30

238 22 8
                                    

Henna

Yanağımdan süzülen yaşları elimin tersiyle silip dişlerimi sıktım. Arten kendi ailesinin kıyılmasına müsade etmişti, lanet olsun içimdeki öfke öylesine büyüktü ki ona karşı, bu kadar sinsi planlar yapıp başa geçme hırsında boğulup gebermesini istiyordum.

Sessizce burnumu çekip parmak uçlarımda ilerledim. Zemin kirli ve kaygandı, tepedeyse insanın gözünü kör edecek seviyede parlak flash ışıklarını andıran lambalar yanıyordu. Gözlerimi kıstım, duvara sinerek ilerlemek oldukça zordu. Kulağıma çalınan bir şarkı sesiyle irkilsemde durmadım. Ses çok tanıdıktı, sanki... Valisia'nın sesiydi. Nihayet sesin kaynağını bulduğumda aralık kalmış açık bir kapıdan geldiğini farkettim.

Farkedilmeden içeri baktığımda sanki tüm dünya yıkılmış ve bende altında kalmıştım. Öğürmemek için ellerimi ağzıma kapayıp sırtımı tünelin duvarına yasladım. Alec Valisia'ya arkasından sarılmış ve göğüslerini avuçlarının arasına almıştı. Bu görüntüyle afallasamda tekrar aralık yerden ikiliye baktım. Valisia kıkırdayarak kulağına küpelerini takıyor veşneşeli bir şarkının sözlerini mırıldanmaya devam ediyordu. Üzerinde uzun beyaz ve dantel kuyruğu olan elbiseyle tıpkı gelini andırıyordu.

"Çok az kaldı sevgilim." diyerek mırıldandı Alec Valisia'nın boynunu yalayarak. "Herşey yoluna girmek üzere ve biz sonsuza dek birbirimizin olacağız." Valisia cevap vermiyor ancak kıkırdamaya devam ediyordu. Sanki kendinde değilmiş gibiydi. Kapıya doğru yöneldiğinde kendimi çöp konteynırı olduğunu düşündüğüm kutunun arkasına atıp ağzımı kapattım. Ellerim öylesine titriyordu ki bayılmamak için kendimle savaş veriyordum adeta.

Alec'in gideceğini anlamış olmalı ki Valisia mızmızlanınca "Hemen döneceğim sevgilim." dediğini duydum avcının. Dışarı çıkınca başka bir avcıyı durdurup bizi sorduğunu işitince hıçkırarak ağlamamak için alt dudağımı ısırdım. Nasıl böyle bir tuzağa alet olabilirdi Valisia aklım almıyordu. "Hepsine serumu verdik. Tunda'nın işi bitti. Varyan direniyor, kızında fazla dayanabileceğini sanmıyorum." diye rapor verdi yüzünü göremediğim avcı.

Duydukları Alec'in hoşuna gitmiş olacak ki sinsi bir kahkaha yankılandı bu rezil yerin dar koridorlarında. Ayak sesleri yavaşça uzaklaştığında kendimi Valisia'nın odasının önünde buldum. Bağırmamak için kendimi tutsamda dudaklarımdan dökülen kelimeleri tutmak mümkün değildi. "Bunu nasıl yaparsın Valisia, ailene sevdiğin insanlara nasıl ihanet edersin." diyerek tısladım dişlerimin arasından. Durmadan gözümden süzülen yaşlardan o an nefret ettim.

Sanki hiç bir şey duymamış gibi işine devam ediyordu Valisia. Üzerindeki elbisenin yakalarını düzeltip aynada gül kurusu rujunu sürmekle meşkuldü. "Baban öldü Valisia haberin var mı?" diye gürledim. Başını kaldırdı ve beni yeni farketmiş gibi safça gülümseyerek yaklaşıp elimi tuttu. Şok olmuş vaziyette ona bakıyordum. "Düğünüme geleceğini biliyordum Henna, beni böyle mutlu bir günde yalnız bırakmayacağını biliyordum."

Şaşkınlıkla bakakalsamda kendimi toparlayıp ellerimi öfkeyle ellerinden çekip kurtardım. "Baban öldü diyorum, Varyan'da ölmek üzere. Arsel'se ne halde bilmiyorum bile nasıl bu kadar mutlu olabilirsin Tanrı aşkına Valisia delirdin mi?"

Bir süre gözlerimin içine alık alık baktıktan sonra tekrar o saf ifade belirdi yüzünde. Sırtını döndüğünde öfkeyle soluyarak ona baktım, ne yapmaya çalışıyordu böyle!

MUTANT PRENS #wattys2017Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin