Meyus/39. Bölüm
Bölüm Şarkısı: Kalben- Ben Her Zaman Sana Aşıktım
"Çünkü ben, tüm bunların ne için olduğunu, Kayra'nın nefes alışını hissetmemle anladım."
*****
Birkaç kelime önce;
Elektrikler kesildi.
Sevgili Dünya, ben senin içindeyim. Ama bilmiyorsun ki benim de içimde senden kocamanı var. Bir sürü insanı içine sığdırdığım, kayıplar verdiğim, kazançlar kucakladığım... Şimdi o gezegenin ışıkları sönük. Akım yok. Kalbimden damarlarıma kan gitmiyor.
Bu, hayatım avuçlarının içinde olan tek varlığın birkaç kelimesiyle oldu. Şöyle izah etti:
Senin o içindeki dünyayı perişan ettim. Artık elini yüreğine getirsen de onu hissedemezsin.
Elektrik hala yok. Ben karanlıkta yolumu bulamam. Ama söylesene Dünya, o ışıkları nasıl yakabilirim?
Birkaç kelime sonra;
Kesintinin tek çaresi bir tutam Güneş'tir.
Bayrak yarışı bitti ve kader bayraklarımızı alıp gitti, içimdeki son kale devrildi sanıyordum. Fakat bana dedi ki; Dünya'nda çiçekler yetişiyor, hadi ışıkları açalım. Onun parıldayan, hayali koyu sarı saçlarıyla önümü yeniden görmeye başladım.
Aylardır, İris Akay olarak size kendimi ifade edemeyişimin ifadesini yapıyorum.
Şimdi yeniden sahneye çıkıyorum. Artık, yemin ederim, hayat bana karşı tüm kozlarını oynasa, karşıma kurşundan askerler koysa dahi beni yenemez. Çünkü ben, tüm bunların ne için olduğunu, Kayra'nın nefes alışını hissetmemle anladım.
Bu yaşananlar benim büyümem, pes etmeyi bir seçenek olarak görmemem içindi.
Yalnızca hayat değil, Toprak da oynamıştı benimle. Haklıydı, beni tüm kalbim Kayra'ya ait olsa da aklımın bir köşesi onda emanet kalmıştı. Şimdiyse meraklarımın tümünü Kayra için kullanmamı sağlayarak beni bu iki başka kaderin arasında kalmaktan kurtarmıştı.
Kendi esaretimden sıyrılma vaktiydi.
"Nerede?" diye sordum.
"Seni buldu," cevabını verdi.
Kayra'dan
Karşımdaki, uzaklığı yüzünden küçülmüş binanın ışıklarını izliyorum. İçinde insanlar oturuyor. Eskiden böyle bir yere baktığım zaman mutfak masasında yapılan sohbetleri ve bir babanın iki kızıyla izlediği komedi filmlerini gözümün önüne getirirdim. Şimdiyse zihnimin içinde hepsinin gözündeki fer sönmüş, koltuklara bilinmez bir yas çökmüş.
Sol kolum sızladığında aylar önce gördüğüm rüyayı anımsıyorum. Birinin benden çalındığını görmüştüm. Onu daha iyi korumam gerekirdi. Onu saklamam gerekirdi. Kendimden, kendinden ve insanlarından. Yapamamıştım.
Kolumdaki kurşun yarasını örten sargı deneğimi kanıtlıyordu fakat yine de bilmem lazımdı. Bize bir zarar geleceğini bilmeliydim.
Bağdaş kurmuş bir şekilde sola döndüm. İris'in burada, kendi odasının balkonunda, nasıl oturabileceğini hayal etmeye çalıştım. Sol tarafımda deniz, sağ tarafımda insanlar vardı. O hep yüzünü sola vermiş olmalıydı.
Annemler üzüntümü görüp kahroluyorlardı. Karya İngiltere'ye dönmemiş, babam torpille mezuniyetini hallettirmişti. İris'in ailesi ise çileden çıkmışlardı. Hiçbiri kendisi gibi davranamıyordu artık. Ben de onlar gibi uyuyamıyor, sinir krizi geçirmemek için kendime hakim olmaya çalışıyor, yaşamam için gerekli olan birkaç lokmayı yutmaya çalışıyordum.
Ama her yemek gördüğümde aklıma sürekli üzüntüden kusma nöbetleri geçiren Artemis geliyordu. Hayat, ikimize mutsuzluğun ne olduğunu öğretti. Gamsızlığımız cezalandırıldı.
Yapamadığımı fark ederek iç çektim. Sanırım üç hafta olmuştu. Yüzünü unutuyordum. Gözümden süzülen damlayı sağ koluma silip oturduğum yerden kalktım. Eve gidemiyordum ama belki başka bir yerde yatabilirdim.
Balkon kapısını aralayıp odasına girdiğimde dışarıda üşümüş olduğumu sıcak kokusunun burnuma çarpışıyla fark ettim.
Onu çok özlüyordum.
Bulamadıkça delirmeye başlamıştım.
Basına sızmasın diye arama çalışmaları üst düzey bir sessizlikle yapılıyordu. Girmediğimiz delik kalmamıştı. Ama yoktu. Hayatımın en korkunç günlerini yaşatır gibi yoktu.
Son kez odasına göz gezdirdim. Bir şey bulmalıydım. Onu bana getirecek bir şey...
Kitaplığına göz gezdirdim. Kitabım oradaydı, kimin olduğunu bilmeden okuduğu kitap orada duruyordu. Umutsuzluk içinde parmaklarımı ona dokunurcasına sayfaların üzerinde dolaştırdım. Gerçek hayatla anlaşmam fes edilmişti. Yalnızca onun anılarında kalmak, uyumak, uyanmak istiyordum. Herhalde İris'in bunca sene hissettiği de buydu.
Gitmeye karar vermişken dikkatimi ufak bir şey çekti. Bütün kitaplar boy sırasına göre dizilmişti ancak bir tanesi vardı ki daha kısa ve daha küçük olmasına rağmen en başa koyulmuştu. Merak ederek onu oradan aldım ve içini açtım. Açtığım anda, ona açılacak kapının anahtarını elimde tuttuğumu anladığım için buz kestim.
Bu, "Ve hissizleştim herkese, her şeye karşı" cümlesiyle bitirilen bir günlüktü. Bir anı defteri belki de.
Taş bir ev resmi yapıştırılmıştı bir sayfasına. Yapıştırıcıdan dolayı kabaran sayfa elimi attığımda açıldı. Başında "sır" yazıyordu.
Bölüm Sonu
-Mavi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
General FictionGeçmişin kucağında derin bir uykuya yatırılmış, bugüne gözleri kapalı bir kızdım ben. Peşimden gelen bir hayaletle yaşamaya muhtaç edilmiştim. Ay'ın denize düşen ışıklı gölgesine tutuşturulmuş bir hayatla oradan oraya savruluyorken bir gece o parlak...