İki Seçenek

9.3K 663 215
                                    

Canlarım;

DUYURU-1: Öncelikle bölümümüz çok kısa oldu çünkü HASTAYIM. :( Yazamıyorum bir türlü. Bırakın bir de iki gündür ablamdayım ve iş yapıyoruz. Gerçekten böyle olduğu için çok üzgünüm. Ama kendimi telafi ettirmek için size;

DUYURU-2:   2 BÖLÜM SONRASINDAN BİR KESİT GETİRDİM. Bölüm sonunda okuyabilirsiniz. :)

DUYURU-3:   Bu bölüm kısa diye YENİ BÖLÜM HAFTAYA BUGÜN GELECEK. :)

Keyifli okumalar. 

*-*-*-*-*

Can hiç şüphesiz hayatındaki en kötü günü yaşıyordu. Bu adamın kendi sofrasında ne işi vardı? Hangi cürretle buraya oturmuştu? Gerçi babasının yüzündeki ifadeye bakılırsa bir sorun yoktu. Onu tutup sarsmak istedi. Yorgundu, işler iyi gitmiyordu ve şimdi kızgındı. Aşağılık herif boy gösterircesine de tam karşısında oturuyordu şimdi. Annesinden destek almak için baktı ama babası ona da edilecek söz bırakmamıştı anlaşılan. Bu gecenin mimarını da açıkçası çok merak etmişti. Karaca hanım bunu babasından isteyecek kadar yüz mü bulmuştu yoksa babasının başına bir odun mu geçirmişlerdi. Anlaması güç, hazmetmesi zordu. 

Karaca ise zevkten dört köşe olmuştu doğrusu. Ki gece daha yeni başlıyordu. Abisinin ikisine de uzaktan merhaba diyerek masaya oturması mı yoksa suratının sirke satması mı bilinmez ama çok eğleniyordu. Barış'ın da hoşuna gittiğinden emindi ama onun yüzünde şu an ifadesizlik hakimdi. 

Işıl hanım da bu gece çok gergindi. Eşinin bu adamı bu masaya oturtmasında ki amacın oğluna bir ders vermesi için olduğunu biliyordu. Buna izin vermek istememişti ancak tek laf ederek susturmuştu onu da. Gergindi. Karaca'ya ise çok kızıyordu. Şu masadaki tüm gerginliğin, haftalardır devam eden huzursuzluğun sebebini tutup bu masaya getirmiş, ona onun yüzünden dağılan ailesini izlettiriyordu. Gerçekten kızgındı, sakin olmak çok zordu. Yemeğinden bir parça aldıktan sonra gözlerini Barış'a çevirdi.

"Geçen hafta geçirdiğiniz kaza çok kötüydü. Geçmiş olsun. O arabadan çıkabilmek büyük şans doğrusu."

"Teşekkür ederim, ucuz atlattım evet."

"Ucuz mu?" diyen Karaca tepkisinde haklıydı. Sevgilisi ona ufak bir tebessüm etti. Annesi ise devam etti.

"Televizyonda birkaç iddia duyduk. Arabanın frenleriyle oynanmış olabileceği gibi şeyler."

"Anne.."

"Sadece soruyorum. Kimse bununla ilgili bir şey söylemedi, doğru ya da yanlış."

"Kimse bir şey söylemiyor, çünkü kimse bir şey bilmiyor anne."

"Bu yeni motton mu?"

"Işıl."

Ekrem Bayraktar araya girme ihtiyacı hissetti. Eşinin bu geceden memnun olmadığını ve illa ki bir laf edeceğini biliyordu ancak ne kadar erken engelleyebilirse o kadar iyiydi. Bu genç adamdan o da hoşlanmıyordu ancak kızının hatrına ve evine gelen bir misafire bu şekilde davranılmayacağını bilmek zorundaydı.

Barış da uzatmak istemediğinden " Tamamen medyanın uydurduğu iddia. Böyle bir şey olduğunu bile sizden öğreniyorum."

"Tamamen güvenilir bir hayatım var diyorsun yani."

Can'ın ağzının içinde mırıldanışını masadaki herkes işitmişti. Karaca onu duymamazlıktan gelse de Barış için aynı şey geçerli değildi. 

"Sanırım bunu sen benden daha iyi biliyorsun."

Aşağılık küstah. Karşısına geçmiş onunla alay etme hakkını buluyordu kendinde. Tek güvencesi Karaca ve babasıydı. Tam da şu an boğazına binmeyi o kadar isterdi ki! Cevap verecekti ancak babasının sus bakışından sonra tek kelime edemedi. Ortam biraz gergindi doğrusu. Ekrem Bayraktar da işin açıkçası biraz Barış'la sohbet etmek istiyordu. 

Karaca ve Barış (Tutku ve Tehlike Serisi-2)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin