Meyus/9. Bölüm
"Ve gözlerinde bunu gerçekten biliyor olmamı umut ettiğini gördüm."
*****
Çift kişilik, geniş ve vücuduma göre şekil alan yatağımda uykumun sonuna doğru yaklaştığımda bilincimin aydınlandığını hissettim. Beynimin içindeki pamuk bulutlar kalkarken fırtınanın yaklaştığını düşündüm. Uyanıyordum ve bir sonraki uykum için yatağıma girmeden yaklaşık bir on beş saat daha çekecek çilem vardı. Ah, uyanmaktan her zaman nefret ederdim.
Gözlerimi kırpıştırarak kolumun desteğiyle doğrulmaya çalıştım. Dün, düşünceli ruh halim sebebiyle saatlerce öylece oturup dışarıyı seyretmiştim. Dün... Gerçekten dün ben ne yapmıştım ya? Sırf Kayra'ya öfkeliyim diye Deha Hocamı (!) arayıp yemek teklifini kabul etmiştim. Anneme söylesem keyiften göbek atardı herhalde.
Yüzümü buruşturup ağlar gibi sesler çıkarttıktan sonra yorganı tırnakladım. Ben ne hale gelmeye başlamıştım böyle? Kendimi tanıyamamak için aynaya bakma ihtiyacım da kalmamıştı, artık duygularımı ve düşüncelerimi de dengeleyemiyordum. Ensemden saçlarıma doğru yayılan acıyı fark ettiğimde elimi dün gece yaptığım topuzuma götürdüm ve tokayı çekip çıkardım. Saçlarım sarı bukleler halinde yüzümün çevresine dökülmüş, şampuanımın iç gıdıklayıcı kokusu burnuma ulaşmıştı.
Koyu renk perdelerim sıkı sıkıya kapalı olduğundan odam hala aydınlanmamıştı. Yatağımın kenarındaki ayaklı abajurumun göz alan ışığını kapatmak için düğmesine uzandım. Görüş alanım hala açılamamış görme organlarım yüzünden yarım yamalaktı. Sonunda düğmeyi kavrayıp kapattığımda "Kitap okuyana da saygın yok senin," diye bir ses duymamla çığlığı koparıp yatağa devrildim.
Kitabı tok bir sesle kapatıp odamdaki tekli, su yeşili dekor koltuğumdan kalkıp tepemde dikildi. "Kahvaltıyı kaçırdın." Yukarı baktığımda tavanın olması gereken yerde Kayra'nın parlak gözlerini görüyordum.
"Kaldırma huyları da mı yok muymuş?" diyerek doğrulduğumda burun buruna geldik.
"Seni en son kaldırmayı denediğinde altı yüz sayfalık felsefe kitabını kardeşinin kafasına geçirmeye çalıştığını duydum." Geri çekildi. "Seninle uğraşmamayı bilecek kadar akıllı insanlar."
Homurdanıp "Annemle kavgalı değil miydiniz en son?" diye sordum. Ellerini cebine soktuktan sonra tepeden bana baktı. "Ondan duyduğumu söylemedim. Ama yine de gösterişli bir çiçekle annene yaptırılamayacak hiçbir şey yok."
Yatağımın kenarındaki vişneçürüğü sabahlığımı gördüğümde omurgamdan aşağı bir ürperti indi ve kendime küfrettim. Şu an üzerimde saten geceliğim vardı. Bir insan neden genç bir kızın odasına böyle destursuz girerdi ki sanki?
"Sen beni aşağıda bekle, ben geliyorum," dedim, telaşlı halimi belli etmemeye çalışarak. Kayra Erez'in çarpık kişiliği sayesinde artık kendi evimde bile rahat ettiğim şeyleri giyemeyecektim.
"Sevginin bizi sanki bir yapboz parçasıymış gibi birbirimize bağladığını biliyor muydun?" diye sordu umursamazca. Gözleri, Artemis'i linç etmeye çalıştığım o kalın kitaptaydı.
"Yanlış bir teori o. Çok inanmazsan iyi edersin." Sevgi hakkında sığ düşüncelerimi tasdik etmediği çok belliydi, beni ayıpladığını saklama nezaketinde bulunmadı. "Biraz daha kalkmazsan seni kucaklamak zorunda kalacağım ki bu da üzerinde gecelik olan seni daha da zor bir duruma sokacaktır."
Biraz utanç, biraz öfkeyle kızardığımı hissettim. "Beni dikizliyordun herhalde, seni tescilli sapık!" diye söylendim, tip tip bakıp yataktan kalkmadan sabahlığımı üzerime geçirirken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
Narrativa generaleGeçmişin kucağında derin bir uykuya yatırılmış, bugüne gözleri kapalı bir kızdım ben. Peşimden gelen bir hayaletle yaşamaya muhtaç edilmiştim. Ay'ın denize düşen ışıklı gölgesine tutuşturulmuş bir hayatla oradan oraya savruluyorken bir gece o parlak...