Meyus/29. Bölüm
Bölüm Şarkısı: Son Feci Bisiklet - Zaman Yok (Arabada çalan şarkıyı bu olarak hayal edin ^^)
"Onu çok seviyordum."
*****
Yaklaşık iki saattir kalkmayı reddediyor ve gözlerimi kapatıp iç gıdıklayıcı rüyamı devam ettirmeye çalışıyordum. Tıpkı Kayra gibi kendi isteğimle Güneş ışığıyla uyanmıştım. Daha fazla yatamayacağımı düşünerek üzerimdeki örtüyü tekmeledim. Komodinimin üzerindeki boşluk mutluluğumu arttırdı. Artık ilaçsız da idare edebiliyordum.
Aşağı kattan hafif bir müzik yükseliyorken enerjik tavırlarla yüzümü yıkadım ve kafamda kendim ile ilgili düşüncelerle kapı koluna asıldım. Saçlarım uzamıştı ve nedense alnımda belirgin bir perçem isteği duymuştum.
"Günaydın!" diye şakıdım, kız kardeşimin benimkinin aynısı olan geceliğini seçtiğimde. "Sen de mi geç uyandın?"
"Evet," dedi gözlerini ovuşturarak. "Bütün gece Yağız'la konuştum. En son uyuyakaldı, öküz."
Merdivene yaklaşırken burun kıvırdım. "Aman... İyi ki bir sevgilisi var hanımefendinin."
Başını iki yana sallayıp dilini şaklatırken gözlerinde şeytani kıvılcımlar seçtim. "Senin yok mu sanki..." Pis pis bakmaya devam etti. "Ama olmayan bir şey biliyorum. Mesela Semiramis Akay'ın haberi."
Hızla önümden geçti ve merdivenleri ikişer ikişer inmeye başladı. "Anneee!"
"Ulan, buraya gel!" Yakalamak için elimi uzattım ama fazla hızlıydı. Bağıra bağıra merdivenden inerken kahkahalar atıyordu. Önde o, arkada ben salona giriş yaparken babamı görmemizle ikimizde duraksadık ama o daha önce kendine geldi ve zıplayarak onun oturduğu koltuğun arkasına sindi. "Baba, beni korumak için kaldın değil mi?"
Bizi böyle görünce babamın yüzüne bir gülümseme oturmuştu. Kahvesini yudumlarken tarih dergisini kapattı. Elimi belime koydum. "Hayırdır, cidden baba?"
"Bugün cuma." Omuz silkti. "Siz iki cadı okula gitmiyorsanız ben de işe gitmiyorum."
Artemis'e, üzerine atılacak gibi bir hareket yapınca yeniden koltuğun arkasına tutundu. "Ben mezun oldum. Hanımefendi beni kendisiyle mi kıyaslıyor? Ne rahatlık bu böyle?"
Babam dudağının ucuyla güldü. Kahverengi takımı Güneş'te ayrı hoş gözüküyordu. "Özel üniversiteye gideceğiz değil mi, kızım? Babacığın dökülür parayı."
Artemis kollarını birbirine kenetledi ama bozulmadı. Onun en belirgin özelliği arsızlığı olabilirdi. "Bir kere ben ders çalışmak için evde kaldım. Zaten okulda kimse yok."
"Yüklenmeyin kızıma," diyerek içeri, abartılı bir topuza gümüş bir toka takıştırmış olan annem girdi. Elinde çok büyük olmayan bir cam, kayık tabak tutuyordu ve üzeri kanepeyle doluydu. "Vildan sabah sabah döktürmüş yine."
Yanıma gelip bir tanesini ağzıma, bir tanesini de elime verdi. Artemis'i yakalayıp sadece tek bir kanepe yedirdi. "Fazlasına izin yok, sen kilo alamazsın. Sonra bizim kızlara ne derim ben?"
Babamın ağzına da bilezik dolu bileğiyle üç tane birden tıkıştırdı. "Baban zaten bugün evde çalışacakmış. İyi oldu yapması. Mis gibi kokuyorlar."
"Umarım bana da kalmıştır. Zira akşam rüyamda gördüğümü sanıyorum."
Kayra'nın alımlı ses tonunu işittiğimde salondaki tüm bakışlar kapıya döndü. Üzerinde kırmızı-kahveli bir oduncu gömleği vardı. Koluna ise pahalı saatlerinden birini takmıştı. Onu görünce sanki iç organlarımda bir tür basınç artışı oldu, buna karşın göğsümden tüm vücuduma bir sıcaklık dağılmıştı. Dar gömleğinin kesiminden çok kucağında taşıdığı dosyaları tutuşu geniş omuzlarını belirginleştiriyordu. Onu daha önce hiç bu tür bir şey giyerken görmemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
General FictionGeçmişin kucağında derin bir uykuya yatırılmış, bugüne gözleri kapalı bir kızdım ben. Peşimden gelen bir hayaletle yaşamaya muhtaç edilmiştim. Ay'ın denize düşen ışıklı gölgesine tutuşturulmuş bir hayatla oradan oraya savruluyorken bir gece o parlak...