Henna
Arsel'in belimi tutan elinin kasıldığını hissettim. Tüm kasları yay gibi gerilmişti. "Neler biliyorsun hepsini anlat." diye tekrar etti.
Adam sıkıntılı ve ürkek bir nefes çektikten sonra yutkunup genzini temizledi. "Efendim, Alec burda ve hiç tanık olmadığım kadar güçlü." diye geveledi ağzının içinde. Söylediği şeylerden korktuğu belliydi. Alec ismi telaffuz edildiği an ortamın dahada gerildiğini kaşların çatıldığını farkettim. "Bu mümkün değil." diyerek müdehale etti Valisia. "Alec yıllar önce öldü."
"Prenses size yemin ederim oydu gördüm, bir kaç saat önce burdaydı, cadı tılsımlarını kullanmayı öğrenmiş üstelik.. Üstelik biri onu dönüştürmüş. Tıpkı eskisi gibi genç ve sağlıklıydı, burdan da anlaşılacağı üzere öldüğü zamana paralel bir dönemde dönüştürülmüş olmalı."
Arsel nefretle soludu. "Hangi kadema kendi halkına ihanet edebilir, böyle birşey olması mümkün değil." elimi bırakıp bir iki adımda Lucas'la arasındaki mesafeyi kapatıp adamın yakasını avcunda topladı. "Bu bir yalansa, seni temin ederim ölümcül sularda kulaç atmaktasın." adamın korkuyla titrediğine şahit olduk. Arsel adamı istediği an yerden yere çarpabilecek bir kudretle tepesinde dikilmekteyken yalan söylemeye cesaret edebileceğini pek düşünmüyordum.
"Hayır efendim yemin ederim yalan söylemiyorum, onu gördüm. Oydu." adamın sözlerinde ısrar etmesiyle Arsel adamın yakasını bırakıp düşünceli bir şekilde tekrar elimi tuttu. "Kaç kişiler peki?" diye sordu aynı gür sesle. Valisia Varyan'a onaylamayan bakışlar atarken Varyan salya akıtarak etrafı süzme işine giriştiğinden konuşulanları anladığını pek sanmıyordum.
"Dört kişi vardı yanında ama onlar genç ve tecrübesiz görünüyordu efendim."
"Hala burdalar mı?" Arsel ölümcül bakışlar gönderirken adam başını eğip mozaik desenli taşlara baktı. "Bilmiyorum efendim, ben gidip gitmediklerini görmedim şey.. Biraz meşkuldüm takip edemedim." neden meşkul olduğunu anlamak zor değildi. Adam tekrar başını kaldırdığında göz göze geldik. Bakışlarını benden kaçıramadığını farkettiğimde okkalı bir küfür savurdum kendime. "Ah lanet olsun. Lütfen keser misin şunu canım yanıyor." diye inleyince Arsel'in elinin yüzümü avuçladığını farkettim. Nerdeyse tüm yüzüm tek eline sığmıştı. Yavaşça başımı göğsüne çekip elimdeki gözlüğü tekrar burnumun üstüne yerleştirdi.
"Bir daha ona bakarsan o gözlerini kendim oyarım." diyerek gürlediğinde adamın yerinde sıçradığını hissettim. Güçlü kolları tekrar beni sarmaladığında "Gözlerini kapat tatlım, bana tutun." diyen Arsel'in yumuşak çıkmaya zorladığı sesi dordurdu kulağımı. Söylediklerine itaat ederek gözlerimi kapayıp Arsel'in teninin kokusunu soludum.
"Dağılıp etrafı arayalım." diye fısıldadı Arsel sadece bizim duymamızı umduğu bir sesle. "Sen ve sen Vasilia'yla gidin." Aeron'a döndü. "Sende Varyan'la git." Aeron ağzını açmak için hareketlendiğinde "Ben halledebilirim dostum dediğimi yap." dediğini işittim Arsel'in. Bu köhne yerde kalabalıklar arasına dalarak kaybolanların arkasından bakarken Arsel'in serin nefesi kulaklarımı yaladı. "Gözünü açmak yok demiştim Henna burada göreceklerinin ruhunu yaralamasını istemiyorum."
Tekrar itaat ederek gözlerimi kapadığımda hareketlendik. Kalp atışlarım üst perdeden atıyordu, nabzımı kulaklarımdan duyduğumu hissettim. İnsanların sesleri mırıltılar eşliğinde yükselip tempolu müziğin gümbürtüleri arasına karışıyordu. Tüm dünyanın pisliği sanki burada toplanmış gibiydi. "Onları bulursak ne olacak." diye sordum bir nefeste. "Bizi öldürmek istemezler mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MUTANT PRENS #wattys2017
VampirKapak Tasarımı: nursu_cugalir Dünya, vampirlerin ataları olan Kademalar tarafından yönetilmektedir. Saf kan vampir prensler tahta geçmek için rekabet halindeyken Prens Arsel, zihin algıları tamamen kapalı insan Henna'yı farkeder ve içten içe aşık ol...