4. Bölüm: Anlık Hisler

186 8 0
                                    

Meyus/4. Bölüm

*****

Günler hızla geçerken biraz nefes alabilmek için bahçeye inmiştim. Ellerimi sert ama rahatsızlık vermeyen çimlere yasladım. Yemyeşil yerde otururken bağdaş kurmuş, gözüm kapalı yanımdaki Melodi'yi dinliyordum. Anlattığı konuya bakılırsa büyük ihtimalle yüzü buruşmuş, alnı ise kırış kırış olmuştu.

"İris, galiba aşık olacağım ben ya," diyordu. Gözlerimi açmadan gülümsedim. "Galiba grip olacağım, dermiş gibi söyledin."

"Aşk zaten benim için en az grip kadar baş belası bir şey."

Baş belası deyince istemeden gözlerim açıldı ve ben başka bir güne gidiverdim. Neredeyse beş sene öncesine...

Her zamanki gibi kitabımı elime almış, uzun teneffüs olduğu için kolejin bahçesine inmiştim. Genellikle bu teneffüste hem kitap okur hem de bir şeyler atıştırırdım. Bugün de yine aynısını yaptım. Elimde bir kitap çimlerin üzerine yayılmışken biraz sonra yanıma birisi geldi. İlk dikkatimi çeken şey uzun ve dağınık saçları oldu. Üzerinde lacivert şeritli beyaz okul formasıyla siyah pantolon vardı. Kulağındaki küçük küpesiyle tarz sahibi bir serseriyi andırıyordu.

"Hanımefendi bakar mısınız?"

Daha önce hiç dikkatimi çekmediği için görmediğim bu çocukla ilk kez göz göze geldim. Baktığımı görünce çimlerin üzerinde bana biraz daha yaklaştı. "Ben âşık oldum da yanınızda kitap okuyabilir miyim?"

İlgimi çekmemişti. "Burası âşıklar yuvası gibi mi gözüküyor?"

"Size," diye ekledi itinayla, sanki bir marifetmiş gibi sırıtırken. Aynı zamanda kabul edecek miyim diye de umutla bana bakıp elindeki resimle alakalı yazılmış kitabı sallıyordu.

"Hadi ya. Öyle mi?" diye sordum kaşlarımı kaldırırken.

Gayet normalmiş gibi gülümseyerek "Evet," dedi. Bu kadar gülmekten ağzı acımıyor mu bu çocuğun acaba diye düşünürken "Hatta kanıtlayabilirim," diye sürdürdü. "İsmin İris Akay. B şubesinde okuyorsun, ben de yandaki şubede bu arada. Neyse. Her gün buraya gelir kitap okursun ve bir şeyler yersin. Klasik kitapları sevmiyorsun. Fazla edebiyat yüklemesi senin için iyi değil."

"Yani?" dedim yine kaşlarım kalkarken.

"Yani öyle her gün seni izlerken birden yanlışlıkla âşık oldum işte. Durum bu. Şimdi kitap okuyalım mı?"

Güzel bir yüze sahip olan bu çikolata çocuk -teni koyu renk olduğu için böyle diyordum- yanıma uzandı. Gözlerinde keyifli bir gülümseme vardı. Öyle biriydi ki mutluluğunu tüm bedeniyle yaşıyordu. Ona bakmaktan kitaba odaklanamıyordum. Sanki birden âşık olan taraf ben olmuştum.

"Resmi seviyorsun sanırım?" diye sordum.

Başını sanki onunla konuşacağımı biliyor gibi bir ifadeyle kaldırdı. "Tek iyi dersimdir kendisi. Ve inan ki en baş belası olan da..."

"Seviyorsan neden baş belası olsun ki?"

"Senin için asıl baş belası haline gelen şey sevdiğin şeylerdir. Daha biraz önce geometride resim çizdiğim için disipline veriliyordum."

İlk kez, gülümsemesi yüzünden öylece gitti ve gözlerimin içine baktı. "Bir de sen varsın işte. Başımı belaya sokacak."

O günden sonra baş belası olmak bende alışkanlık haline getirilmişti.

MeyusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin