Meyus/15. Bölüm
Bölüm Şarkısı: Adamlar-Yanmış İçinden
"Kendimi orada unutmuştum."
*****
Üzerime doğurduğum sekizinci sabah Güneş'iydi yanlış hatırlamıyorsam. Ya da artık geceleri ve gündüzleri karıştırmaya başlamadıysam. Günde kaç öğün yiyordum ya da kaç bardak su içiyordum farkında bile değildim. Kendimi dünyadan ve aslında kendi azabımdan o kadar soyutlamıştım ki bana o kadar insanın içinden ben bile ulaşamamıştı.
Eve girişi de yasakladığım için annem kapıyı açmamıştı kimseye. Bazen bu konuyla ilgili basın toplantısı falan yapacaklar diye düşünüyordum. Bir ara masasında uyuyup, halısında çıplak ayak gezdiğim proje odamın camına bir şey atıldı. Ve cam kırıldı. Olabildiğince öfkelenerek ve biraz da korkarak pencerenin başına dikildim. Karşımda, elinde taşlar olan Kayra'yı görünce ne olduğuna anlam verememiştim. Beni görünce elindeki taşlardan kurtuldu ve parmaklarını şakaklarına dayadı.
"Kafan patlayacak."
İlk önce ne dediğini anlayamayıp "Ne?" diye bağırdım aşağı doğru. Bu sefer sesli bir şekilde güldü ve yeniden işaret etti.
"O güzel koca sarı kafan patlayacak."
Herhalde koca sarı kafama (!) ettiği iltifatla camımı kırmasını affettirebileceğini sanıyordu.
Yeni bir cam takılması için görevlileri çağırdığımızda "Kural ihlal edildi. Demek ki ben de girebilirim," diye tutturmuştu. Mecburen içeri alıp çay ikram ettik tabi sonradan. Bilerek bir kedi yavrusu gibi davranıyor oluşu ona karşı tavrımı koyamamamı sağlıyordu. Biraz daha gerçeğini söylemek gerekirse; ona dayanamıyordum. Sandığı gibi oldu.
Babamsa endişelenmekten doğru düzgün evden ayrılıp işine de gidemiyordu. Bitirme projemin vaktinin gelmiş olduğunu tahmin ediyorlardı fakat durumun neden bu kadar ciddi olduğunu çıkaramamışlardı. Bir haftayı gecik bu sürede kapalı kapının ardında neden bu denli kendimi yıprattığımı anlayamıyorlardı. Ben de anlayamıyordum zaten. Nasıl olsa mezun olamayacaktım. Ki Deha da bunu bana dün öyle bir anlatmıştı ki...
Projem talimat dışı, projem amaç dışı, projem konu dışı. Gecemin gündüzüme saldırmasına sebep olmuş emeğim iki saniyede gözden çıkartılmıştı. Bir kez daha güçlü durmaya çalıştım. Bir şeyler yapabilmek için fırsatlarım ve çevrem vardı ama bunu garip bir şekilde kişisel bir meseleye çevirmiştim. Diğer tüm yapamadıklarım adına...
Güçlü olduğumu zannettim. Delirmek üzereydim. Sağlam kaldığım günlerin hatırına...
Ve hala hiçbir şey olmamış gibi davranmak zorunda olduğum geceler vardı.
*****
Mekana otoriter ve asil bir hava veren enstrümana babamın özel ricası üzerine Dolunay'ın elleri can veriyordu. Üzerine kırmızı, balık model bir abiye giymiş, yüzünde her şeye hakim bir ifadeyle gözleri kapalı keman çalıyordu. Bense bu koca salonu dolduracak misafirleri ağırlamaya çalışıyordum.
"Hoş geldiniz, Adnan Bey."
"Merhaba, Reyhan Hanım."
Ara sıra babam da konukları karşılamaya geliyordu. O zamansa tebrik cümleleri ve el sıkışmalar başlıyordu.
"İki rakip şirketin böylesine bir ortaklığa şahit olması diğer firmaları hayli yıpratacak."
Evet, artık Akaylar ve Erezler sadece sözde değil, evrak üzerinde de ortaktılar. Ve bu geceki verilen yemek de gelen duyumlara göre piyasayı yerinden oynatmıştı. Çoğu kurumun korkusundan ciddiye almamayı tercih ettiği bu ortaklığı hem Türkiye'ye duyurmak hem de bu gelişmeyi kutlamak açısından buradaydık. O gece babam ve ortağına Sarp'ın gazeteci babası Sefa Bey tarafından birçok röportaj sözü alınmış, bize de övgüler yağmaya başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
General FictionGeçmişin kucağında derin bir uykuya yatırılmış, bugüne gözleri kapalı bir kızdım ben. Peşimden gelen bir hayaletle yaşamaya muhtaç edilmiştim. Ay'ın denize düşen ışıklı gölgesine tutuşturulmuş bir hayatla oradan oraya savruluyorken bir gece o parlak...