Meyus/26. Bölüm
Medya; oldukları sokak...
Kayra'nın Londra'daki evi.
*****
İstanbul'un maviden koyu griye çalan sokak taşlarına aynı bir çocuk gibi adımlarımı uydurmak istiyordum. Bu birkaç gündür çocukluğumu anımsayıp duruyordum. Annemin çiçekli elbiseler giydirip pamuk şeker almak için beni sahile indirdiği ya da babamın beni beyaz bir hamakta bir ileri bir geri salladığı günleri... Her şeyin yolunda olduğum çocukluğum. Ve nedense Kayra elimi tuttuğunda o tanıdık zamanlara çok çok yakın bir noktada olduğumu biliyorum.
Buna aşk deniyordu.
Burnuma baskın olmayan bir balık ızgarası kokusu geliyor, ayaklarım mutlu mutlu hafif bir yokuşu tırmanıyordu. Sevinçle gözlerimi büyüttüm ve ileriyi işaret ettim. "Bu kokuyu sen de duyabiliyor musun?"
Kayra içinde sevgi dolu koca bir küp olan gözleriyle bana baktı ve başını aşağı yukarı salladı. O kadar sevimli görünüyordu ki ona karşı objektif olamıyordum.
"Neden olduğunu bilmediğim bir şekilde babamla yaptığımız vapur gezilerini hatırladım. Babamla ikimiz hep zengin yaşamından kaçınırdık birlikteyken."
"Babanın yerini tutmaz ama istersen biz de balık yiyebiliriz bu akşam."
Bir şey teklif ederken veya bir şey önerdiği zaman fazla öpülesi oluyordu. "Nerede?"
"Bu kokunun nereden geldiğini biliyorum."
Birkaç yüz metre daha el ele yürüdükten sonra Kayra'nın evine varmıştık. Evde bir şeyini unuttu sanıyordum ama bir yere doğru selam vermek için el kaldırınca az ötedeki lokantayı fark ettim. Ve kapısında bize gülümseyen adamı.
"Bu gece menülerinde balık olmalı. Ayrıca bu adam da mekanın sahibi Fırat abi," dedi hafif bana doğru eğilerek. "Oldukça kültürlüdür. Birkaç içki gecesinde de harika sohbetler geçmiştir aramızda."
Anlatışındaki coşkuyu izlerken fark etmeden gülümsüyordum. "Burayı seviyorsun?"
"Çok. Sen de buraya benziyorsun."
Kayra'ya gülümseyerek orta boylu ve oldukça iyi giyinimli adamın yanına gidince elini uzattı bana. "Hoş geldiniz, kızım."
"Merhaba, efendim. Ben İris," dedim olabildiğince tatlı görünmeye çalışarak. Kayra'nın ailesiyle tanışıyor gibi heyecanlıydım. Çok da yanlış sayılmazdı. Bu insanlar Kayra'nın evinin yanı başındaydılar, her sabah birbirlerine selam veriyorlardı. Her birinde onun bir parçası, belki de bıraktığı bir iz vardı. Burayı ben de seviyordum, bu yüzden.
Kayra elimi bırakıp kolunu omzuma attı. "Ah Fırat abi, ah," dedi gülümseyerek. "Bu kız olmasaydı seninle o kadar rakı-balık yapar mıydım bilmem. İşte yanımda olmayınca beynimi uyuşturmak istediğim kız; İris."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Meyus
Ficción GeneralGeçmişin kucağında derin bir uykuya yatırılmış, bugüne gözleri kapalı bir kızdım ben. Peşimden gelen bir hayaletle yaşamaya muhtaç edilmiştim. Ay'ın denize düşen ışıklı gölgesine tutuşturulmuş bir hayatla oradan oraya savruluyorken bir gece o parlak...