37. Bölüm: Toprak

9 2 0
                                    

Meyus/37. Bölüm

Bölüm Şarkısı: Ece Mumay - Vazgeç Gönül

"Yarasız ruhuma yaralar çizen adam."

*****

Hani aklınıza düştüğünde güldüğünüz, ağladığınız, pişmanlık yaşadığınız, kederlendiğiniz geçmişiniz vardır ya... İşte onunla karşılaşmak, mevzu bahis geçmişin ete kemiğe bürünmüş şekilde karşınıza dikilmesi gibiydi. Toprak.

İlk âşık olduğum kişi. Lise hallerime tanık, saf mutluluğuma şahitlik etmiş ilk ve son kişi... Yarasız ruhuma, yaralar çizen adam.

Toprak'ı gördüğümde de bir heyecan hissetmiştim ama bu içinde korku bulunduran bir heyecandı. Çünkü onu gördükten sonra yolunda giden hiçbir şey olmayacağını biliyordum. Kayra bedenimin ona verdiği tepkilerden, onun kim olduğunu hemen anlamıştı. Elimi güç verir gibi sıktı ve sahiplenici şekilde saçımı öptü. Bense konuşamıyor, tepki veremiyor, yalnızca çocukluğuma bakıyordum.

Saçlarını kesmişti. Artık o sahip olduğu sanatçı ruhunun bir parçası olan saçları kısacıktı. Tanıdık küpesini gördüm, üzerindeki takım elbiseyle tezatlık yapmıyordu. Çünkü biliyordum ki o küpe onun bir uzvuydu. Elleri cebinde, dudaklarında alaycı bir gülümsemeyle tehlikeli bir biçimde yaklaştı. Serseri duruşu aynıydı. Ama daha o zaman onun farklı birine dönüştüğünü anlamıştım.

Gözlerindeki bakış değişmişti.

"Geceniz nasıl geçiyor diye sormaya geldim," dedi. Ses tonu o kadar bilindikti ki daha ne olduğunu anlamadan gözyaşlarına boğulmuştum.

Kayra, ağladığımı görünce ileri atılacak oldu ama üzerindeki ceketi yırtacak bir güçle onu durdurup yalvarır gibi tutundum. Dur, Kayra. Gidersen beni tutacak kimse kalmaz.

Dizlerimin titremesini yok saydım. Unuttuğum bir şey vardı. Ben asla onun önünde güçsüz kalmamıştım. Evet, arkasından dağılmıştım ama hiçbir zaman onun önünde kendimi bırakmamıştım.

'Yakarım Dünya'yı uğruna ama sana eğilmem.'

Demişti Sezen Aksu. Şimdi aynısını yapacaktım.

Gözyaşlarımı elimin tersiyle sildim ve laf atar gibi konuştum. "Mesaj atsaydın ya yerine! Alışkınsındır sen."

"Gecenin anlam ve önemine uymazdı," diye savuşturdu hamlemi. Saklamaya gerek duymadan bariz bir şekilde Kayra'yı incelemeye koyuldu. Kayra'nın yanımda çileden çıkmak üzere olduğunu gerilmiş vücudundan anlıyordum. Ama ikimiz için dayanmalıydı. Bu benim savaşımdı çünkü.

Kazanmak farzdı.

Ölüp ölmediğini bilmemek, öldüğünü bilmekten her zaman daha acıdır. Ve bana bunların alayını yaşatmış herif, şimdi karşıma geçmiş benimle dalga geçercesine sohbet ediyordu!

"Biraz da onu görmek istedim," dedi, çenesiyle Kayra'yı sanki önemsiz bir şey gibi işaret ederek. Elleri cebindeyken o kadar ukala bir şekilde konuşuyordu ki, sinirlenmemek mümkün değildi.

"Gördün işte. Şimdi siktir git buradan!"

Her şey bir anda oldu. Sanki göz kırpışı ya da şimşek çakması gibi...

Önce Kayra, ona vurmak için öne atıldı. Ben de onu durdurmak için koştum.

Sonra yeteri kadar ona yakınlaştığımda Toprak kolumu kavradığı gibi beni arkasına çekti.

Ve bir silah sesi duyuldu. Gerisi hafızamda değil.

*****

Bir motor sesi duyuyorum. Sanki bir yere gidiyormuşum gibi. Kiminleyim, hangi cehennemdeyim bilmiyorum.

MeyusHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin