi. Babası ve abisinin gittiğini biliyordu. Dün gece evdekilere Sezen de kalacağını söylemişti. Onlara sadece 2 gece için bu yalanı söylese de bu kez pişman değildi. Dün geceden sonra bu yalanı söylemesine değmişti. 

Üzerini değiştirip aceleyle kahvaltı yaptı. Kendi şirketlerinin yolunu tutarken gözü sürekli telefonda, Barış'tan gelecek herhangi bir mesajdaydı. Bu aptalca ve bir o kadar da ergen bir kız beklentisiydi ama içindeki çocuğun mutluluğunu da engellemek istemiyordu. O bunları düşünerek güne başlarken öte yandan Barış da bir o kadar rahat ve mutlu bir şekilde şirkete gitti. Ateş'i uzun zamandır burada görmediğinden şimdi onu görmek ise biraz tuhaftı. 

Ateş ise dün geceden beridir onu rahatsız eden şeyleri bir an önce konuşmak istiyordu. Baran'ı ve de Barış'ı odasına çağırdı. Bir şeyler saklandığından emindi. Üç arkadaş tıpkı eskiden olduğu gibi Ateş'in odasında konuşmaya başlamıştı.

"Sizi dinliyorum?" diyen Ateş'e baktı iki arkadaş. Tam da beklediği gibi bir ses çıkmayınca devam etti. "Karaca'nın her şeyi unutup birdenbire senin evine gelip eski günleri yad ettiği yalanına bir an olsun bile inanmadım. Baran'ın da gece evinde kalmadığından haberdarım. "

"Beni mi takip ediyorsun?"

"Cevabın bu olmadığından eminim."

Barış lafa girdi bu kez. "Karaca ile sizin düğününüzden sonra birkaç kere karşılaştık. Zorlu bir süreçti ama artık ne istediğimizi biliyoruz."

"Ne istediğini bilmeyen sendin." dedi Ateş tek düze. Bu yalan değildi. Arkadaşının ne kadar kararsız olduğunu yakından biliyordu. "Hayri Gencer'in peşine düşmek için o kızı bıraktın, şimdi ise yeniden onunlasın. Ya Karaca için tamamen o adamın peşini bıraktın, ki buna hiç inanmıyorum, ya da ortada koca bir saçmalık var." 

Ne Baran ne de Barış bir şey dedi. Açıkçası bu saatten sonra inkar etseler bu bir yere kadar giderdi. Sonrasında Ateş allem eder kallem eder öğrenirdi bir şekilde. 

"Barış?"

"Bunu sana anlatacak kişi ben değilim." 

"Bu ne demek?"

Barış'ın gözleri Baran'a çevrilirken, Ateş başından beridir asıl düşünmesi gerekeni düşündü. İş Baran da bitiyordu demek. Peki Karaca bunun neresindeydi? Bunu Baran'a da sordu. O ise bir müddet laf etmedi. Hala daha bunu Ateş'e anlatmak niyetinde değildi ama o sussa Barış susmayacaktı. İş başa düşmüştü.

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin