Meyus/3. Bölüm
*****
Bazen düşünüyordum, beni bu kadar yıpratan şey neydi diye. Bu kadar dağılmamın sebebinin bir aşk acısı olmadığından emin olabiliyordum. Sonra biri geliyordu yanıma, bütün insanlara lanet okuyordum. Çünkü Ay'a çıkabilen insanoğlu daha karşısındakinin ne hissettiğini anlayamıyordu. Sevdiği birinin yokluğunu yaşamamış olanlar anlamıyorlardı. Bilmiyorlardı ki elini tutmasan günün geçmeyeceği bir adamın başka birini sana tercih ederek gitmesi nasıl bir duygu. O gün de öyle uyandım işte. Bilmeyerek. Yavaş yavaş siliniyordu bildiklerim. Ama ne yaparsam yapayım lanet olası hissettiklerimi yeniden hatırlayabiliyordum. Üç yıldır anıların hapsinde müebbede çarptırılmış gibi darmaduman ve hatırlayarak uyanıyordum.
Gözlerimi açmaya çalıştığımda nerede olduğumu kavramaya çalıştım. Neredeyse her uyandığımda böyle olması içtiğim ilaçlardan dolayı oluyordu. Yatağımın kenarında antidepresan kutularını gördüğümde omuzlarım düştü ve yüzümü bitkin bir halde sıvazladım.
'Asla veda etmiyorsun.'
Edebilseydim böyle olur muydu?
Yüzümü buruşturduğumdan dolayı alnımın ortasındaki çizgiler belirginleşirken yüzümü ellerimin arasına gömdüm. Hiç keyfim yoktu. Aslına bakılırsa gülünçtür ki son üç senedir.
İncecik bedenimi yumuşak çarşafın üzerinden kaldırmaya çalıştım ama başarılı olamıyordum. Kahveye ihtiyacım vardı. Kesinlikle.
Son kez denediğimde ayaklanmayı başarabildim ve terliklerimi ayağıma geçirerek üzerimi değiştirmeye zahmet etmeden kahvaltı masasına indim. Babam, annem ve kardeşim kahvaltı etmeye başlamışlardı bile. Kafamı kaldırıp duvardaki gösterişli saate baktım. Bayağı geç olmuştu.
"Günaydın."
Hepsinin başları tabaklarından kalkmıştı. Babam da gülümseyip "Günaydın," dedi. Her zamanki yerime oturup arkama yaslandım ve dizlerimi kendime çektim.
"Bir şeyin var," dedi babam bacaklarıma bakarken. Dizlerimi kendime çektiğimde genellikle ya bir sorunum olurdu ya da bir şeyden dolayı rahatsız olurdum. "Başka neyi var bilmiyorum ama gözlerinin altında kocaman halkalar var."
Kafamı kaldırıp güçsüzce anneme baktım. "Makyaj yapmadım."
Annem olarak büyük hatırı vardı ama son zamanlarda iyice üzerime gelmeye başlamıştı. Hazırlanmış tabağıma küçük bir bakış attığımda midemin bulandığını hissettim. Başımı eğip tabağı ileri ittirdim. "Yemeyeceğim."
Annem katı bakışlarını üzerimde sabitledi. "O tabağı bitirmek zorundasın, küçükhanım. Son üç gündür yediğin yemekleri topladığımızda ortalama bir insanın sadece bir öğünü yapıyor."
"Neyin var, abla?" Artemis endişeli bakışlarla beni süzüyordu.
"Bir şeyim yok ablacım, keyfine bak sen. Sadece antidepresanlar çok uyku yapıyor, bu yüzden kalktığımda sersem gibi oluyorum."
Annem dilimlenmiş kreplerin bir parçasını tabağına alırken yan yan bana baktı. "Diyetin lüzumu yok."
İyice öfkelenmemek için dişlerimi sıktım. Bu kadın diyet yaptığımı mı sanıyordu cidden?
"Şu düzleşmiş karnıma alabileceğim bir sürü yiyecek var, haklısın, ama isteğim yok. Bunu idrak etmediğiniz sürece odamda yaşamayı planlıyorum."
"Belki de bir süre böyle yapman ikimiz için de en iyisi olacak."
"Semiramis!" Babam, gözleriyle annemi uyardı. "Küçüklüğümdeki gibi bir saat sonra senden gelip özür dilemem, anne. Bunu bilerek hareket et."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
General FictionGeçmişin kucağında derin bir uykuya yatırılmış, bugüne gözleri kapalı bir kızdım ben. Peşimden gelen bir hayaletle yaşamaya muhtaç edilmiştim. Ay'ın denize düşen ışıklı gölgesine tutuşturulmuş bir hayatla oradan oraya savruluyorken bir gece o parlak...