Mutluluk

15.9K 1K 300
                                    

Canlarım hepinizin Kurban Bayramı Mübarek olsun.:) Allah sofralarınızdan eti, ailenizden mutluluğu eksik etmesin. Güzel bir bayram geçirmeniz dileklerimle..

Bölüm çok güzel oldu o yüzden REKOR BİR OY istiyorum sizlerden.:) Diğer YB HAFTAYA CUMA.Keyifli okumalar!

*-*-*-*-*

Beklentiler üzerdi. Barış bunu birinci elden yaşıyordu. Biraz erkendi belki ama gergin bekleyişi devam ediyor, bir yandan da heyecanı bastırıyordu. Geleceğini umuyordu. O danstan sonra emindi ki Karaca da bir şeyler değişmişti. Onun gibi o da ona yakın davranmış, bir şeylerin geçtiğini fark etmişti. Fark etmek yetmiyordu ama. Karaca birazdan gelmezse bunların hiçbirinin bir önemi kalmayacaktı. 

Bekledi. Biraz erken geldiği için biraz fazla bekledi.. Ellerini demir parmaklara yaslayıp eşsiz İstanbul manzarasını izledi. Gerginliğini bir nebze olsun alıyordu şimdi. 

Buz mavisi perdelerin arasından görüyordu onu. Üst kat olduğu için havada ki rüzgar biraz daha hissediliyor, onun heyecandan kızarmış yanaklarını al al ediyordu. Tatlı rüzgar yanaklarına nazlı nazlı dokunup kaçıyordu. Ayakkabılarının ses çıkarmamasını dileyerek ona doğru attı adımlarını. Geniş sırtını gördü önce sonra tüm bedenini. Gergin bekleyişi kendini gösteriyordu. Buraya gelirken çok düşünmemişti aslında. Bir an da karar vermiş, Sezen de onun yokluğunu belli etmeyecekti annesine. 

Ancak ahşap zeminde ilerleyen ayakkabıları ses çıkartarak Barış'ın kalbine bütün okları tek tek sapladı. Büyük bir tebessümle arkasını dönüp terasa çıkan kadına baktı. Aralarındaki mesafeyi yavaşça kapatırken gözleri gözlerindeydi. Loş ışık altında yüzündeki ifadeyi anlamak için gözlerini kıstı. Sanırım heyecanlıydı. Ona bir adım kala durup hemen yanındaki boşluğa geçti. Tıpkı az önce onun yaptığı gibi ellerini demir parmaklıklara dayayıp İstanbul'u izledi. 

"Geldin."

"Bunu istemiyor muydun?"

"Hayatımda hiçbir şeyi bu kadar çok istemedim."

Ona ufak bir bakış attı Karaca. Kalbi ağzındaydı sanki. Boynundan bir sıcaklık yükseliyordu. Utandı nedensizce ve gözlerini ondan kaçırdı. Büyük bedeni onun gibi duruyordu şimdi. İkisi de bir müddet konuşmadı ama sessizliği bozan Barış oldu. 

"Seni buraya çağırdım, çünkü bu gece buradan birlikte ayrılmak istiyorum."

"Seninle hiçbir yere gitmem."

Güldü Barış. "Bunu biliyorum. Bahsettiğim bu değil. " derken ona attığı bakış ile Karaca ne demek istediğini anlamıştı. 

"Sen ne dediğini bilmiyorsun."

"Biliyorum. Artık biliyorum. Senden uzak olmak istemiyorum. Aramızdaki bu uzaklığın bitmesini, her şeyi konuşarak bir çözüme kavuşmasını istiyorum..  Sana artık yalan söyleyemem."

"Ne yalanı?"

Ufak bir nefes alıp başladı sözlerine. "Ateş, Güneş'e en son yalan söylediğinde onu neredeyse kaybediyordu. Hale ile olan evliliğini saklaması büyük bir hataydı. Fakat hatalar telafi edilir, o da etti."

"Hatalar, telafisi mümkünse edilir. "

"Haklısın. Bu yüzden bir daha aynı şeyi yapmayacağım. O hainin peşindeyim. Hayri Gencer'in."

Yutkundu Karaca. Tüm tüyleri diken diken olmuştu sanki. Yine mi o adam! Yine mi onun peşindeydi. Aralarına girmesine yeniden nasıl izin verebiliyordu. Öfkelendi. Öfkelendi ama tek kelime etmedi. Onun suskunluğu ise Barış'ı endişelendirdi.

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin