Meyus\Sonsuza Kadar
Araba yağda kayar gibi zarifçe süzülürken Kayra'nın hızımızı arttırdığını hissettim. Sırtım koltuğa biraz daha yapışmıştı, aramızdan en sevdiğimiz müzikler yayılırken arada bir yan aynalardan Leventleri kontrol ediyordum. Babasının gönderdiği parayla fuardan Levent de harika bir araba almıştı. Asya ikisine de mest oluyordu.
Şimdi hep beraberken bu kadar mutlu bir gün daha yaşayıp yaşamadığımı merak ettim.
Kayra müziğin sesini biraz daha açtı. Kahkahalar atarak eşlik ettim. "SONRA TATİLE GİDECEĞİZ!"
Sevgilim, bir eli direksiyonda üzerinden geçtiğimiz sahil yoluna göz atarken benimle birlikte söyledi. Sonra aklına bir şey gelmiş gibi göğsü hızla kalkıp indi ve kendini öne doğru uzatıp bir düğmeye bastı. Arabanın tavanı açılırken bakışlarımız birbirimizi buldu. Gülümseyerek kürkümü işlemeli omzuma doğru çektim.
Saçlarımız geriye doğru savrulurken bir müddet daha deniz kenarından gittik. Sonra Kayra solda bir yere saptı ve bana "Asya'ya mesaj at, Levent ikinci hız limiti tabelasından sola girsin," diye hatırlattı.
"Nereye gidiyoruz?" diye sordum.
"Hiç fotoğraf çekilmedik," dedi yolun ilerisine dudağında çarpık bir gülümsemeyle bakarken. Elimde olmadan kıkırdadım. Ağzıma bir şey sürmemiştim ama sanki çıkmadan önce alkol almışım gibi pembeleşmiş ve her şeye güler olmuştum. Sanırım mutluluk şişenin içindeki gibi bir şeydi.
Yaklaşık üç yüz metre sonra kendimizi denize karışan kayalıkların gerisine park ederken bulduk. Hava hırçın değildi. Deniz bu yüzden durgun ama soluktu. Şehir yaza hazırlanıyordu.
Hemen arkamızdan Levent'in arabası göründü. Kayra yanağıma bir öpücük kondurdu. "Haydi."
İki yandan aşağı inip onları karşıladık. Levent normalde bu tarz takım elbiseli, ciddi davetlerden hiç haz etmezdi fakat bu gece onun neşesini arabanın camları ardından bile hissedebiliyordum. Asya neredeyse sekerek indi. Levent arabayı kilitlemedi.
Kayra saatine baktı. "Kendimizi burada, bu halde sonsuza kadar saklamak için beş dakikamız var. Hızlı olun."
Çiftler halinde kayalıklara çıkarken biraz zorlansak da arkamızdaki Güneş'in batışıyla grileşen denizin sesini işitirken onlarca fotoğraf çekildik. Her yönüyle harikaydı. Onlarla şimdi burada, bu halde sonsuza kadar var olacaktım.
Onunla.
Kayra, bizimkilerin fotoğrafını çekerken arkasında durup bize şöyle bir uzaktan baktım. Gençtik, aşıktık ve tüm sorunlardan yakamızı paçamızı kurtarıp yine de buradaydık.
"Bunu hak ediyoruz..." Gelip giden suya bakıp dilek tutar gibi fısıldadım. "Hiç ayrılmayalım. Bunu uzun süredir hak ediyoruz."
Yeniden bizim önde olduğumuz iki arabalık konvoyda yol alırken içimi çektim ve bu gece bizi hangi güzel şeylerin beklediğini hayal ederken Kız Kulesi'yle göz göze geldim.
-Yazarken hayalinden gözlerimden kalpler çıkan araba-
-Kayris-
Sizi Asya'yla tanıştırmama izin verin!
Burayı o kadar özledim ki anlatamam. Yemin ederim kendimi çok ihmal ediyorum şu aralar. Ama şunun sözünü verebilirim sanırım;
Son 5 gün.
-Mavi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
General FictionGeçmişin kucağında derin bir uykuya yatırılmış, bugüne gözleri kapalı bir kızdım ben. Peşimden gelen bir hayaletle yaşamaya muhtaç edilmiştim. Ay'ın denize düşen ışıklı gölgesine tutuşturulmuş bir hayatla oradan oraya savruluyorken bir gece o parlak...