41. Bölüm: Sayıklayış

44 1 0
                                    

Meyus/41. Bölüm

Bölüm Şarkısı: Yaşar - Şakası Yok

"O beni kurtarmıştı, sıra bendeydi."

*****

Beni sürekli rahatsız eden, bir gidip bir gelen ışığı özellikle gözlerimin üzerinde hissediyordum. Işığı, uyarı gibi algılayan bedenim yavaş yavaş kendine gelmeye başlıyordu. Sesleri işitebiliyordum ama görüntü gitmişti. Hala bir ışık gidiyor, gidiyor, geliyordu...

Biraz kıpırdanınca bacaklarım sert zeminin katılığını duyumsadı. Sırtımda bana dayanak olan bir kol olduğuna emindim.

"İris! Duy beni artık n'olur..."

Kolonya kokusu giderek artarken birinin elimi ovduğunu da hissetmeye başlamıştım. Gözlerim yavaşça aralansa da ilk başta koca karaltılar dışında hiçbir şey göremedim. Bulanıklık kaybolurken duyduğum kesik kesik sesler de tamamen yok oldu.

Gözümü alan beyaz ve mavi üniformalar her yerdeydi. Kendime geldikçe onların sağlık ekibi ve polisler olduğunu idrak ettim. Başım dönüyordu. Ve sonra onu gördüm.

Bir yaz öğlesinde yüzüne çarpan hafif esinti gibi etkili, her aşkın aslında ilk aşk olduğunu bana öğreten adam. Öldüğünü zannettiğimde üzüntüden yataklara düştüğüm, buna rağmen her nasılsa kendi de dahil içindeki çocuğu her daim yaşatmayı başarabilmiş kişi... Sevgilim. Erez.

Gözlerimi kırpıştırıp başımın dengesizliğinin el verdiği kadar kendimi doğrultmaya çalıştım. Sanki yeniden ellerimden kayıp gidecek diye bakışlarımı bir an olsun ondan ayırmıyordum.

"Uyandı," dedi titrek bir sesle. Etraftakilere çekilmeleri için izin verdi. Endişeli yüz ifadesi yumuşamıştı.

Bense hala dış dünya için kendimi açamamış, yalnızca onu algılayabilmiştim. Kulaklarımda, vücudumun içinde akan kanın basıncını duyumsuyordum.

Gözlerim gözlerinden burnuna, yanaklarına, dudaklarına, çenesine indi. Gerçekten de yanımda olduğunu anlayınca boğazımdan bir hıçkırık yükseldi ve ağlayarak boynuna atladım.

Ani hareketimle birlikte geriye doğru düşüp sırtını arkasındaki koltuğa dayadı. Ve o da beni sardı. Hala yerde olmamızın ve diğer her şeyin hiçbir önemi yoktu. Eli saçlarımda dolaşırken yanağımı yanağına yasladığımda ıslak olduğunu fark ettim. Kimden kaynaklanıyordu anlamamıştım, mühim değildi. Ağlıyorduk.

Ne zamandır ismini sayıkladığımı bilmiyordum.

"Kayra..." Kayra, Kayra.

Bu sayıklayış o kadar çok şey ifade ediyordu ki...

Kayra, beni bırakma.

Kayra, sizi çok özledim.

Kayra, seni seviyorum.

Dudaklarını kıpırdatarak "Ben de seni seviyorum," dediğinde kendimi birazcık geriye çektim ve üzerindeki tişörte ellerimi kenetleyerek dudaklarımı dudaklarına bastırdım. Duyduğum his içimde gümbürdüyordu. Gözyaşlarımızın tuzu dudaklarımızda karışıp aşkımızı körüklerken ondan başka kimse yoktu. Ve biz her şeyimizle o anın içindeyken Dolunay'ın zihnimde keman çaldığına yemin edebilirdim.

Müzik yanılsaması ikimizi sarıp sarmalarken korkum azalıyordu. Öpüşmemiz uzadıkça onun burada olduğuna ve bir daha birbirimizi bırakmayacağımıza emin oluyordum. Bir yanıp bir sönen ışık artık saçlarımızı renklendiriyordu. Tek kişiydik artık. İki kader yoktu, iki hayat yoktu. Yalnızca biz vardık; o ve ben.

İkimiz de biraz olsun kendimize gelebilmişken ben, sarılırken fark etmediğim bir şeyi ona dokunurken fark ettim.

"Kayra... kolun..."

Alnı alnıma yaslıyken dudağımın üzerine fısıldadı. "Anlatacağım."

Bir polisin getirdiği örtüyle tek kolunun izin verdiği ölçüde beni sardı ve yürümeme yardım etti. Kapıdan çıkarken gözlerim yeniden asılı anahtarlara takıldı.

Detayları hayal meyal hatırlıyordum. Ama Kayra sırtımı sıvazlayarak beni arabasına götürürken kelepçelenmiş Toprak'ı gördüm bir köşede. Başında bir sürü polis vardı. Göz ucuyla ona baktığımda bana göz kırptı.

O beni kurtarmıştı, sıra bendeydi.

*****

"Kayra," diye seslendim, gözlerim benden bağımsız şekilde büyürken. "Eve gidiyoruz demiştin ama sapağı kaçırdık."

Tüm ısrarlarına rağmen o an için muayene olmayı istememiş, Kayra'nın çabalarıyla ayaküstü ifade vermekten kurtulabilmiştim. Bakışlarımı yavaş yavaş ona çıkardım. Ben, şoföre bir şeyler demesini beklerken başını cama doğru çevirdi ve elimizi birleştirip kendi bacağının üzerine koydu. Belli etmemeye çalışıyordu ama sıktığı dudaklarının renginin beyaza çalmasından anlayabiliyordum.

Arabaya bindiğimizden beri gerginliği giderek artıyordu fakat ya fark etmediğimi sanıyor ya da herhangi bir davranışıyla soracağımı düşünerek aklıma bir şey düşürmek istemiyordu.

"Kayra," diye yineledim, sesimi sabit tutmaya çalışarak. "Sevgilim?"

O hengâmenin içinden kendimizi çekip aldığımızdan beri kendime annemle babamın niye gelmediğini açıklamaya çalışıyor, yine de bir şeylerin ters gittiğini kafamdan atamıyordum. Gözlerimi bir an için ön cama kaydırdım. Artık evime gitmediğime emin olmuştum.

"Kayra, annemle babam beni almaya gelirlerdi." Sesim tahmin ettiğimden daha sert çıkmıştı. "Israrla konuşmuyorsun. Ailem nerede bilmiyorum!"

Yavaşça kara bir deliği andıran bakışlarını yüzümde sabitlerken korkum giderek arttı. Gözlerindeki hüznü ve şefkati gördüm. Tek eliyle yanağımı tutup alnımı öptü. "Sen benim gördüğüm en güçlü kızsın öyle değil mi?"

"Öyle ama..."

"Öyleyse eğer; hastaneye gidiyoruz. Ailen orada."

Bakışlarının altında yüreğime birisi vurmuş gibi hissettim. Biliyordum, bir şey olduğunu biliyordum. Gözlerim birden dolmuştu, kırpıştırınca yaşlar yanağıma süzüldüler.

"Ağlama. Yemin ederim bir şey yok." Her şey o kadar üst üste geliyordu ki yaşların yeniden, yeniden, yeniden gelmesine engel olamadım.

"Kim?" diye sorabildim.

"Işılay."

Boğazımdan bir hıçkırık kaçtı. "Bebek..."

"Bilmiyorum."

Aman Allah'ım, dedim içimden. Bulanık yolları geçip bir hastanenin önünde durunca söylediklerinin şakasının olmadığını dehşet içinde gördüm. Tekerlekleri dönmeyi henüz kesmiş araçtan aşağı fırlarken onun "İkinci kat," deyişi peşimden geldi. Bacak kaslarımı olabildiğince zorlayıp merdivenlerden ikişerli üçerli çıktım ve gözler yaşlı annemle karşı karşıya geldim. Beni görünce kaskatı kesildi.

"Teyzem?" dedim.

O sırada orada bulunan herkes bana dönerken babamı gördüm. Babam... Ne oldu baba?

Bölüm Sonu

-Mavi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 15, 2019 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MeyusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin